Filistinliler açlıktan işgalciler korkudan ölüyor!

  • GİRİŞ08.08.2025 09:44
  • GÜNCELLEME08.08.2025 09:44

Siyonist işgal rejiminin 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü savaşın insani bedeli Filistin halkı açısından korkunç boyutlara ulaşmışken, bu savaşın İsrail ordusunda da ciddi ve derin yaralar açtığı artık açıkça görülmektedir. İşgal ordusunun Rehabilitasyon Dairesi’nin verilerine göre, halihazırda yaklaşık 80 bin yaralı asker tedavi görüyor ve bunların 26 bini psikolojik rahatsızlıklardan, özellikle travma sonrası stres bozukluğundan (TSSB) muzdarip. 

2025’in başından bu yana 16 askerin intihar ettiği, bu vakaların çoğunun Gazze’deki savaş şartlarıyla doğrudan ilişkili olduğu bilgisi verildi. Yani bazı işgalci askerler sürekli ölüm korkusu yaşamaktansa bir kere ölmeyi tercih ediyor. Bu durum, işgal ordusunun sadece fiziksel değil, zihinsel olarak da tükenmişlik noktasına geldiğini göstermektedir.

Bu tür verilerin siyonist medyaya özellikle işgal rejimi başbakanı Netanyahu ile Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir arasında “Gazze’nin tamamen işgali” konusunda yaşandığı bildirilen tartışmaların ortasında sızdırılması, dikkate değer bir zamanlamaya sahiptir. Bu sızdırmanın, siyonist toplumu böyle bir işgal kararının muhtemel askeri ve toplumsal maliyetlerine karşı uyarmayı, hatta Netanyahu’nun savaşta ısrarcı tutumunu sorgulamayı amaçladığı düşünülebilir. Bu bilgiler, “Gazze’ye yeniden kapsamlı operasyon” planlarının iç cephede sebep olacağı çöküntüye dikkat çekmek için bilinçli olarak medyaya servis edilmiş olabilir.

Ancak burada bir ihtimal üzerinde de durmak gerekir: Bu konuda Zamir’in gördüğü ve bildiği gerçekleri Netanyahu da çok iyi biliyor ve görüyor. Buna rağmen kapsamlı bir işgal operasyonu planında ısrarlı olduğu yönünde açıklamalar yapması biraz itibar kurtarma amaçlı da olabilir. Çünkü Netanyahu savaşın başladığı tarihten bu yana çok iddialı konuşmasına ve çok büyük bir yıkıma sebep olmasına rağmen yine de belirlediği hedeflerden hiç birine ulaşamadı. Bu durum karşısında bir yandan aşırı ırkçı ortakları tarafından savaşta ısrarlı olması için zorlanıyor, bir yandan da muhalif siyasetçiler tarafından işgal ordusunu, işgal rejiminin uluslararası alandaki prestijini yıpratmaktan dolayı eleştiriliyor. Savaştan vazgeçmesi durumunda ortaklarını kaybetmekten, ısrar etmesi durumunda daha çok yıpranmaktan korkuyor. O yüzden bir yandan böyle tehditler estirirken, bir yandan da bizzat kendisinin özellikle tercih edip göreve getirdiği Genelkurmay başkanının tutumunu önünde engel olarak gösterme gibi bir taktiğe başvuruyor olması da ihtimal dışında değildir. 

Bu itibarla Netanyahu ile Zamir arasındaki tartışmanın medyaya yansıdığı biçimiyle ne derece gerçekçi olduğu da ayrıca sorgulanmalıdır. Bu tür iç tartışmaların, genellikle kamuoyunu yönlendirme aracı olarak stratejik biçimde dışarı sızdırıldığı, İsrail siyasetinde bilinen bir durumdur. 

Bununla birlikte Netanyahu’nun siyasi geleceği, savaşın devamına ve “zafer” imajına sıkı sıkıya bağlıyken, Genelkurmay’ın savaşın getirdiği yorgunluk, insan gücü kaybı ve moral çöküntü nedeniyle daha temkinli yaklaşıyor olması da gözardı edilemeyecek bir ihtimaldir. 

Bugün gelinen noktada, yorgun ve yıpranmış bir ordunun Gazze’de yeni bir kara harekâtı yürütmesi, hem askeri başarı açısından düşük ihtimalli, hem de siyasi açıdan yüksek risklidir. Ordu, travmatik savaş deneyimleriyle mücadele eden on binlerce askerin rehabilitasyonunu sağlayamazken, yeni bir cephe açılması, yalnızca daha fazla intihara, disiplinsizliğe ve kamuoyunda artan hoşnutsuzluğa yol açacaktır.

Özetle, Gazze’deki savaşın sadece hedef alınan topluma değil, saldırganın kendi bünyesine de derin ve uzun vadeli hasarlar verdiği açıkça ortadadır. Askerlerin psikolojik çöküşü, intiharların artışı ve halkın savaş yorgunluğu, İsrail ordusunun askeri kapasitesinden çok, moral bütünlüğünü tehdit eder hale gelmiştir. Bu nedenle kamuoyuna yansıyan bilgiler, yalnızca bir sağlık krizine değil, aynı zamanda siyasî ve askerî aklın sorgulanmaya başlandığına da işaret etmektedir.

Yeni Akit

Yorumlar2

  • GULBETTİNHİKMETYAR 2 gün önce Şikayet Et
    Ne TÜYLER ÜRPERİR YA RAB!Ne KORKUNÇ GOMONOS inkılap olmuş,ne DİN kalmış ne de İMAN.DİN harap olmuş İMAN,AR,EDEP,HAYA,NAMUS,BÜYÜKLERE SAYGI,KÜÇÜKLERE SAYGI da tuu KAKA olmuş YA RAB!Durumumuz bu gün aynısı hiç farkımız yok.GIYAMET KOPUYOR AKLIMIZI BAŞIMIZA TEZ ZAMANDA almamız gereklidir.Yoksa DÜNYA hepimizi ayırt etmeden YUTACAK.BAŞIMIZDAN DERT BOYNUMUZDAN BELALAR eksik olmuyor.
    Cevapla
  • RAŞİT KERAMİ 2 gün önce Şikayet Et
    Ne TÜYLER ÜRPERİR YA RAB!Ne KORKUNÇ GOMONOS inkılap olmuş,ne DİN kalmış ne de İMAN.DİN harap olmuş İMAN,AR,EDEP,HAYA,NAMUS,BÜYÜKLERE SAYGI,KÜÇÜKLERE SAYGI da tuuu KAKA olmuş YA RAB!Durumumuz bu gün aynısı hiç farkımız yok.GIYAMET KOPUYOR AKLIMIZI BAŞIMIZA TEZ ZAMANDA almamız gereklidir.Yoksa DÜNYA hepimizi ayırt etmeden YUTACAK yetkililer HABERİNİZ OAL.HATIRLATAYIM DEDİM.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat