Dalton kardeşlere duyurulur

  • GİRİŞ16.03.2022 11:32
  • GÜNCELLEME16.03.2022 11:32

Dünyayı sömüren ve dünyaya kendi çıkarları doğrultusunda yön vermek için her yolu mubah gören hâkim güç Batı’nın bölgesel bir savaşa dönüşmesinden korktuğu Rusya-Ukrayna savaşındaki tek umutları Türkiye oldu.

Küresel kaosun ortasında istikrar adası olarak konumlanan, barışın hâkim olması için ısrarlı çabalarıyla hedefleri ve söylemleri net olan Türkiye, aynı zamanda Rusya ve Ukrayna’nın da umudu konumunda. 

İki taraf da barış için Türkiye’nin arabuluculuğuna evet diyor. 

Ukrayna hem sahada hem de masada belirleyici konumda olan Türkiye’nin garantörlüğünü de talep ediyor. 

BM’nin adının anılmadığı, ABD ve NATO’nun güç kaybettiği süreçte, dünyada bütün gözler diplomasinin yıldızı haline gelen Türkiye’nin üzerinde.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, şunları söylüyor: 

“Türkiye çok kilit bir rol oynuyor. Benim beklentim Türkiye’nin bu rolü oynamayı sürdürmesi yönünde. Türkiye bölgesel bir güç ve ondan da daha fazlası. Hem Rusya’da hem Ukrayna’da nüfuz sahibi.”

Borrell, “Türkiye bu bölgede jeopolitik bir oyuncu. Oyun oynadığı bölgenin sınırları da giderek artıyor. (Türkiye) Avrupa’da da Libya’da da Somali’de de bir oyuncu. Türkiye önemli bir ülke. Yani ortaklık geliştirmek istiyorsak Türkiye kesinlikle bu noktada bizim ortağımız, üyemiz olmak için bir aday ülke” ifadelerini kullanıyor.

Dünyada güç dengeleri yeniden şekillenirken, Türkiye yeni kimliği, yeni rolüyle yeni merkez olma yolunda.

Türkiye, büyük ve güçlü bir ülke olarak bugün itibarıyla, bölgesel ve uluslararası alanda rol oynamaya, düzen kurmaya, oyun bozmaya başladı.

Başkan Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye icazet alan değil, yaptırımları olan bölgenin aksiyon alabilen devleti haline geldi. 

Artık Türkiye’siz oyun kurulamayacağını herkes gördü.

Bugün milletten aldığı güçle zalimler karşısında dik duran, Afrika’dan Ortadoğu’ya Uzakdoğu’dan Avrupa’ya tüm mazlum ve mağdurlara sahip çıkan bir Türkiye var.

Bugün uluslararası ilişkilerde, diplomaside ve savunma sanayisinde yükselen bir Türkiye gerçeği var.

Bugün bölgesine ilham olan din, dil, ırk ayrımı yapmadan tüm mazlumlara kucak açan güçlü bir Türkiye var. 

Bugün artık bölgesel ve küresel senaryolara figüranlık yapmak yerine oyun kuran tuzak bozan bir Türkiye var. 

Geldiğimiz nokta itibariye Türkiye’nin “olur”unun alınmadığı, Türkiye’nin rızasının gözetilmediği hiçbir girişimin başarı şansı yoktur. 

Türkiye’nin hassasiyetleri hesaba katılmadan atılacak tüm adımlar er ya da geç akim kalmaya mahkûmdur.

Başkan Erdoğan’ın dünyayı sömürenlere, mazluma kapıları kapatanlara “Bu ateş bir gün sizi de saracak” ikazları yaparken…

Adilce paylaşımın olmadığı bir dünyanın huzur bulmayacağını söylerken…

Dünyaya yaşattıkları “adaletsizliği, eşitsizliği, çevre yıkımını, mülteci sorununu, terörle ilişkilerini” BM toplantısında “Dünya beşten büyüktür” diye yüzlerine haykırırken…

Dünyanın adalet ve merhamet üreten yeni bir sisteme ihtiyacı olduğunu, dünyanın mazlum milletlerinin, adalet isteyenlerin, çevrecilerin, eşitlik yanlılarının sesi olurken…

Sadece bir tarafa yaslanmanın bir tehdit oluşturduğunu, olması gerekenin kendi ayakları üzerinde durmak ve güçlenmek olduğunu söylerken…

Ne kadar haklıymış, bütün dünya gördü…

Bölgesel bir güç olarak yeniden dirilişimiz, dünyayı Türkiye’ye bağlayan ulaştırma ve altyapı yatırımlarıyla dünya ticaret yollarındaki hakimiyetimiz, stratejik konumumuzla yeni dünyanın denge merkezi oluşumuz ve Türkiye’nin haddi aşan adımları içte ve dışta birilerini rahatsız etse de bu, devlet aklımızın ve liderimizin ufkunun yeni Türkiye’yi getirdiği noktanın en somut özetidir.

Savunma sanayiinde başlatılan milli ve yerli hamle ile dışa bağımlılığını yok eden ve kabiliyet gücünü yükselten Türkiye, yüzyılı aşkın bir sürenin ardından yeniden üç kıtada etkin rol oynamaya başladı.  

Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de kara, hava ve deniz gücüyle, aynı şekilde Karabağ’da İHA ve SİHA’larının idaresiyle bağımsız Türkiye’nin menfaatlerini, Türk toplumunun çıkarlarını korumak için kurulan tezgâhları, oyunları bozup dünyaya dirilişinin mesajlarını verdi.  

“Milli bir duruş” ve “milli politikalar”la, Türkiye lehine güçlü bir zeminin oluşumu sağlandı.

Ezilen, sömürülerek talan edilen, tarih bilinci yok edilip tarihin dışına itilen, zihinleri felç edilen, zenginliklerine el konulan, kanları emilen, katliamlara maruz bırakılan, soykırıma uğratılan ülkeler, milletler, toplumlar Türkiye’nin yaktığı bağımsızlık ateşiyle kendine geliyor yeniden diriliyor, yeniden uyanıp ayağa kalkıyor.

Bütün mazlum milletler artık Türkiye ile el eleyiz, liderliğini onaylıyoruz diyor. 

Dalton kardeşler görmek istemese de acı gerçek böyle. 

YENİAKİT

Yorumlar1

  • Tuğlu... 2 yıl önce Şikayet Et
    İnşallah, durmak yok yola devam, Allah reise güç kuvvet versin...
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat