Yine mi tik tok!

  • GİRİŞ22.05.2020 12:05
  • GÜNCELLEME22.05.2020 12:47

Küçük bir hatırlatma yaparak başlayalım: Ahmet Davutoğlu’na Başbakanlıktan çekilmesi gerektiği söylendiğinde bunu çok sorun yapmadı.

 

 

Davutoğlu’nun simasına baktık.

Gülüyordu.

 

 

Daha doğrusu yüzünde anlayışlı bir ifade vardı.

Sonra Kongre’ye geçildi.

Davutoğlu son derece yapıcı, son derece anlayışlı bir konuşma yaptı. Hatta, “Hiç kimse benden Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı bir hareket beklemesin. AK Parti kutlu bir davanın adıdır. Bir gün bu davaya ihanet ettiğimi görürseniz yüzüme tükürün” bile dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da yapıcıydı.

Güzel bir Kongre oldu.

Sonra herkes usulünce dağıldı.

Yalnız küçük bir detay... O gün de üzerinde durulmadı, sonraki günlerde de...

Davutoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi ve çocukları bana emanettir” dedi.

Fakat bir dakika...

Bu açıklama bir “lapsus” mudur, yoksa boşa söylenmiş bir söz müdür? Yani boş bir gevezelik midir?

Ben “boş gevezelik” olmasını temenni ederim.

Çünkü “gidenler”, “kalanlar” hakkında böyle konuşamazlar.

Giden sensin, kimin emanetini üzerine alıyorsun?

İlginçtir... (Hakikaten çok ilginç...)

Bir-iki ay sonra Fetullah’ın 15 Temmuz darbesi gündeme geldi.

Darbeciler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ailesine” “infaz timleri” yolladılar, havada uçağını düşürmeye çalıştılar.

Davutoğlu neredeydi, hangi “güvenli evde” tweet atıyordu?

Niçin üzerine aldığı emanete sahip çıkmamıştı?

Çıkamazdı.

Çünkü boş konuşuyordu.

Ya da “bildiği” bir şey vardı da, Kongre’de ağzından kaçırmıştı.

Nitekim, o sırada Davutoğlu’nun Başdanışmanlığını yürüten Etyen Mahçupyan adlı zat, Mayıs’ta Başbakan değişmeseydi (yani Davutoğlu gönderilmeseydi) bütün bunların başımıza gelmeyeceğini söylüyordu...

Döviz yükselmeyecekti...

Kredi notumuz düşürülmeyecekti...

15 Temmuz darbesi olmayacaktı... Vs...

Bütün bunları niçin hatırlattım?

“Hiç kimse benden Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı bir hareket beklemesin. AK Parti kutlu bir davanın adıdır. Bir gün bu davaya ihanet ettiğimi görürseniz yüzüme tükürün” diyen Davutoğlu AK Parti’den ayrılıp kendi partisini kurdu.

Hayırlı olsun...

Fakat ne olduysa oldu, birden FETÖ’nün ve Kılıçdaroğlu’nun umudu haline geldi. (Fuat Avni’nin açıklamalarına bakınız...)

Önceki gün gazeteci Cüneyt Özdemir’e dert yanmış...

Son derece “acıklı” pencereden konuşuyor...

Şunları söylüyor: “Beni kukla Başbakan, topal ördek yapmak istediler. Allah’tan başka kimseden korkmam. Bu ülkenin hapishanelerinde Nazım Hikmet de, Necip Fazıl da yattı. Davutoğlu da yatar. (….) Arkamdan kongre oyunlarıyla önüme MKYK listesi konuldu. Bir muhasebe yaptım. İki liste çıksa 1 Kasım seçimini alamayabilirdik. Listeyi kabul ettim, kriz çıkmasın diye. Şimdi olsa etmem. (….) O dönem bütün suçlar bana yüklendi. Ağzımdan tek bir defa ‘evet’ çıkmadı. Cumhurbaşkanının bana öfkesi, husumeti oradan geldi. Şimdi olsa bu Anayasa doğru değil derdim, Meclis’te oy vermezdim.”

Bu açıklamayı okuduktan sonra şunları düşündüm:

İyi ki “liderlik” vasıflarına sahip değilsin.

İyi ki Türkiye’nin başında değilsin.

Bu ülke hiçbir zaman bu kadar “ağlak” ve “zayıf” olanını hak etmedi çünkü.

Ahmet Kekeç / Akşam Gazetesi

Yorumlar3

  • Metin 3 yıl önce Şikayet Et
    davidoğlu
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • zafer 3 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel Ahmet bey ,eline sağlık.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • nuri 3 yıl önce Şikayet Et
    Harika yazmışsın ÜSTADIM...
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat