Bu yol çıkmaz sokak
- GİRİŞ03.11.2021 11:29
- GÜNCELLEME03.11.2021 11:29
Yakın siyasi tarihimizin en sisli ve bunalım yüklü döneminden geçmekte olan Türkiye, birbiri ardına yaşanan şok dalgalarının girdabı içine sürükleniyor.
Çok partili hayata geçildikten sonra iktidar yüzü görmeyen CHP, “tek tip ideoloji kalıplarıyla” toplumları sürü gibi yönetebilme güdüsünden hareketle darbe ideolojisi ve gerilim stratejisi mantığı ile siyaset yapmaya devam etmekte, sürekli “güçlendirilmiş parlamenter sistem” tartışmalarıyla rejimin her yönüyle demokratikleşmesini ve halkla bütünleşmesini engelleyici bir siyasal tutum sergilemektedir.
Cumhuriyetin kuruluşundan beri “kendileri gibi düşünmeyenlere“ yaşama hakkı tanımayan CHP zihniyeti, bunu yaparken de çağdaşlık, ilericilik, modernlik kisveleri altında caka satıp halkın manevi değerleriyle, kültürüyle kavga etmiştir.
Halkın mizaç, fikir, eda, üslûp ve anlayış farklarından ürkmüş, söylemleri rijit, retoriği abartılı olmuştur.
Askeri vesayet altında sivil siyaset anlayışını sistemleştirmek için yoğun çaba sarf eden CHP, olağanüstünün olağanlaşmasını amaçlarken, kendi gerçek ruhlarını ve benliklerini kaybederek toptancı yaklaşım sergilemiş, ülkeyi daha müreffeh ve daha gelişmiş yarınlara taşımak için harcanması gereken kolektif enerjiyi ve heyecanı dizginlemiştir.
Kendi dar kalıpları içerisinde üstünlük duygusuyla, akıllarını hapsederek helâka doğru koşan cumhuriyet havarisi, demokrasi militanları olmuştur bunlar.
Yasakçılık anlayışının genlerine kadar işlediği, halka tepeden bakan ve sultacılıkla sabıkalı olan CHP hâlâ 1950 penceresinden bakarak toplumsal refleksleri hesaplamaya çalışsa da 21. yüzyıl farklılıklarla yaşamayı, zıtlaşmaları önleyerek toplumsal mutabakat anlayışıyla “insanca ve barış içinde” hayatı idameyi mecbur kılmaktadır.
Siyaseti, rakiplerine karşı hesaplaşmanın, topluma karşı öfkelerinin ve besledikleri kinin belirleyici öğesi olarak kullanan CHP kurmayları, fildişi kulelerinde, ortak oldukları banka hisselerinden akan milyon dolarlarla politika yapıyorlar.
Cumhuriyetin temel değerlerini sürekli kavga, gerginlik ve çekişme konusu yapan ve bunun üzerinden kendisine siyasi yaşam alanı açmayı amaçlayanlar, bugün içine saplandıkları “kör çıkmazın mimarları” olmuştur.
Milli irade ile iktidar olamayacağı aleni olan ve kazanımlarını yargı, TSK, üst kademe bürokratlar aracılığıyla elde tutma gayretleriyle ülkede bunalımlar çıkaran tek parti anlayışının halkla kucaklaşabilmesi ve halkın değerleriyle kavgadan vazgeçebilmesi çözümün tek yoludur.
İslam âleminin umudu Türkiye’yi yok etmek isteyen, ümmete çile çektirmek, Osmanlıdan öcünü almak isteyen dış güçler terör saldırıları ve finansal ataklarla dirilişe mani olmaya çalışırken, içimizdeki haçlılar da meclisi ve toplumu var gücüyle gerip, kutuplaştırarak süreci sabote etmeye çalışıyor.
Dışarıda kaos ve çatışma politikası izleyen CHP, içeride de Meclis’i tedhişe uğratarak hem Meclis faaliyetlerini felç etmeye çalışıyor, hem de millet iradesi karşısında gerçek yüzünü ortaya koyarak genlerinde olanı sergiliyor.
Darbeye, teröre ve dış müdahalelere karşı olmak, demokrasiden yana olmak, ülkenin bekasına duyarlı olmak, sorumluluk taşıyıp beraber çalışma kültürü oluşturamayan CHP her dönem olduğu gibi siyaset üretmek yerine provokasyon yapmakla meşgul. Siyasi bir üretkenlikleri olmadığı için kavga çıkarıyorlar.
Sergilenen statükocu ve yobaz tavır muhalefet adına demokratik bir tepki değil, özünde Meclis’e getirilen tezkereye verilen red oyu terörist PKK’nın talimatı ve HDP’ye hoş görünmek adına yapılan eylemin yansımasıdır.
Korkuları, vesayetin yok olması, Kemalist oligarşinin tarihin çöplüğüne gömülecek olmasıdır. Yüz yıllık zehirli parantezin kapanması, siyasetin vesayet odaklarına değil, millet iradesine yaslanmasıdır.
Sorun sistemde ya da seçmende değil sorun CHP zihniyetinde, liderinde, vekilinde. Bu süreçte bütün bu yaşananlardan sonra üç kelime milletle arasına mesafe koyan zihniyete, CHP’ye cuk diye oturuyor.
Başarısızlık... Saldırganlık... Seviyesizlik...
Oysa siyasetçi olmak hiç kimseye vandallık yapma izni vermez.
Ülkeye ihanet eden FETÖ’yü, terör örgütü PKK’yı, sivil terör grubu HDP’yi savunan CHP gerdikçe geriyor.
Millet ittifakı sakat bir ittifak, Kılıçdaroğlu siyasi bir mevtadır. Son görevini yerine getiriyor, onu da tebessüm ile karşılayıp siyasi tarihin derinliklerine uğurluyor cumhur.
İlk önce Türkiye’nin bugünkü fotoğrafının çekilip, ardından ekonomik sorunların nasıl çözüleceğini halka anlatılma zamanı.
Küçük hesaplar sayfasını kapatma, küçük hesapların peşinde koşanların defterini dürme, ülkenin ve milletin zamanını ve azmini onlardan koruma, kurtarma zamanıdır.
Kısır tartışmaların, günübirlik dedikoduların, birkaç gün sonrasını göremeyen siyasi söylemlerin, cambazlıktan başka bir işe yaramayan yorum ve analizlerin hükümranlığını sona erdirme zamanıdır.
Artık, fitne-fesat üzerinden mevzi savaşları verenlere, küçücük çıkarları için büyük laflar edip bunu memleket meselesi olarak pazarlayanlara tavır alma zamanıdır.
YENİ AKİT GAZETESİ
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol