İşgalci, kendi toplumuyla da savaşıyor

  • GİRİŞ20.09.2025 10:16
  • GÜNCELLEME20.09.2025 10:16

Siyonist işgal hükümeti, Gazze’de geniş çaplı kara operasyonu planını zaten aylardan beri tartışıyordu ve resmi olarak da bu operasyonu başlattığını, Netanyahu’nun ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun siyonist işgalcileri ziyaret etmesinden sonra yaptığı açıklamadan önce duyurmuştu. Ama işgal güçleri hem askerlerinin direnişçilerin pusularına düşürülmesi ihtimalinden, hem de işgalcilerin esirlerinin çoğunun Gazze kentinde bekletildiğine dair kanaatlerden dolayı temkinli ilerlemeyi tercih ediyorlardı. 

İşgal rejiminin Katar’a yönelik saldırısı sonrasında Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nın olağanüstü zirve düzenlemesine paralel olarak ABD Başkanı Trump’ın da Dışişleri Bakanı Rubio’yu işgalci katillere desteğini ortaya koymak amacıyla göndermesinin ardından Netanyahu’nun, sanki tamamen yeni bir operasyon planını devreye sokuyormuş gibi açıklamalar yapması ise en başta, İslam ülkelerinin Katar’ın başkenti Doha’da bir araya gelerek işgal rejimine tepkilerini dile getiren liderlerine bir mesaj niteliği taşıyordu. Onlara bir bakıma arkasında ABD olduğu, onun desteği sürdükçe de Arap Birliği ve İİT üyesi ülkelerin kendisini durduramayacakları mesajı vermek istedi. 

İkinci amacı Gazze’deki ahaliyi tehdit etmek suretiyle, tehcir planını uygulamaya geçirmeyi ve Filistin direnişini teslim olmaya zorlamayı bir kez daha denemekti. 

Ancak her ne kadar açıklamalarında doğrudan siyonist topluma yönelik ifadeler kullanmadıysa da başlattığını ileri sürdüğü operasyonla ilgili sözleri aynı zamanda bu topluma yönelik mesajlar da içeriyordu. 

Çünkü son dönemde siyonist toplum, iki yıla yakın süredir Gazze’ye yönelik saldırılarında, başlangıçta belirlediği amaçların gerçekleştirilmesi yönünde bir şey elde edememesinden dolayı işgal hükümetini ve onun başbakanı Netanyahu’yu ciddi şekilde eleştiriyordu. Kendi açılarından da ciddi sorunlara ve Filistin direnişinin elinde tutulan esirlerden henüz sağ olanların hayatlarıyla ilgili risklerin daha da artmasına sebep olan bu savaşa artık son vermesini istiyor, bu amaçla gösteriler, protesto eylemleri düzenliyorlardı. Netanyahu’nun evinin önünde gösteriler düzenleyerek tepkilerini ve eleştirilerini dile getiriyorlardı. 

İşgal hükümetini ve onun eli kanlı başbakanı Netanyahu’yu asıl zorlayan ve sıkıştıran da siyonist toplumdan gelen tepkilerdi. Bu tepkilerin daha da yayılması ve işgal hükümetini zorlayacak aktivitelerin artması durumunda Netanyahu’nun Gazze’deki savaşı sürdürmesi daha da zorlaşacaktı. 

İşte bu durum karşısında Trump, hem Netanyahu’ya gaz vermek, hem de siyonist toplum mensuplarından savaş aleyhtarı protesto ve eylemlere katılanlara gözdağı vermek amacıyla Dışişleri Bakanını gönderdi. Çünkü bu savaş öncelikli olarak ABD’nin savaşıdır ve kaybedilmesi Amerikan emperyalizminin İslam coğrafyasıyla ilgili politikalarının kaybetmesi anlamına gelecektir. 

ABD Dışişleri Bakanı Rubio da gerçekleştirdiği ziyarette bir yandan işgal hükümetinin saldırı planlarına şartsız destek veren ve Filistin direnişinden de kendileri için tek çıkış yolunun “teslim olmak” olacağı yönünde ifadeler içeren açıklamalar yaparken, bir yandan da siyonist toplumdan gelen baskılar karşısında geri adım atmaması, soykırım savaşı konusunda ısrarlı olması, bunun için gerekirse Filistinlilerin elindeki işgalci esirleri tamamen gözden çıkarması konusunda Netanyahu’ya talimat verdi. 

Netanyahu da, işgalci esirlerin önemli bir kısmının tutulduğu tahmin edilen Gazze kentini öncelikli olarak hedefe yerleştirdiğini dile getirirken bir bakıma bu esirlerin ailelerine ve akrabalarına da, kendileri için önemli olanın siyonist işgalin geleceği olduğu, bu işgalin geleceğini tehlikeye sokmamak için esirlerin hayatlarını gözden çıkarabileceği, dolayısıyla esirlerin hayatlarının kurtarılması gibi bir taleple karşısına çıkmalarının, esirlerin hayatlarını kurtarmak için işgal rejiminin geleceğini riske atacak bir yenilgiyi kabullenmeye kendini zorlamalarının boşuna olduğu yönünde mesajlar vermiş oldu. 


Ahmet Varol / Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar1

  • MUCİBÜRRAHMAN 1 hafta önce Şikayet Et
    AĞABEYİM!Fransız'ın nesi var? Fuhşu,ZİNASI bir de ilhadı;(ALLAHSIZLIĞI) Kapıştı bunları 'yirmibirinci asrın evladı!' Ya Alman'ın nesi var zevki okşayan? Birası; Unuttu ayranı, ma'tuda(SERSEME)döndü kahrolası! Heriflerin, hani dünya kadar bedayii(İCADLARI)var: Ulumu(BİLİMLERİ)var, edebiyyatı var, sanayii var. Giden birer avuç olsun getirse memlekete; Döner muhitimiz elbet muhit-i ma'rifete.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat