Başörtülünün çilesi ölünce biter

  • GİRİŞ11.10.2010 08:43
  • GÜNCELLEME11.10.2010 08:43

Şimdilerde farklı yöntemlerle aşılmaya çalışılan, 28 Şubat’ın en acımasız dayatmalarından birisidir başörtüsü yasağı.
Aklını İslami değerlerle bozmuş, delinin birinin kuyuya attığı taşı milyonlarca akıl, vicdan ve izan sahibi insan yıllardır çıkaramıyor.
İnsanın isyan edesi geliyor.
Gencecik insanları eğitim hakları çok komik gerekçelerle göz göre göre ellerinden alınıyor.
Keza imam hatip liseleri bahane edilerek uygulanan katsayı saçmalığı da öyle.
Aynı dönemde yasağa kılıf bulmak için uydurulan kamusal alan yalanı da en az bu yasak kadar can sıkıcı.
İnsaflı davranıp müslüman olmayanlar değil de islami hassasiyetleri olmayanlar diyelim de vebal üzerimize kalmasın;  işte o kesim için başörtüsü üzerinden bir rejim mücadelesi veriliyor.
Bu mücadelede acımasızca harcanan ise maalesef bu ülkenin değerleri oluyor. Şimdilerde YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın yerinde bir müdahalesiyle yasağın gerekçelerinin ne kadar keyfe keder olduğunu da hep birlikte görmüş olduk
Bu işin bir yönü.
Peki başörtülülere hayat hakkı tanımayan, onları yok sayan sadece kemalist, ulusalcı, CHP zihniyeti mi?
İslami kesimin başörtüsüne bakışı çok mu insaflı…
Üniversiteler Türkiye’de başörtüsü yasağının bilinen adresi.
Peki bir şekilde üniversite diploması almayı başarmış veya inancı için yüksek öğrenim görmekten vazgeçen başörtülülerin hayat boyu karşılaştıkları engeller ne olacak?
Üzücü olan başörtülülerin iş hayatında karşılaştıkları örtülü yasağın, üniversiteye girememekten ve kamu görevi alamamaktan daha fazla başörtülülerin canını yakması.
Lafı uzatmadan somut birkaç olayla başörtülülere uygulanan örtülü yasaklara örnek vereyim.
Uzağa gitmeyen gerek yok.
İslami hassasiyetlerle kurulmuş, müslümanların bizim diye sahip çıktığı İstanbul’daki çok tanınmış bir özel hastaneye (adını da verebilirim) iletişim koordinatörü aranıyor.
İş için müracaat eden başörtülüler ilk adımda hüsrana uğratılıyor.
Başörtülü çalışan istemiyoruz.
Gerekçe hastanenin modern yüzüne uygun değil.
Ticaret hayatıdır, kapitalist sistemin acımasız kuralları burada da işliyor bir dereceye kadar anlaşılır. Ama tüm varlık nedenini İslami kesime borçlu ve o hassasiyetlerle kurulmuş, müşterisinin neredeyse tamamı İslami hassasiyete sahip bir hastanenin böylesi bir gerekçe sunması sizce de çok acı değil mi?
Peki üniversitenin o bölümünde mezun olan başörtülüler, eğitimini o alan üzerine yapmış başörtülüler nerede iş bulacak?
İş dünyasında kim onlara yer açacak?
Başörtülüleri hastanesinde çalıştırmayan bir zihniyet, başörtülüleri daha da derinlere iterek, toplumda görünmez kılarak başörtüsü yasakçılarından çok daha fazla zarar vermiyor mu O insanlara?
Bir başka örnek ise adı şu sıralar çokça anılan bir cemaat televizyonundan.
O televizyonun haber dairesinde çalışan bir arkadaşım, Kanal 7  Televizyonu’nda bir yakını için iş olup olmadığını sormuştu bana.
İş arayan kişinin eğitimli, kalifiye ve gerçekten bu işi yapabilecek kapasitede biri olduğundan söz etti uzun uzun.
Öylesine övdü ki merak edip sordum; “Peki kendi kanalında çalıştırmayı niye düşünmüyorsun? diye.
O kişinin cevabı çok sarsıcı ve bir o kadar acıtıcıydı.
Elemana ihtiyaç olduğu halde başörtülü olduğu gerekçesiyle o kişinin televizyon için uygun olmadığını söylemiş ağabeyleri.
Sadece bir kesimin bakış açısı değil, üzücü olan kendisinden bildiği kesimin bile başörtülülere bakışında sakatlık var.
Amerika’da yerleşik bir kanaat vardır, bazı spor dallarıyla ilgili “beyazlar beceremez” diye.
Türkiye’de başörtülüler için de böylesi yerleşik bir reddediş iklimi hakim.
Başörtülü kadın; evine iyi bir hanım, çocuğuna müşfik bir anne, kocasına sevecen, sadık bir eş olur.
İş hayatı onlara göre değil, zaten beceremezler de.
Başörtülüler ne kadar başarılı olursa olsun, ne kadar iyi eğitim alırsa alsın, ne kadar kalifiye olursan olsun maalesef hayata hep yenik başlamak zorunda kalıyor.
Hem de öyle altından kalkamayacakları bir yenilgiyle.
Ellerine zincir, ayaklarına pranga vurulup koşmaları isteniyor.
Tüm olumsuz şartlara rağmen finişi görebilirlerse de bu kez yokluğa mahkum ediliyorlar, başarıları yok sayılıyor.
Bir kesim onları ısrarla dışlarken, içinde yer aldığı kesim ise onları görmez gelmeyi tercih ediyor, yok sayıyor.
Yok saymanın psikolojik yıkımı ise hepsinden beter.
Yokluğa mahkum edilen O insanların yerine koyun kendinizi.
Yine de iyi dayanıyorlar.
Sabır taşı olsa çatlar ama onlar sabır yanında büyük bir tevekkülle çektikleri çileye göğüs geriyorlar; tabii ki hesap gününe inanarak
Veyl başörtülüleri öcü gibi gören ve onları yokluğa mahkum edenlerin başına olsun.

Ahmet Gemici
gemici@kanal7.com

Yorumlar5

  • ruhi algün 13 yıl önce Şikayet Et
    başörtülüye düşük ücret. yıllar önce istanbulda kısa bir süre çalıştığım bir özel hastanede başörtülü hemşirelere daha düşük ücret veriildiğini duyunca şaşırmıştım. gerekçeleri ise sizi başörtünüzle başka yerde çalıştırmazlar bize sizi çalıştırdığımız için şükredin idi.
    Cevapla
  • erol çetin 13 yıl önce Şikayet Et
    korkaklar müslüman olamaz. Sn Ahmet demirci çok güzel bir yazı kaleme almışsın.Bunların çoğu en küçük bir sıkıntıda müslümanlığını satan korkak müslümanlar.Bunlardan bişi olmayacağını herkes bildiğinden kafalarına vurup istediklerini zaten alıyorlar.bunlarda müslüman görünüp idare ediyorlar.nerede imanı ile hakikatleri bas bas savunan.yemi burada ye yumurtayı başka yere yap.olmaz
    Cevapla
  • zerre 13 yıl önce Şikayet Et
    Cok dogru bir yazi.... ( Ben bir de sunu merak ediyorum. Basörtüsü yasagi 1981 deki darbeden sonra geldi diyenler var. Bir de 28 Subat 1997 den sonra geldi bu basörtüsü yasagi diyenler var. Hangi tarih dogru?
    Cevapla
  • hursit dilaver 13 yıl önce Şikayet Et
    wahsibatılıco buyuruyor ki..:. necip fazılın SON DEVRİN DİN MAZLUMLARI kitabına kafadan girecek insanlar o kızlar..bizim hımbıl erkeklerden daha erkek. kız halleri ile 18-20 yaşında mücadele ettiklerine bakın. ey müslim erkekler.. allahtan bunun hesabı sorulduğunda ne diyeceksiniz..topunuz, o kızlardan birinin tırnağı etmezsiniz. hele bursa imamhatibinde klaus kinski yüzünden araba altında kalıp bacağı kesilen kızımız.hangi şeyh,hacı bunun hesabını verecek..evet, çileleri ölünce bitecek.. ama allah,burada da hesabını sorar tabi..
    Cevapla
  • Kamil 13 yıl önce Şikayet Et
    islam düşmanlarımı yoksa bidatçilermi. bazı haddi aşan yazarlarınız yüzünden Kuran da delili olan başörtüsünü bile savunamaz hale geliyoruz,bu şahıslar çok iyi birşey yaptığını zannediyorlar ama gördüğünüz gibi ne hallere düşüyoruz,kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın ya Kuran ehli olacağız yada bidat ehli ama şunu da unutmayalım hepimiz eşit bir şekilde kıyamet günü hesap vereceğiz,yalnızca Allah tan korkun sizi hiçbir alim kurtaramaz bunuda iyi bilin
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat