Ayasofya, tek bir cümle ile ifade edecek olursam, ümmetin Türkiye’deki göz bebeği. Enteresan bir bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrilen bu Fethin nişanesi yapı, tam 1656 yaşında. Milattan sonra 361’de Roma İmparatoru 2. Konstantios tarafından yapılmış.

Neden enteresan bir şekilde müzeye çevrilmiş dedim. Çünkü, Ayasofya altında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasının bulunduğu bir Bakanlar Kurulu kararı ile 21 Kasım 1934de müzeye çevrildi. Ama işin ilginç olan tarafı şu ki;  Mustafa Kemal bu tarihte Atatürk değil sadece Gazi Mustafa Kemal idi ve Atatürk soy ismini almasına daha aylar var.

            Neyse konumuz bu muhteşem yapının müzeye çevrilmesi esnasında başına gelen garip olaylar değil. Mesele daha vahim. Çok daha vahim…

            Ayasofya çöküyor.

            Evet, maalesef Ayasofya kapasitesinden fazla ziyaretçi akınına uğradığı için artık bu yükü taşıyamıyor. Galeri adı verilen üst kısmın zemininde parça parça kırılmalar ve içeriye doğru çökmeler başladı. Zira her gün ortalama 30 bin kişi ayak basıyor bu zemine.

1668’de Fransız Kralı 14. Lui tarafından Paris’e yapılan çok güzel ve etkileyici bir saray var; Versay Sarayı. 350 senelik. Sabah 9’da açılır öğlen iki saat dinlendirilir. Akşam 18’de bina kapatılır, bahçe gezmesi serbest bırakılır. Pazartesi günleri de kapalıdır. Bu uygulama bütün Avrupa Saray ve eski binalarda aynen böyledir.

            Elin Avrupalısı 300-400 senelik binalarını neredeyse pamuklara sarıp saklamaya çalışırken biz ata yadigarı, fethin sembolü, Fatih Sultan Mehmet’ten bize emanet 1656 senelik binayı, Ayasofya’yı tabiri caizse “tek kullanımlık” bir eşya gibi hoyratça kullanıyoruz. Ne mi yapıyoruz? Buyurun ne yapıyoruz;

            Avrupa’lılar, eski binaları günde 7 saat ziyarete açıp haftada bir gün dinlenmeye bırakırken, biz ecdad yadigarı Ayasofya’yı sabah 8 akşam 18 olmak üzere günde on saat açık bırakıp 30 bin ziyaretçinin ayağının altına seriyoruz. Peki, Avrupa’da müzeler haftada bir gün kapalıyken Ayasofya kaç gün kapalı?

            Bu sorunun da cevabı çok vahim;

            Ayasofya Camii’ “müzesi” hergün tatil olmaksızın her gün 10 saat açık. Bu herhalde şakadır olmaz öyle şey diyorsunuz değil mi?

            Keşke öyle olsa. Keşke ben size şaka yapsam.

            Ama maalesef

            Ayasofya haftanın 7 günü 10 saat 30 bin insan tarafından hırpalanıyor.

            Peki bu durumun sebebi ne diye soracak olursanız,

            O sorunun cevabı daha vahim;

            Zira, Ayasofya, cami olsun diye ümitle beklediğimiz Ayasofya özelleştirilmiş. Özel bir şirket tarafından idare ediliyor. Durum böyle olunca bu tarihi mekanda hasar kaçınılmaz oluyor.

            Ne yapmak lazım?

            İşte asıl soru bu?

            Ne yapmak lazım? Ne yapılacaksa hemen bugün yapalım zira, zemininde çökmeler başlayan çatlayan Ayasofya için yarın çok geç olacaktır.