İfade özgürlüğü değil bunlar, kin salyaları

.

  • GİRİŞ26.01.2022 10:13
  • GÜNCELLEME26.01.2022 10:13

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomide yaptığı reformlar ile milletin meylinin yine Erdoğan olduğunu kamuoyu yoklamalarıyla gören düzenbazlar ittifakı yeni senaryolarla milletin karşısına çıkmaya başladı.

Milli, manevi ve kültürel değerlere saldırarak şöhret peşinde koşmayı moda edinen, gelecek arayan tiplemeler için fırsat günleriydi ve değerlendirilmeliydi.

Hz. Adem’e, Hz. Havva’ya çirkin benzetmeler yaparak gündeme oturan, millet “özür” beklerken, verdiği cevapla hakaretinin arkasında durarak adeta meydan okuyan arsız, sazan, sözde sanatçı “hakaret konforu”yla korumaya alındı.

Hz. Meryem’e alenen hakaret ederek “ben de varım” diyerek gaflet, dalalet ve hıyanet çöplüğünde debelenen bir arsıza sahip çıkıldı.

Bunlar yetmezmiş gibi bir de gazeteci bozuntusu “boynuzsuz hayvan(TDK)” Kabaş çıktı meydana. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Cumhurbaşkanlığı makamına hakaretler yağdıran bu hadsize muhalefet tepki göstermediği gibi alenen destek verdi.

Bunlar yetmezmiş gibi bir de kendilerini imtiyazlı sınıftan sayan sinemanın “Ar’sız figür”leri, sanatın “zanaatsız tipler”i destek beyanları yayınladı.

Bunlarınki eleştiri değil, düşmanlık, nefret, küçümseme, aşağılama ve hakaret söylemleridir.

Burada söz konusu olan hoyratlık, nobranlık, patavatsızlık, hakikati olmayanın fedailiğine tereddütsüz soyunmadır.

Burada söz konusu olan nezaketten, dirayetten, güzellikten, farklı olana sevgi ve saygıyla bakacak zarafetten uzak, ifade hürriyetiyle hakaretin, kin ve garezin bilinçli olarak karıştırılmasıdır.

Burada söz konusu olan sahtekarlıkla, ruhlarında var olan kurguyla, yalan, dolan, hakaret, aşağılama, ötekileştirme ve hatta tehdit muhalefetidir.

Burada söz konusu olan kılıcını kibirle bileyen, öfkeyle savuranların siyaset adına yaptıkları paçozluklardır.

Bunu bilinçli olarak algı operasyonlarıyla, psikolojik harbin gereği olarak yapıyorlar.

Bunların karşıtlıkları, aslında siyasi iktidara değil, siyasi iktidar için önem arz eden milli ve manevi değerlerin bütününedir.

Bunların düşmanlığı Cumhurbaşkanının temsil ettiği topluma, toplumsal ve kültürel değerlerin tamamınadır.

Bunların düşmanlığı Erdoğan’ın Müslüman olarak İslam’a yakınlığına, Müslümanca yaşama gayretine, dindarlığını gizlememesinedir.

Bunların düşmanlığı Erdoğan’ın İslam medeniyetlerini misyon seçmesine, medeniyetin yeniden diriliş ve şahlanışı için enerji harcamasına, onları yaşamasına, düşünme ve hissetmesinedir.

Müslüman Türk kimliğini ve kültürünü yaşayarak korumasına ve kollamasınadır.

Bunlar, halkın değerlerine zerre kadar saygısı olmayan, bir taraftan İslam düşmanlığı yapmaya devam ederken diğer taraftan “hadi gelin helalleşelim” diyecek kadar pişkinlerdir.

Öfke nöbetleri geçiren, nefret söylemleri bitmek bilmeyen, umutları azaldıkça saldırganlıkları artan, densiz, kaba, terbiyesiz, seviyesizliğe helalleşme kılıfı geçirip İslam’ı Orta çağ zihniyeti gören demokratik kültürü küfürbazlık haline dönüştüren muhalefet bloku siyaseti bu zannediyor.

Aslında bunlar kin ve nefretini kusarak, edebe mugayir, ahlaksızca ifadelerle kaba, saldırgan, kışkırtıcı tavırlarla kendi içlerindeki savaşı örtme, saklama gayreti sergiliyorlar.

Dünün despotları, bugün ağızlarından salyalar akarak küfürler ediyor, nefret çukurunda debeleniyor.

“Olmuş bir kere” deyip Peygambere hayasızca hakaretin üstünü örtmeye, pespayeliği yapandan taraf olmaya çalışan bizden birileri “sanat, sanatçı, ifade özgürlüğü” gibi kavramların arkasına sığınarak bu kutuplaştırıcı ayrıştırıcı ve tahrik edici söylemi destekliyorlar.

Düşünce ve ifade özgürlüğünün içselleştirilmesi, farklı sesler, farklı renkler ve farklı düşüncelerle birlikteliğe tahammülün öğrenilmesi, kendi görüşünden olmayan insanları susturmak yerine onları dinlemek için çaba harcanması gerekliliği mutlak şarttır, açık ve nettir.

Özgürlük kendi gibi düşünmeyenlere hakaret değil, tahammüldür.

Malcolm X’in tabiriyle “İslam’a sövmekten başka fikri olmayanlar, fikrin değil İslam’a sövmenin hürriyetini istiyor.”

Ömer Çelik bu tezgâhı bakın ne güzel özetliyor: “Nefret söylemi gücünü söyleyenden çok destekleyenlerden alır. Nefret söylemine destek verenler veya sessiz kalanlar, siyasî entrikalar peşinde koşup, nefrete ‘yatırım’ yapanlardır.

Cumhurbaşkanımıza dönük nefret söylemine destek verenler ve sessiz kalanlar, nefret siyasetinin demokrasi düşmanı diline ‘yatırım’ yapıyorlar. Nefret siyaseti, nefret söyleminin sponsorluğunu yapıyor.”

Demokratik kültürü kin, nefret ve küfürbazlık haline dönüştüren yobazlar siyaseti bu zannediyor. Sanatçıysan icraatın “sanat”, gazeteci isen söylediğin “edebiyat” olacak. Toplumun zekâsıyla alay ederken, kendi cehaletini ortaya koymayacaksın.

Fikir ve ifade hürriyeti kutsal, fakat insanların milli, manevi ve kültürel değerlerine hakaret etmemek, kin ve nefret söylemine sarılmamak şartıyla...

Madalyonun diğer tarafında ise FETÖ’nün sosyal medya aracılığıyla ifade özgürlüğü maskesiyle aklamaya çalıştığı küfür, hakaret ve tehdit dili bu soysuzların intikam gayretlerinden başka bir şey değildir.

YENİ AKİT

Yorumlar2

  • said 2 yıl önce Şikayet Et
    mantıklı ve doğru
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Demirtaş 2 yıl önce Şikayet Et
    En güzel en doğru haber bu işte
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat