BM’nin aldığı bir karara binaen 1992’den bu yana 3 Aralık tarihi Uluslararası Engelliler Günü olarak ihya ediliyor. Bu günde engellilerin toplumsal faaliyetlerde daha etkin hale getirilmeleri, yani engelleri aşabilmeleri için çeşitli etkinlikler düzenleniyor, yönlendirmeler yapılıyor.

Yüce Allah, insanı yaratırken ona pek çok özellik ve nimet vermiştir. Düşünme, konuşma, görme, duyma, yürüme, tutma başta olmak üzere insan pek çok kabiliyet ve nimetle birlikte yaratılmıştır. Bunların her birini icra etmek için de bedenine bir organ yerleştirilmiş. Tüm kabiliyetlerini eksiksiz kullanabilmesi için tüm organlarının mevcut olması ve onların kendi aralarında da uyumlu çalışmaları gerekiyor. Herhangi bir organı eksik olduğu veya tam kapasiteyle çalışmadığı zaman onun icra ettiği kabiliyetten yoksun oluyor. Bu şekilde herhangi bir kabiliyetten yoksun olana da engelli deniyor.

Dünya hayatı bir imtihan hayatı olduğu için insanlar bu hayatlarında bazı problemlerle de karşılaşabiliyor ve o yüzden bazı kabiliyetlerden yoksun olabiliyorlar. Onların bu yoksunlukları kendilerini toplumdan soyutlamalarının bir sebebi olmamalı. Bunun için de toplum onlara destek olmalı ve önleri açılmalı.

İnsanlar dünya hayatında aynı zamanda birbirleriyle imtihan edilmişlerdir. Engelli olmanın değişik sebepleri arasında birbirlerine karşı muamelelerinin de büyük payı var.

Günümüzde toplumlarda sonradan engelli hale gelenler arasında en büyük sayıyı oluşturanlar savaş mağdurlarıdır. Çağımızın savaşları tarihin en vahşi ve en büyük zayiata sebep olan savaşlarıdır. O yüzden çok sayıda can kaybına sebep oluyor. Savaş mağdurları içinde sağ kalanların da bir çoğu ömür boyu çekeceği bir sıkıntıyla, zorlukla yani bedensel engelle birlikte yaşamaya mahkûm ediliyor.

Siyonist işgal rejiminin, ABD’nin ve Avrupa’daki muhtelif ülkelerin desteğiyle Gazze’de iki yıl sürdürdüğü korkunç soykırım savaşı ise çok büyük bir can kaybının yanı sıra, öldürülenlerin iki katından fazla sayıda insanın da yaralanmasına neden oldu. 

Gazze’de işgalci vahşetin saldırılarında yaralananların üçte bire yakın bir kısmını kalıcı bir şekilde sakatlananlar oluşturuyor. Bunların içinde gözlerini kaybedenler var. Yüksek sesli bombalar yüzünden sağır olanlar var. Bunların dışında da muhtelif engellilik hallerine maruz kalanlar bulunuyor. 

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı’nın Dünya Engelliler Günü münasebetiyle, 3 Aralık’ta yayınladığı raporda Gazze’deki soykırım savaşı yüzünden 6 bin kişinin ampüte edildiğini ve bunların acil rehabilitasyona ihtiyaçları olduğunu dile getirdi. 

Bir kimsenin kol veya bacaklarından birinin, kangren olması veya tedavi edilemeyecek derecede tahrip olması nedeniyle kesilmesine tıp dilinde ampütasyon deniyor. Yani söz konusu rapora göre Gazze’de siyonist soykırım yüzünden kol veya bacaklarından en az biri kesilmiş durumda 6 bin civarında insan var. Bunların içinde iki bacağı birden kesilmiş olanlar var. İki kolu ya da hem kolu hem bacağı kesilmiş olanlar var. 

Bu engellilik hali herhangi bir kaza veya hastalık yüzünden değil doğrudan siyonist katillerin vahşi saldırısı sebebiyle, kasıtlı uygulama sonucu ortaya çıkmış. 

Firavun’un topladığı büyücüler Musa (a.s.)’ın mucizesini gördükten sonra onun gerçekten Allah’ın elçisi olduğuna iman ettiklerinde Firavun onlara; “Ben sizin kol ve bacaklarınızı çapraz olarak keseceğim” diye tehditte bulunmuştu. Onlar da; “Bize gelen açık delillere ve bizi yaratana seni tercih etmeyeceğiz. Sen ne hüküm veriyorsan ver. Sen ancak bu dünya hayatında hükmünü yürütebilirsin.” demişlerdi. (Taha, 20/71-72)

Bugün siyonist katiller aynen Firavun’un yaptığını yapıyor; o zulme rağmen kararlılıkla mücadele eden Gazzeliler ise, alemlere hükmeden Yüce Allah’a teslim oldukları için bu dünyanın geçici saltanatlarına teslim olmamayı tercih ediyorlar. 

Peki, senenin bir gününü “engelliler günü” ilan eden küresel sistemin Gazze’deki bunca engelliden haberi var mı? Varsa kendisini ne kadar ilgilendiriyor?

Yeni Akit