Allah’a şükür nihayet yapılacak deyişinizi duyar gibiyim. Allah’a şükür nihayet Taksim’e, o camisiz ve bol kiliseli bölgeye cami yapılacak ve meydanlara taşan kilimler, gazete kağıtları, kartonlar üzerinde namaz kılan Müslümanlar camisine, camide mü’minlerine kavuşacak.

            Taksim Camii, yaklaşık elli senedir konuşulan ama muhalefetin ve içimizdeki beynamaz şuursuzların itirazından dolayı yapılamayan ve hatta hakkında tek bir kelam bile  konuşulamayan cami projesi olarak gündemimize değil zihin dünyamıza çakılı ideal…

            Tam karşısında bulunan ve Sultan Abdülhamid Han döneminde padişahın iradesi ile yapılan “Aya Triada” kilisesinin yüksekliğinden yani tam otuz metre uzunluğunda, üç kat bodruma, iki kat terasa sahip ve 180 arabalı otoparkı olacak olan bu güzel ve özlenen ve hasretle beklenen cami hem bölgenin kütüphane, hem otopark, hem de konferans salonu ihtiyacını karşılayarak insanların dünyevi ve uhrevi ihtiyaçlarını karşılayacak.

            Ancak;

            Yapılması planlanan yer biraz garip ve biraz da ironik. Zira, Roma İmparatorluğu’nun yükselme dönemi padişahı Justinianus “Ms. 527-565” tarafından günümüzden tam 1500 sene evvel yapılan ve Taksim Meydanının bir tarafını boylu boyunca kaplayan ve bugün sanat galerisi olarak kullanılan su saklama havuzunun yani bugünkü tabirle barajın hemen arkasında bulunan araçların park ettiği, Gezi Parkı olaylarından sonra da Polis araçlarının beklediği boş alana yapılacakmış. Belki de oranın geçmişte ne olarak kullanıldığı, caminin mimarı bile bilmiyordur. Zira orası yani caminin yapılması planlanan o boşluk geçmişte atlı tramvayların atlarının dinlendiği at ahırı idi. Bu ahırın sorumlu bekçisi ise “Dingo” isimli bir Rum’du. Yani caminin yapılacağı bugünün otoparkı, dünün at ahırı “DİNGONUN AHIRI” dır.

            Hikayesi çok hoştur.

            Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz Han zamanında İstanbul’da ilk defa ulaşımı rahatlatmak maksadıyla Ortaköy’den Karaköy’e, Karaköy’den Taksim üzerinden Şişli’ye tramvaylar çalıştırılmaya başlandı. Ama bu tramvaylar bugünkü gibi elektrikle değil, kendilerini çeken atlarla hareket ediyordu. Malumunuz Ortaköy’den Karaköy’e kadar yol düzdür. Bir tramvayı bir ya da iki at çok rahat çekmekteydi. Ancak Perşembe Pazarı üzerinden Taksim şişhane’ye varıldığında çok ciddi bir yokuş tramvayları en zorlayan yol olarak görülüyordu.

            Buraya kadar tramvayı iki at çekerken burada yokuşu rahat tırmansın diye bu iki ata sekiz at daha eklenir, tramvay on atlı olurdu. Bu on at tramvayı Taksim meydanına kadar çekiyor, sonrasında yolun Şişli’ye kadar olan kısmının düzleşmesinden dolayı, burada yani bugün cami yapılacak olan Su biriktirme haznesinin arkasındaki at ahırına fazlalık olan 8 at bırakılır yola iki at ile devam edilirdi. Yorgun olan bu 8 at dinlendirilir, doyurulur ve boş olarak Karaköy’e indirilirdi.

            Ancak bir sıkıntı vardı; bu at trafiği çok karmaşıktı. Zira, bazen 8 at gelir dinlenen beş at gönderilir. 5 at dinlenmeye çekilir, 0n at boş gönderilirdi. Yani gün boyu bu ahıra giren ve çıkan atların kaydı tutulmaz, tutulamazdı. İşte trafiğin giren çıkan atların karmaşasının en yüksek düzeyde olduğu bu ahıra tramvay işletmecisi Fransız şirket, bu ahırı Dingo isminde bir Rum bekçinin kontrolüne bırakmıştı.

            Gün boyu kaç atın geldiği kaç atın gittiği asla bilinemeyen bu karmaşık ve düzensiz ahırın bu durumu İstanbul’da her düzensiz kuruluşa ya da bölge ye biraz da alay etmek maksadıyla “Burası Dingo’nun Ahırı mı?” denirdi. Zamanla bu söz dillere pelesenk oldu ve atasözü durumuna geçti.

            İşte yapılmasının planlanmasında yarım yüzyıl sonra nihayet yapım kararı çıkan bu

Taksim Camii tam olarak bu ahırın, Dingo’nun Ahırının tam üzerine yapılıyor. Bu tarihi

hatıranın üzerine bir caminin yapılması mı hoş, yoksa oranın boş olarak ve Dingo’nun Ahırı

ismiyle kalması mı hoş bunu zaman gösterecek…

            Muhabbetle.

Taksim Camii Maksem binasının hemen arkasındaki otoparka yapılacak ki tarihte oraya Dingonun Ahırı denirdi.

Osmanlı döneminde Dingonun Ahırı böyleydi.

Atlı Tramvaylar istanbul’da uzun yıllar hizmet verdi.

Dingonun Ahırı denen boşluğa yapılacak olan caminin görüntüsü işte böyle olacak