Lice'den sonra

  • GİRİŞ10.06.2014 09:24
  • GÜNCELLEME10.06.2014 09:24

Televizyonlarında Lice haberlerini verirken bu duygu hissediliyor. Onlar iyi niyetli ise ben kötü niyetliyim. Seviniyorlar ama ayıp olur diye belli edemiyorlar. Bu sevinç Erdoğan husumetinden kaynaklanıyor. Husumet de bir insanlık hâlidir ne diyelim. Ayakta kalmak için başkalarının tökezlemesine muhtaç hâle gelmişlerse veya böyle zannediyorlarsa işleri daha da zor.
...
Özelde Lice'de genelde o bölgedeki kıpırtıların sebebi ne olabilir? Görünürdeki gerekçelerin bir önemi var mı? Toplanmışlar "kalekol inşaatlarını durdurun" diyorlar. İnşaat dün başlamadı. Geçen hafta da başlamadı. Üstelik bu kadar zaman sonra bugün konuşulacak konu değil. O insanlarla konuşulacak konu değil. Demek ki görünürdeki sebeplerin bir önemi yok.
Çocukları dağa çıkan veya kaçırılan anneler.. Bu ne iş? Şöyle dört başı mamur bir açıklama yapabilen var mı?
Efendim kurgu, efendim tertip, efendim kamuoyu oluşturuluyor efendim söz verilip ihmal edilen bazı işler var bizi de unutmayın, daha fazla ihmal etmeyin diyorlar.. Efendim süreci sabote edenler var.. Efendim Pazarlık payını arttırmak için, efendim İmralı ile Kandil arasındaki bir ihtilafın önünü kesmek için.. Bu kadar çetrefil yahut yalın ihtimallerden bize düşen ne?
Orada yaralamalı ölümlü gösteriler var. O gösterilerin ülkenin Batısı'na aktarılma şekli var.
Ülkenin bu tarafını tahrik edecek gösteriler.. Müdahale etsen bir dert, etmesen başka bir dert.
Medyanın bir bölümü (o bölümün adı neyse) ara sıra satır aralarına, "Devlet nerede?" sorusunu sokuşturuyor.
Bu, devlet hakimiyetini hissettirsin talebi değil. Müdahale ederken üç beş kişi ölsün ki maksat hasıl olsun, talebi.
Hadi biraz müsamahalı gidelim denilse bu sefer de, ülkenin Batı'sına söyleyecekleri (söyletecekleri) slogan hazır. Bu Kürtler de barıştı marıştı derken işi azıttılar.. İşin ucundan tutmak lazım. Görüntü bu.. Yoksa halkın tuttuğu işin ucundan ne olacak. Nereden tuttuğunu bile bilmez.
Kim hangi dönemde yakıp yıkarak muradına ermiş, toplumsal olaylarda taraflar çoğu zaman dolgu maddesidir, kazananı olmaz.
...
Yalçın Akdoğan'ın bir televizyon kanalındaki açıklamalarını dinledim. Hitabın kime olduğunu anlayamadım. Kimden ne istiyor. Veya kime, "Eee, siz de azıcık işin ucundan tutun" diyor?
"Örgütün yaptığı yanlıştır. Sürece zarar vermektedir. Sağduyuyu öne çıkarmalıyız. Vatandaşımız ve bölge insanı çok büyük umutlar taşıyor. Devleti eleştiriyorlar ama örgütü eleştiremiyorlar" diyor.
Af buyurun ne demiş oluyor. Bu kıpırtıların sebebi ne ve neden bugünlerde.. Cevabı var mı? Bu işin dürtükleyeni kim? Kandil'i, KCK'sı, BDP'si, HDP'si, İmralı'sı arkasıyla önüyle aynı şeyi mi düşünüyor?.. Kim kimi zora düşürmek istiyor? Ne istiyor?
Yani dedikleri gibi o karakolları o gece yerle bir etseler.. Etselerdi.. Tamam, muradımıza erdik dağılıyoruz mu diyeceklerdi. Mesela aday açıklanınca sesler artacak mı azalacak mı?
Sağduyu çağrısında bulunmak için uzman ve danışman olmaya ihtiyaç yoktur. Bizde en kolay yapılan davettir.
Korkarım çok sağlıklı bilgiler gelmiyor. Yahut gelen bilgilerden sağlıklı sonuçlar çıkarılamıyor. Bu aşırı güvenden de olabilir. Her şey kontrolümüz altında hissinden de. Atacakları adımlardan haberimiz var, özgüveni yanlış yaptırır insana. Yaptırmazsa, her şey kontrol altındaysa.. Gösterisinden müdahalesine kadar her adım takip edilebiliyorsa biz gönlümüzü ferah tutalım. Kırıla döküle hedefe varılacak, demektir.

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat