Cumhuriyet’in İlanı Bir Oldu Bittiye mi Getirildi?

  • GİRİŞ29.10.2016 09:34
  • GÜNCELLEME31.10.2016 07:43

Sene 1923’tür ve aylardan Ekim. Milli mücadele dönemini kapsayan savaş bitmiş ve yapılan bir antlaşma ile ülkenin sınırları tam olmasa da büyük çoğunlukla belirlenmiştir. Artık çok ciddi bir problem kalmamıştır. Sıra gelir bu ülkenin idare şeklinin belirlenmesine. Milli mücadele döneminin bel kemiği sayılacak olan bütün paşalar gibi Kâzım Karabekir Paşa da bu günlerde yani Ekim 1923’de Ankara’da değil Erzurum’da askeri birliğinin başındadır.

 Mecliste ciddi bir problem yaşanmakta bütün gözler Mustafa Kemal Paşa’ya ve onun çevresine çevrilmiştir. Zira, mevcut hükümet ansızın istifa etmiş ve yerine hükümet seçilememektedir. Ali Fethi Bey’in başbakanlığında bulunan ve ülkeyi idare eden hükümetin hiçbir sebep yokken neden ansızın istifa ettiği ancak seneler sonra anlaşılacaktır. Dilerseniz o günleri, bizzat o günlerin baş aktörlerinden biri olan İsmet İnönü’den dinleyelim.

İnönü konuyu şöyle anlatır:

"Ali Fethi Bey hükümeti henüz yeni olduğu halde, mecliste bir buhrana yol açacak tenkitlerle karşı karşıyadır. Söylediklerimden başka benim bilgim ve tertibim içinde bunun bir izahı yok. Fakat Atatürk’ün kafasında var. Bu hükümeti, başından beri bir geçiş hükümeti telakki etmiş olabilir. Atatürk, Nutuk’ta anlatıyor. Mecliste her gün birtakım sebeplerle hükümetin tenkitlere maruz kalmasından ve güç çalışılır bir duruma sokulmasından faydalanarak cumhuriyetin ilanı için yürütülecek bir istikameti tayin etmişti. Atatürk’ün telkini ile hükümet istifa etti ve bu hükümetten tekrar vekilliğe seçilenler olursa, vazife almamaları kararlaştırıldı. Bütün vekillerin imzaladıkları istifanamede de devletin karşısında bulunduğu iç ve dış vazifelerin ehemmiyeti ve güçlüğü karşısında daha kuvvetli ve meclisin tam itimat ve müzaheretine dayanacak bir hükümet kurulmasına imkân vermek maksadıyla istifaya zaruret hâsıl olduğu ifade ediliyordu. Cumhuriyetin ilanından önceki günlere rastlayan hükümet buhranı bundan ibarettir. Görülüyor ki, Fethi bey’in karşısında hallolunmaz bir hükümet buhranı bulunması ve bunun bir cumhuriyet ilanına varması, Atatürk’ün tasavvuru içindedir. Binaenaleyh cumhuriyetin ilanı için o tertip yürüyor. Bu telakkiye göre, devlet için, memleket için lazım olan bir açık durum temin edilmiş ve esaslı bir adım atılmış oluyor. Bu telakkiyi benimserim. Ben neticeye bakıyorum.”

Cumhuriyetin ilanından ya da ilan edileceğinden hiç kimsenin haberi yoktu. Yani bir oldubitti biçiminde ilan ve kabul edildi. Ve bu oldubitti 29 Ekim 1923 Pazartesi günü akşam 20.30’da Anadolu Ajansı ile tüm dünyaya duyuruldu. Neden kimseye haber verilmeden dar bir kadro tarafından bu şekil belirlendi diye kendisine sorulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk

atanmış başbakanı İsmet İnönü seneler sonra şunları söyleyecektir;

“Fesada yer verilmemek için bundan bahsedilmedi. Esasen duyuruya da ihtiyaç yoktu. Millet Meclisi bütün kuvvetlere sahip olarak vazifesinin başında idi. Atatürk’te meclisin başında olarak bütün kuvvete sahipti. Dış ülkelerde bizden bir sistem ilan etmemizi bekliyordu. Biz de Ogünlerde geçerli olan Cumhuriyeti ilan ettik. Yani olmuş bitmiş bir şeyi ilan etmek gibi bir şey…”

Koskoca bir milletin rejimi en yetkili ağızların da itirafı ile bir oldubitti ile belirlendi. Üstelik bu durum o günleri ve yapılanları savunan insanların dahi reddetmediği bir durumdu. Ömrünün bir döneminde Mustafa Kemal ile anlaşamayan ama bu ülkenin resmi dininin Hıristiyanlık olmasının şart olduğunu savunan Ali Fuat Paşa şöyle der;

“…Hayır, ben asla saltanattan yana değildim. O zaman ki direnişim Mustafa

Kemal’in sadece bir diktatör olmasından endişe duymamdı. Ama Cumhuriyeti bir olup

bitti ile ilan etmiş olan Atatürk’e hak vermek gerekir.”

Milli Mücadele tarihine isminin ve şanının altın harflerle yazılması gereken Doğu Cephesi Kumandanı efsane isim Kazım Karabekir Paşa hatıralarında bu oldubitti ilandan asla haberdar edilmediğini hiçbir şekilde fikrinin sorulmadığını bir akşam vakti üçbeş kişilik dar bir kadronun iradesi ile Cumhuriyetin ilan edildiğini Erzurum’da herkes gibi gazetelerden öğrendiğini üzülerek ifade eder.  

Kıymetli dostlar ne vahim bir tablo ile karşı karşıyayız farkında mıyız? Bütün ömrünü cephelerde memleketi için feda eden ve Kurtuluş Savaşı’nda cephe komutanı ile her gün başka bir zafere imza atan Kâzım Karabekir Cumhuriyetin kuruluşunu sıradan bir insan gibi Ankara’dan çok uzakta Erzurum’da öğreniyor…

“Bir sonraki yazıda paşaların bu duruma olan tepkileri incelenecektir inşallah.

Ahmet  ANAPALI / Haber7

 

Yorumlar3

  • reis 9 yıl önce Şikayet Et
    İnşallah oldu bittilere karşı başkanlık sistemi ile Ülkemizi çok güzel günler beklemektedir Rabbim Reis uzun ömür versin
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • murat acar 9 yıl önce Şikayet Et
    devamını heyecanla bekliyoruz
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • ahmet usta 9 yıl önce Şikayet Et
    En güzel olarak yıllardır okullarda-hala öyle-öğretilen halkın kendi kendini idare ettiğini ileri süren sistem halkına haber verilmeden ilan edil
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat