PKK’nın hiç şansı yok
- GİRİŞ06.09.2015 09:16
- GÜNCELLEME06.09.2015 09:17
Bir grup Kürt genci, tıpkı 1968’lerden beri pek çok Türk gencinin de heyheylenerek sokağa sürülmesi gibi dağlara sürülmüş, oradan devlet çıkacağına ümitlendirilmişlerdi.
Vurdular, vuruldular, 40-50 bin insan gitti.
Devlet safında can verdi insanlar, örgüt safında can verdi.
Belki danışıklı dövüşler oldu vs.
Bir gün örgütün lideri teslim edildi Türkiye’ye.
Örgüt anlamalıydı ki, lojistik destek sağlayarak dağlarda on yıllarca var olmalarına imkan sağlayanlar, bir gün en tepedekini teslim edebiliyorlardı.
Türkiye’nin o dönemdeki Başbakanı (Ecevit) bile hayret etti bu işe:
- Acaba neden teslim edilmişti Öcalan?
Acaba onun üzerinde örgüt düşündü mü?
Çözüm sürecinden önceki günleri hatırlamalı örgüt.
Hani “Vur ve kal” hesabının devreye sokulduğu, hani “Halk savaşı”nın devreye sokulduğu ve yaşı 18’in altında binlerce Kürt çocuğunun Gabar’da, Cudi’de askerlerin önüne sürüldüğü günleri...
Binlerce Kürt çocuğu gitti o karşılaşmada.
İstese devlet, dağa sürülen diğerlerini de öldürür, belki o halk savaşı (!) dağlara gömülürdü. Çünkü savaşa katılan bir halk yoktu. Halkın çalınan çocukları vardı sadece.
Orada Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve onlara refakat eden devlet birimleri, bir “Barış yolu” açalım dediler.
Çözüm süreci girdi devreye.
Zaten hükümet olarak bu kadro, birçok toplum kesimi ile birlikte devletin Kürt vatandaşlarına yönelik tavrını da önemli ölçüde restore etmişlerdi. Red, inkar, asimilasyon politikalarının devreden çıkarıldığı, bölgenin mağduriyetini giderecek ekonomik - sosyal adımların atıldığı dönemlerdi.
Devlet, bu işin aslını - faslını görebildiği farz edilen örgüt lideri Öcalan’la iletişime geçerek bir barış imkanı bulabileceğini düşündü. Ne de olsa Öcalan, örgütle oynayan dış odaklardan uzakta, bir ölçüde steril vaziyetteydi.
Süreç, süreç, süreç...
Epeyce ilerlediği farz edildi.
Devamı için tıklayın >>>
Yorumlar5