Ben Gvir’in “Ulusal Muhafız” çeteleri
- GİRİŞ07.04.2023 09:36
- GÜNCELLEME07.04.2023 09:36
Siyonist işgal rejiminin, mübarek Ramazan ayının ortasında kutsal Mescidi Aksa’ya düzenlediği vahşi baskınlar ve gerçekleştirdiği saldırılar gündemi bir anda değiştirdiğinden, Netanyahu’nun faşist hükümetinin, sözde Ulusal Güvenlik Bakanı aşırı ırkçı lider Itamar Ben Gvir’e bağlı “Ulusal Muhafız Gücü” adında bir milis gücü oluşturulması planı arada kaynadı. Siyonist işgal hükümetinin Mescidi Aksa’ya yönelik baskın ve saldırılarının amaçlarından biri de zaten kendi içinde yaşadığı kriz ve tartışmaları biraz dışarı taşımaktı.
İşgalci aslında Mescidi Aksa baskınlarının kendisine yönelik tepkilere ve Filistinliler tarafında hareketliliğin artmasına neden olacağını tahmin ediyordu. Ancak kendi içinde uzun süreden beri devam eden tartışmaları dışarı taşımak onun açısından daha önemliydi. Bunun için de “Yargı Reformu” paketinin askıya alınmasıyla içeride tansiyonun biraz düşmesini ve nispeten sükûnet sağlanmasını bir fırsat olarak değerlendirmek istedi.
Bu arada, Netanyahu’nun Yüksek Mahkeme’nin idari mekanizmaya müdahale konusunda yetkilerini kısıtlama amaçlı reform paketi karşısında ortalığı velveleye veren siyonist toplum onun Filistin halkına karşı hukuka ve insan haklarına tümüyle aykırı bir milis gücü oluşturma planı karşısında tamamen sessiz kalmayı tercih etti. Muhalif siyonist siyasi liderlerin bu konudaki tepkileri ise çok cılız kaldı ve planın hayata geçirilmesinin önlenmesi konusunda etkin hiçbir şey yapmadılar. Sadece bazı eleştirilerle ve tepki açıklamalarında bulunmakla yetindiler. Bu da onların demokrasi, insan hakları ve hukuk konusunda ileri sürdüklerinde çok samimiyetsiz ve iki yüzlü olduğunu gözler önüne serdi. İstedikleri sadece siyonist toplumun kazanımlarının güvence altına alınması idi. Yani muhtelif yorumcuların dikkat çektiği üzere istedikleri siyonist toplum için demokrasi ve hukuk, Filistinliler için ise roket, füze, bomba, silah ve sopa idi.
Netanyahu’nun “Yargı Reformu” paketini askıya alma kararı vermek zorunda kalması üzerine onun aşırı ırkçı ortaklarından Ben Gvir, kendisine bağlı “Ulusal Muhafız Gücü” kurulmasına izin verilmesi şartıyla buna onay verebileceğini söyledi. Netanyahu da kabul etti. Görüldüğü gibi işgalci kendi içindeki krizi dışarıya taşımak için Mescidi Aksa’ya baskınlar düzenlediği gibi Ben Gvir’in şartını yerine getirirken yine Filistinlileri hedefe yerleştirmiş, onların hesabından çek kullanmıştı. İşgalcinin bu şekilde Filistinlileri şamar oğlanı olarak kullanmasına göz yumulması, tüm azgınlığına rağmen yine de onun gayri meşru işgal yönetiminin meşru olarak tanınması ve onunla diplomatik ilişki kurulması İslam alemi ve Arap dünyası açısından utanç verici bir durumdur.
Kendisi de Meir Kahane’nin kurmuş olduğu Kahane terör örgütünden yetişme bir aşırı ırkçı terörist olan Ben Gvir “Ulusal Muhafız Gücü” adında bir milis gücü oluşturma planını koalisyon pazarlıklarının yapıldığı sırada da gündeme getirmişti. Ancak durumun hassasiyetine binaen bu konu biraz askıya alınmıştı. O da Netanyahu’nun reform paketini askıya almak zorunda kalmasını bu planını hayata geçirmek için bir fırsat olarak değerlendirdi. Aslında Netanyahu’nun zihniyetine ters düşmeyen ama hükümet kurma aşamasındaki durumun hassasiyetine binaen ertelediği bu planın hayata geçirilmesinde onun açısından da bir sorun yoktu.
Sonuçta işgal rejimi hükümetinin Bakanlar Kurulu böyle bir milis gücü oluşturulması teklifini kabul etti ve bunun için bakanlıkların bütçelerinden %1.5 oranında kesinti yapılmasını kararlaştırdı.
Böyle bir milis gücü oluşturulmasının amacı Filistin’deki direniş hareketlerine karşı savaş değildir. Bu çete örgütünün hedefinde Filistin’in 1948’de işgal edilmiş bölgesinde yaşayan Filistinliler yer alıyor. Ancak meselenin bu yönünün iyi anlaşılması açısından, 1948’de işgal edilmiş bölgedeki Filistinlilerin statüsü ve onların hedefe yerleştirilmesinin amacı hakkında biraz bilgi verilmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyor ve bu konuyu müteakip yazımıza bırakıyoruz.
YENİ AKİT
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol