Korkaklar, cesurlar ve 17 Aralık 2013
- GİRİŞ19.12.2015 11:19
- GÜNCELLEME19.12.2015 11:19
Bu güven sadece 1,5 yıl sürdü. Yaklaşık 1 yılımız da acabalarla geçti ve 2009’da kokusu çıktı.
2009’dan itibaren yargı-emniyet-medya destekli darbe hazırlığı çok sinsice başlamıştı. Fetullahçılar 2010’da MİT’i alamamış, başbakan Tayyip Erdoğan ile Hakan Fidan’a kan kusuyorlardı.
12 Eylül 2010 Anayasa paketi referandumundan sonra HSYK’yı ele geçirip bütün hücrelerini uyandıran Fetullahçılar askerlerin darbelerini sollayacak bir teşebbüse doğru ilerliyorlardı. 12 Haziran 2011 Milletvekili seçimleri için istedikleri sayıda kontenjan alamayan Fetullahçılar GES’i de kaybedince üç ay sonra daha seri şekilde intikama başladılar.
Nasıl mı?
13 Eylül 2011 Günü MİT-KCK görüşmelerinin ses kaydı internet sitelerine düşmüştü. Bunun çok planlı bir operasyon olduğu 5 ay sonra daha da netleşti. Hakan Fidan KCK ile görüşmesi nedeniyle vatana ihanet ile suçlanacak, Sayın Müsteşar başbakanlığa değil, direkt başbakana bağlı olduğu için o dönem başbakan olan “Recep Tayyip Erdoğan KCK görüşmelerinin talimatını verdi”ği iddiasıyla yargılanacaktı. Suçu: VATANA İHANET!
13 Eylül 2011 operasyonu ve devamı olan 7 Şubat 2012’de Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılması ve Sayın Erdoğan’ın kararlı ve ferasetli duruşuyla defedildi. Bu yenilginin acısını paralelciler unutacak değildi.
Bundan 2 yıl önce “alnı secdeye giden insanlar” olarak tanınan, bilinen bürokratı, gazetecisi, iş adamı, polisi, yargısı ile toplu, amansız, lakin başarısız bir saldırı gerçekleştiren Fetullah Gülen’in adamları şimdi bir bir yurtdışına kaçıyor.
ABD ile flörtleri dondurulunca, Almanya, Kanada, şimdi de Türkiye ile kavgalı Rusya “Adanmış Ruhlar” için hicret! yurdu oldu. Projelerden milyarları götür, himmetleri Batılı “işgören” siyasetçilere, gazetecilere ve Kıbrıs kumarhanelerine yatır, Türkiye için hayati belgeleri istihbarat servislerine ver, ülkeni sat, sonra bu ihanet ortaya çıkınca tabanları yağlayıp firar et ve adına hicret de. Tabi ki çarpılacaktınız.
Fetullah Gülen’in“28 Aralık 2013 (olmayınca) 28 Ocak 2014’te Tayyip Erdoğan istifa edecek” dediğini hepimiz duyduk.
“Hocaefendi gece ‘görüşmüş’, Uzun Adam 3 ay içinde ölecek” zırvasını parkta, bahçede, cadde ve sokaklarda göbek atarak anlatıyorlardı. Tuttu mu? Hayır. Bu arada bu tür anlatılarda “görüşmüş” dedikleri muhattab şayet belirtilmemiş ise Fetullah Gülen’in görüştüğü –hâşâ- Allah olarak anlaşılıyordu, çünkü yıllarca bu algı oluşturulmuştu.
Devletin kurumlarında uluorta “Yezid iki uçak tutmuş, bir uçak ağzına kadar dolarlarla dolu, diğeri ile de haramzade çocuklarını alıp Malezya’ya kaçacak” dediler. Peki, ne oldu?
İstifa, 30 Mart, Malezya, 6 ay ömrü kaldı… tutmayınca;
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi de uslanmayan çocuk gibi doğru olmadığını bildikleri halde aynı şarkıları size ezberlettiler.
Mesela, “Uzun aday olmayacakmış, Hocaefendi istihareye yatmış emr-i hak vaki olacakmış.”
Adaylığını açıklayınca, “Hocaefendi demiş ki seçilemeyecek ve kaçmak isteyecek, ama kurtulamayacak. O yüzden Ekmel, Ekmel, Ekmel diye sayıklarmış…”
Ben neyi sayıyorum Allah aşkına?
Söylediği hiçbir şey tuttu mu?
Yıllarca emniyetten, MİT’ten aldığı sır haberleri, devletin mahrem bilgilerini keşf-u keramet, alamet-i Mehdiyet-Mesihiyet olarak sattı. Tamam, anlıyorum, Fetullahçılar o yıllarda ne olduğunu bütün açıklamalarımıza rağmen anlamıyorlardı. Çünkü Fetullah Gülen’in onlara istihbaratlardan alıp söylediği (kable’l vuk’u) ve doğru çıkan hadiseler vardı.
Ya şimdi? Bunca yalana rağmen insan bir kerecik olsun düşünmez mi? Bu adamın son iki yılda söylediği hiçbir şey çıkmadı. Yani daha ne olsun? Ne olsun ki bu adamın düzenbaz olduğunu anlayasınız?
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol