Yalanlama ve kafes
- GİRİŞ19.11.2009 15:21
- GÜNCELLEME19.11.2009 15:21
Ne kadar çok yalanlama gördük Dağlıca’dan bu yana.
Aktütün, Lahika, Poyrazköy’deki “mühimmat”, “kâğıt parçası” ilk aklıma gelenler.
Bu yalanlamaları yapan Genelkurmay ne yazık ki birçok konuda halkına doğruyu söylemiyor.
Açıklamalarından anladığım kadarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, kendilerine yönelik her eleştiriyi “düşmanlık” olarak görüyor, yaptıkları her hukuksuz eylemin ortaya çıkarılmasını bir “komploya” bağlıyor.
Kendi halkına karşı yoğun bir “psikolojik savaş harekâtına” girişmiş bir ordunun, kendi ülkesindeki insanlarını “düşman” gibi görmesi kaçınılmaz.
Askerliğin doğal tanımı olan “sınırları koruma görevinin” yerine “cumhuriyeti ve devleti koruma” görevini koyunca, kendi insanlarını da “düşman” olarak görmek zorunda kalıyorlar.
Çünkü “cumhuriyeti ve devleti” bu ülkenin insanlarına karşı koruduklarını düşünüyorlar.
“İç düşman” saçmalığı da, ordunun doğal karşıladığı bu “görev kaymasından” kaynaklanıyor.
Kendi ülkelerinde kendi insanlarıyla bir “savaş halindeler”, sanırım söyledikleri yalanları da “savaş hilesi” olarak değerlendiriyorlar.
Bir genelkurmayın kendi halkına bu kadar çok yalan söylemesinin benim görebildiğim başka bir açıklaması yok.
Her “eleştiriyi” düşmanlık saymalarının açıklaması da herhalde bu.
Genelkurmay, son olarak, bizim yayımladığımız bir belgeyi yalanladı.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Yorumlar5