TSK’nın Pençe/Kartal/2 operasyonu kapsamında, PKK terör örgütünün kaçırdığı 13 masumun kahpece kafalarına kurşun sıkarak infaz etmesiyle başlatılan devleti karalama söylemi bütün iğrençliğiyle devam ediyor. 

Son derece kritik bir süreçten geçiyoruz. İçeride siyasi ve toplumsal kutuplaşmanın gerilmeye çalışıldığı, yeni gezi hayallerinin pik yaptığı bir noktadayız. 

Dışarıdan, küresel güçler tarafından sömürgeleştirilemeyen ülkemiz, içeriden zihnen esir alınmak, celladına âşık edilerek sosyolojik ve siyasi olarak birbirine düşürülme gibi tehlikeli bir süreç yaşıyoruz.

Dahili ve hariçteki bütün ihanet odakları, hıyanet şebekeleri, bütün anarşist ve teröristler, din ve ahlak düşmanları, bilumum terör örgütlerinin hamiliğini yapan Avrupalı, ABD‘li müttefiklerimiz(!), Ortadoğulu Müslüman din kardeşlerimiz adi ve alçak yalanlarla, karanlık planlarla cephe oluşturmak için bahaneler üretmenin peşindeler.

Halkın düşünce ve fikirlerini bulandırmak, fitne fesat çıkarmak için gece gündüz çalışmaktalar. 

Birbirine benzemez dörtlünün oluşturduğu şer cephesi ortaklığı CHP, İP, HDP, SP idraklerine giydirdikleri deli gömlekleriyle hep bir ağızdan devlet adına Erdoğan’ı suçluyorlar. 

Kişisel ikballerini Türkiye’nin bekası önünde tutan sözde milliyetçi, Atatürkçü, Millî Görüşçüler, devlete savaş açan hainlerle, Mustafa Kemal’i faşist olmakla suçlayan HDP ile kol kola…

Muhafazakâr, itaatkâr, hürmetkâr ve hıyanetkâr ortaklar aptal rolüyle derin cehaletlerini sonsuz hayalperestlikleriyle kamufleye çalışıyorlar.

Hasta bir şuuraltı ile enerjilerini şuursuzca, sevimsizce ve tehditkârca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldırarak harcarken öyle kara bir propaganda yürütüyorlar ki, katil sürüsü PKK’dan, siyasi kukla HDP’den farkları kalmıyor.

Terör örgütü ile arasına mesafe koyamayan, terörü kınayamayan HDP terör örgütünün siyasi ağzı olmaya, PKK terör örgütü bitmesin diye ölümler olmasın martavalıyla masallar anlatmaya devam ediyorlar. 

HDP, PKK terör örgütünün vesayeti altında demokratik haklar çerçevesinde dokunulmazlık zırhına bürünerek, kanlı eylemlerinin sözcülüğünü yaparken bunlarda hilâle karşı salibin, hakka karşı küfrün, adalete karşı zulüm yardakçıları oluyor. 

Oyun çok büyük… Onun için topu birden geliyorlar!..

Siyaset tartışır, fikrini söyler ama bunun kırmızı çizgisi terördür, vatana ihanettir. Bunların çizgileri de yok, dizginleri de. Ruhları kurumuş, beyinleri bunamış dörtlü işbirlikçi çete, kendi siyasi gelecekleri için ses çıkarmıyor, bu kez de başaramazlarsa kaybolup gideceklerini biliyorlar.  

Che Guevara der ki: “Düşmanlarınız sizi seviyorsa biliniz ki sizde puştluk vardır.” Bunlar bu kadar basit olan gerçeğe rağmen terör örgütlerinin efendilerinin övgüsüne ve sevgisine mazhar kalıyor ve övünüyor, seviniyor, medet bekliyorlar.   

Bu ihanet örgütünü finanse eden, silahlandırıp bize karşı kullanan dış güçler ve onların içimizdeki işbirlikçileri ile örgütün siyasetteki uzantılarını da kapsayan yeni bir mücadele başlatılmalıdır.

Gara’dan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını herkesin bilmesi ve anlaması için radikal yasal kararlar alınmasının zamanı gelmiştir.

Safların sıkı tutulması, ellerimizin ve gönüllerimizin birlikteliği bütün kumpasları, dahildeki maşaları, hariçte üst akıl denilen şer güçlerini paramparça edecektir. Hem siyasi istikrarı güçlü kılacak hem de ekonomik kalkınmanın daha ziyade inkişafına vesile olacaktır. 

Sadece içimizdekilerle kalsa eyvallah!.. Çirkin de olsa, siyaset deriz!..

Yetmedi…

PKK, PYD, FETÖ, DHKP/C, Haşdi Şabi birleşmiş… 

Yetmedi… ABD, İngiltere, Fransa, İsrail, Yunanistan, Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Kıbrıs Rum Kesimi…

“Haddini aştın Erdoğan” diyerek Türkiye’yi diz çöktürmek için ortak oluyor, oyun kuruyorlar. Amerika gibi müttefikin varsa düşmana gerek yoktur gerçeğini yeniden ve yine yeniden yaşayarak test edip görüyoruz.

Yetmedi… AB, Avrupa Parlamentosu, NATO…

Yönetebilecekleri, dahası boyunduruk altına alabilecekleri güçsüz ve çapsız bir Türkiye olsun istiyorlar.

ABD’nin Suriye eski temsilcisi James Jeffrey, Türkiye, Rusya ve ABD ilişkilerini değerlendiriyor: “Türkiye’nin hâlâ istediğimiz şekilde davranan o eski müttefik olduğunu düşünenler yanılıyor. Artık devir değişti.”

Aldıkları karar ile Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için devriye geziyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ya “Topunuz birden gelin”. İşte topu birden geliyorlar. Topu birden ortak bir hedefe yönelmiş geliyorlar...

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ortak hedef…

Çünkü biliyorlar ki Erdoğan düşerse Türkiye kolay düşer… 

Panik yok!..

Çareyi İmam-ı Şafii veriyor: “Fitne zamanı hakkı tutanları anlamak için düşman okunu takip ediniz, o sizi hak ehline götürür.”

Sözün özü, bütün okların hedefinde Erdoğan var. Bizim yerimiz de hakkın yanı… 

Başka söze gerek yok…

YENİAKİT