Asrın Don Kişot’ları

  • GİRİŞ27.10.2021 11:24
  • GÜNCELLEME27.10.2021 11:24

Başkan Erdoğan’ın Afrika’da attığı her adım kıtayı kendi arka bahçeleri olarak gören haçlı dünyasını ve içimizde haçlı ruhu taşıyıp emperyalizmin emrinde çalışanları rahatsız etti. 

Afrika’da esen Türkiye rüzgârı pek çok ülkeyi özellikle de bu toprakları yıllarca sömürmüş olan zengin Batının keyfini kaçırdı. 

Yoksulluğun, geri kalmışlığın dibe vurduğu son durak olan Afrika’ya sadece adalet, yatırım ve paylaşım sunarak Afrika’yı sahiplenen, acı çeken insanların acılarını dindirmeye çalışan Başkan Erdoğan’ın önemli politik hamlelerle ilişkileri geliştirme gayreti emperyalist Batının karnını ağrıttı.

Kara kıtada askeri, ekonomik ve diplomatik açıdan önemli adımlar atan Türkiye’nin ekonomik kazanımların yanı sıra kültürel ve siyasi kazanımlar da elde ederek Afrika’da en güçlü aktörlerden biri konumuna gelmesi vermeden almaya alışmış sömürgecileri rahatsız etti.  

Afrika kıtasında barış ve istikrarın tesisine katkıda bulunmak, Afrika ülkelerinin siyasi, ekonomik ve sosyal kalkınmalarına yardımcı olmak, ikili ilişkilerin eşit ortaklık ve karşılıklı fayda temelinde geliştirilmesini amaçlayan eylem ve söylemler AB ülkelerinin, özellikle de Fransa’nın uykularını kaçırdı.  

Batı, Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyaretlerini, Türkiye’nin Fransa gibi eski sömürgeci güçlerin ekonomik hegemonyasını kırmak ve Çin’in etkisine karşı koyma girişiminin bir parçası olarak görüyor.

Batı medyası Türkiye’nin Batının bu kıta üzerindeki maddi-manevi tahakkümünü sarsmakla, Afrika kıtasını Batıdan çalmakla ve kıtada istikrarsızlık politikası izlemekle suçluyor.

Türkiye’nin, alternatif bir güç olarak Afrika ile ilişkilerini derinleştirmesi, Başkan Erdoğan’ın Afrika açılımıyla elde ettiği kazanımlar Emperyalist Batıyı olduğu kadar içimizdeki işbirlikçi çevrelerini gerdi.

Aksine Afrikalı milletler Türkiye’yi kendilerine yakın hissedip, kendilerine ortak kazanımlar sunan güçlü bir uluslararası aktör olarak memnuniyetle karşılıyor. 

Başkan Erdoğan’ın ziyareti, bir taraftan Türkiye’ye yeni ticari fırsatlar sağlarken, diğer taraftan da Afrika kıtasının ekonomik kalkınmasına, siyasal istikrarına ve Afrika ülkelerinin kendi kaderlerini tayin etme hakkını kullanmasına önemli katkılar yapmaktadır. 

Afrika ülkeleri ile derinleşen ilişkilerin ticarî boyutunun artması kıtanın birçok ülkesinin iktisadî bağımlılıktan kurtulması için büyük önem taşımaktadır. 

Hiyerarşik, buyurgan ve sömürüye dayalı bir politika izleyen küresel aktörlerin aksine, Türkiye’nin Afrika devletlerine yönelik eşit ortaklık ve ortak menfaat ilkelerine dayalı bir politika izleyerek kazan-kazan stratejisini uygulaması kıta ülkelerine uzanan kardeşlik eline sarılımı kolaylaştırıyor.

Afrika bizi ilgilendiriyor ve buralardaki sömürüyü yok ederek, ortak kazancı temel ilke olarak görüp, Afrika’da biz de varız diyoruz. 

Türkiye’nin sömürülen, açlıkla yok edilen, birbirlerine karşı düşmanlaştırılan, Afrikalı insanın yanında yer almaması düşünülemez.

Başkan Erdoğan inancının, insanlığının, varisi olduğu medeniyetinin gereği olarak da mazlumun yanında yer alıyor, mağdura el uzatıyor, haksızlıklara isyan edip başkaldırıyor.

Fakat…

Dünyayı sömüren, mazlumun kanıyla semiren, mağdurun elindekini alarak mutlu olan emperyalist düzenin sahipleri ve içimizdeki uşakları bundan rahatsız oluyor.

Mesele insan hakları, demokrasi, özgürlük, hukuk, adalet asla değil. 

Mesele yerkürede mazlumun sesi olan, mağdurun hakkını arayan, kendilerini dünyanın efendisi, sahibi olarak görenlere “dünya beşten büyüktür” diyebilen Başkan Erdoğan’ın tasfiyesi. 

“Erdoğan demokratik yollarla devrilecek, bu hususta muhalefete destek olacağız” diyen güç, Dolar üzerinden ekonomiye ayar verip vatandaşı perişan etmenin derdinde. 

10 büyükelçi Biden hükümetini arkasına alarak Türkiye’nin bölgeler arası güç olma yolundaki adımlarını engelleyebilmek için Türkiye’ye Kavala üzerinden ayar vermenin peşindeydi.

Hint haber kanalı Başkan Erdoğan’a hakaretler savuruyor, İran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, Twitter üzerinden Türkiye’ye çemkiriyor.

CIA-FBI’dan aldıkları talimatlarla hareket eden işbirlikçi siyasiler, HDP’nin oyunu alabilmek, önümüzdeki dönemde Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı yapmamak adına PKK terör örgütüyle ve onun siyasi sözcüleriyle iş birliği içerisinde.  

Eski Cumhurbaşkanı Gül’ücükler saçarak, Kavala’ya özgürlük isteyen büyükelçi ile görüşüp, “Konuyu daha büyük krizler haline getirmek Türkiye’nin çıkarına değil” diyebiliyor.

Bülent Arınç, “CHP’nin oyları artıyor ve daha da artacak” diye ayar çekiyor, Karamollaoğlu Kavala’nın hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulduğunu iddia edecek kadar düşüyor.

Sözde milliyetçi! İP’li Aydın Sezgin, skandal Kavala talebi ile tepki çeken 10 büyükelçinin avukatlığına soyunarak Başkan Erdoğan’ı suçluyor sonra çark ediyor.

Yani; bir doğrunun karşısına dikilen bütün yanlışlarla mücadele sürüyor. Kazanan hep Hak olmuştur, hep haklı, hep doğru olmuştur, yine öyle olacaktır inşallah.

YENİAKİT

Yorumlar2

  • Alperen 2 yıl önce Şikayet Et
    İnşallah
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Alperen 2 yıl önce Şikayet Et
    İnşallah
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat