Ne fark eder?
DHKP-C veya PYD yapsaydı yitip giden canların sayısı mı değişecekti ya da ailelerinin acısı, toplumun öfkesi azalacak mıydı?
Yıllardır, Gezi rezaletinden bu yana Türkiye topyekûn bir saldırı altında diyoruz.
Savaşlar artık devletler değil, devletlerin kullandığı taşeron örgütler üzerinden yürütülüyor.
***
İstanbul Taksim'de 4 kişiyi katleden canlı bomba saldırısını yapan PKK değil de DAEŞ üyesiymiş.
Dün Melih Altınok Sabah'ta tasnifi yapmıştı. Bir terör saldırısının ardından şablonu şöyle koyuyorlar: “Kurban; Askerse PKK'ya, Sivilse TAK'a, Polisse DHKP-C'ye, Turistse DAEŞ'e "üstlendiriyorlar."
Aynen öyle. Şimdi son saldırıları PKK, TAK ve DAEŞ'e yaptırdılar ya Allahualem yeni saldırı için DHKP-C'ye ‘ısınma' hareketleri yaptırmaya başlamışlardır…
Janjanlı cümlelerle “Bu kez terörist insaflıymış, az insanın arasında kendini patlatmış” diyerek duyar kasanları bile gördük.
Ama sokaktaki vatandaş, hepsinin aynı merkezden Türkiye'ye saldırtıldığının farkında.
Kime sorsanız “Niçin PKK, DAEŞ, DHKP-C vb. örgütlerin hepsi ülkemize saldırıyor?” diye.
Verecekleri cevap aynıdır, “Çünkü hepsinin ipini tutan merkez aynı!”
***
Eskiden beri böyle. Mesela Türkiye ne zaman AB ile yakınlaşma evresine girse hep Türkiye'de bombalar patlar.
10 yıl önce de böyleydi şimdi de böyle.
Biliyorsunuz yine AB ile yakınlaşma aşamasında önemli bir aşamaya geçtik.
Brüksel'deki AB-Türkiye Zirvesi'nde 28 Avrupa ülkesinin lideri, artık Türkiye'yi AB kapısında tutacak bahane bulamamaya başladı.
Önce zirvenin yapıldığı binanın yanında kendilerinin de “terör örgütü” dediği PKK'ya çadır kurdular.
Ardından Almanya, İstanbul Konsolosluğu'nu ve Alman Lisesi'nin “terör tehdidi duyumu” üzerine kapattırdı. İlginçtir ikisi de Beyoğlu'nda, yani Taksim'de.
Birçok Batı ülkesi de Türkiye'deki vatandaşlarını sokağa çıkma konusunda uyardı.
Ardından Beyoğlu'nda DAEŞ'in canlı bomba saldırısı yaşandı.
Türkiye'nin Irak ve Suriye gibi bombaların patladığı bir ülke olduğunu, kesinlikle AB'ye sokulmaması gerektiğinin altı çiziliyor sanki…
***
“DAEŞ'i bombalıyorum” diye Suriye'ye koşanların terörü azdırdığına şahit oluyoruz. Suriye'ye insani açıdan yaklaşan tek ülke olan Türkiye'yi ‘terörle' tehdit ediyorlar.
‘Türkiye DAEŞ'e yardım ediyor' yalanları tutmayınca DAEŞ'i, PKK'yı, TAK'ı ne bulurlarsa Türkiye'ye saldırtıyorlar.
“Erdoğan gitmeden Türkiye düze çıkmaz” diyenlerin terör saldırılarına karşı verdikleri tepkiye bakın.
Kimi “Erdoğan kaldıkça daha beter olacak” kimi de “Daha durun bunlar iyi günlerimiz” diyerek
Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, toplumu korkutmak, mazlumların son kalesi olan ülkemizi uluslararası operasyona açık hale getirmek için çırpınıyor.
PKK da vursa DAEŞ de vursa onlara yarıyor. Hainler için için adeta sevinçten dört köşe oluyor.
***
Türkiye bir Norveç, İsveç veya İzlanda değil.
Hem Türkiye'yi “terörle yola getirme” politikası geçmişten bugüne uygulanan bir yöntem ve hiçbir zaman başarıya ulaşamadı.
Türkiye'yi bu terör saldırılarıyla yıldırmaya, yolundan çıkarmaya, korkutmaya çalışanların bu nihayetsiz ve kesin mağlup olacakları bu yoldan dönmeleri lazım.
Onlar dönmezse aynı terörün dönüp onları da vuracağını unutmasınlar.
Çünkü tarihin hiçbir döneminde kandan beslenenler kazanmamıştır…