En başta Velid Cabulat’ın da pek sağlam pabuç olduğunu düşünmediğimi belirteyim. Ama bazen herkes gibi onun da doğru ve isabetli tespitlerde bulunması mümkündür ki Suriye’de yaşanan son gelişmelerle ilgili açıklamalarında dile getirdiği bazı hususların gayet isabetli olduğunu söyleyebiliriz. 

Lübnan’daki Dürzi cemaatin siyasi kanadı niteliğindeki İlerici Sosyalist Parti’nin lideri, bu partinin kurucu genel başkanı ve Lübnan’daki Dürzi cemaatin siyasi kanadının uzun süre liderliğini yapmış olan Kemal Canbulat’ın da oğlu Velid Canbulat, siyonist işgalcilerin Suveyda’daki Dürzileri himaye etmesinin asla söz konusu olamayacağını ama orada bazı kişilerin birtakım kişisel zaaflarına yenilerek işgalci siyonistler tarafından kullanıldıklarını dile getirdi. 

Canbulat, Suriye televizyonuna yaptığı açıklamada, siyonistlerin Suveyda’daki Dürzileri himaye etmelerinin tam bir yalan ve saçmalık olduğunu, böyle bir iddiadan hareketle birtakım aklı kıtları kendi hesapları ve planları için kullandıklarını söyledi. 

Canbulat, Lübnan’da 1975-90 arasında yaşanan iç savaşın fitilini çekenlerin de siyonistler olduğunu, o zaman da Lübnan’daki birilerini himaye etme iddiasıyla ülkeyi bir ateş çukurunun içine ittiklerini ve yaşanan iç savaşın ülkeyi tam anlamıyla felaketlerin içine sürüklediğini hatırlattı. 

Siyonist katiller Çarşamba günü Suriye’nin başkenti Şam’da İçişleri Bakanlığı’nı, Genelkurmay Başkanlığı’nı ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı civarını hedef alan saldırılarını Suveyda’daki Dürzileri korumak amacıyla gerçekleştirdiklerini, kendilerinin onlarla çok güçlü anlaşmaları olduğunu ve Dürzileri korumak için gerek gördüklerinde Suriye’nin her tarafını vurabileceklerini ileri sürdüler. 

Oysa Suveyda’da gerginlik yaşanmasının sebebi, işgalci siyonistlerle ortak çalışan Hikmet Hicri isimli işbirlikçinin yönlendirdiği militanların, bölgedeki Bedevi köylerine saldırmaları ve onlardan çok sayıda insanı kaçırmalarıydı. Yani çalkantıların ateşini yakanlar Hikmet Hicri isimli Dürzi liderin adamlarıydı ve bunu da kendilerini besleyen siyonist efendilerinin talimatı gereği yapmışlardı. Suriye ordusu da güvenliği sağlamak ve Hicri’nin çetelerinin saldırılarına engel olmak amacıyla bölgeye müdahale etmişti. Dolayısıyla ordunun müdahalesini, Suveyda’daki Dürzi topluluğa saldırı olarak tanımlayıp güya kınamaları tam anlamıyla iğrençlik ve çirkefliktir. Çünkü ordunun müdahalesi Dürzi topluma değil, siyonist katillerin kumanda ettiği işbirlikçi Hikmet Hicri’nin eli kanlı çetelerini durdurup bölge ahalisinin güvenliğini sağlama alma amaçlıydı. 

İşgal rejiminin asıl yapmak istediği ise kendisinin işgal altında tuttuğu topraklar ile Şam yönetiminin kontrolü altındaki topraklar arasında bir tampon bölge oluşturmaktır. İşgal rejimi böyle bir tampon bölgeyi hem kendisine yönelebilecek tehditleri biraz daha ileri mesafede durdurmak, Suriye tarafından işgal altındaki bölgeye yönelik sızmaları engellemek ve zaman zaman Suriye’ye saldırmak için bu bölgedeki Dürzileri himaye gerekçesinden yararlanmaktır. 

Siyonist katillerin şu an işbirlikçi Dürzi lidere yaptırmak istedikleri geçmişte uzun yıllar bir tampon güç olarak kullandıkları Güney Lübnan Ordusu (SLA) benzeri bir milis güç oluşturmaktır. İşgal rejimi SLA’yı oluşturmada hristiyan Falanjist militanları kullanmıştı. SLA militanları, işgalci siyonistlerin verdiği maaşlarla onların yıllarca kapı bekçiliğini yaptılar. Ama 2000 yılında siyonist katiller bu bölgeden tamamen çekilmek zorunda kalınca SLA’nın birkaç üst komutanı dışında hiçbir militanının yüzüne bile bakmadı, hepsini kullanılmış tıraş bıçağı gibi çöpe attılar. 

Suriye’nin güneyinde Dürzi militanlardan oluşturacakları bir tampon güce de, işlerinin bittiği gün yapacakları bundan farklı olmayacaktır. Güney Lübnan’da SLA militanlarının başına gelenlerden ibret almayarak bugün siyonist katillerle işbirliği yapıp kendi ülkelerine ihanet eden Dürzi liderlerin de aynen Canbulat’ın dediği gibi aklı kıt oldukları gayet açıktır.

Ahmet Varol / Yeni Akit Gazetesi