İnsan ne kadar nankör değil mi?

  • GİRİŞ23.03.2022 11:01
  • GÜNCELLEME23.03.2022 11:04

Gündemi kasıp kavuran savaşın üzerimize yüklediği insani sorumluluktan kaçmak için TV başında haberler arası zaping yapıyorum. Yahudi kırması Murdoch’ın kanalı Fox’ta takıldım. Verilen bütün haberlerde Erdoğan düşmanlığı, kara propaganda ve negatif bir algı çok net görülüyordu.

 Seçilmiş tiplerle haber yapılırken kusturulan kin, verilen mesajlar nefret yüklüydü. Adam hem Çanakkale Köprüsü’nden bedava geçiyor hem de kin kusuyor. Ülkeye soğuk havayı bile Tayyip Erdoğan getirdi demedikleri kaldı.

Bir an yirmi yıl öncesine gidip ülkenin nereden nereye geldiğini düşündüm ve insanın ne kadar nankör, unutan bir varlık olduğunu yeniden hatırladım.  

İnsan kelime olarak “nisyan” kökünden geliyordu ve nisyan unutmak demekti. İnsan hatırlayarak insanlığını ikmal edecek, var olma gayesini gerçekleştirecekti diye düşündüm ve geçmiş yirmi yılı gözümün önünden geçirdim. 

Yıllık büyümesi ortalama yüzde 1’in altından yüzde 5,1’e gelen.

Yatırımları yıllık 70 milyar lira seviyesinden 1,4 trilyon liraya çıkan.

3,5 trilyon dolarlık altyapı ve üstyapı yatırımı yapan.

İhracatı 36 milyar dolardan 200 milyar doların üzerine yükselen.

Tarımsal gayri safi yurt içi hasılası 37 milyar lirayı bile bulmazken 400 milyar lirayı geçen.

Dış temsilcilik sayısı 163’den 252’ye ulaşarak dünyanın en büyük beşinci temsil ağına sahip ülkesi haline gelen. 

Savunma sanayii projelerini 62’den 750’ye yükselten. 

Savunma sanayii projelerinin bütçesini 5,5 milyar dolardan 75 milyar dolara çıkaran.

Organize sanayi bölgesi sayısını 192’den 325’e çıkaran, 22 endüstri bölgesi, 79 teknopark kuran. 

Baraj sayısı 246’dan 861’e ulaşan.

Yerli otomobil sürecini planlandığı şekilde yürüten.

Afrika ile ticaretini 5,4 milyar dolardan 30 milyar dolara çıkaran.

Yapılan atılımlar ve anlaşmalarla 70’den fazla ülkeye vizesiz gidilebilen. 

Çağın gerisinde, yetersiz hizmet sunan hastanelerde muayene kuyruklarından beş yıldızlı otel konforundaki şehir hastaneleri ve düzenli sağlık sistemi ile sağlık alanında dünya standartlarını geçen bir ülke olan.  

Kılıçdaroğlu mirası tarih öncesi çağı yaşayan ve millete yaşatan SGK hizmetlerinden, Avrupa’ya hizmet sunumu ihraç edebilecek donanıma sahip, değişen sosyal güvenlik ihtiyaç ve risklerine karşı toplumu güvence altına alarak güvenilir, kaliteli ve yenilikçi bir anlayışla sürdürülebilir sosyal güvenlik hizmeti sunan bir yapıya ulaşan SGK’ya. (Kurum Başkan Yardımcısı Sayın Lütfi Aydin Bey’in bu oluşumda liderliği ve insanüstü gayretini anmadan geçemeyeceğim.) 

Kendi öz kaynakları ve bilgi birikimiyle bölgesel ve küresel dengeleri kurabilecek bir aktör olarak 110 yıl sonra yeniden dünya enerji piyasasının aktörü olan.  

Savunma Sanayii ihtiyaçlarının sadece % 20’sini kendisi karşılayabilen bir Türkiye’den ihtiyaçlarının % 90’ı yerli kaynaklardan sağlanan, kendi insansız hava aracını, tankını, tüfeğini, helikopterini hatta uçağını yapan bir ülkeye.

Uluslararası alanda sözü dinlenmeyen, talepleri görmezden gelinen bir ülkeden taraf olduğu her konuda süreçleri değiştiren bir ülkeye. 

Ülkeden terörü silip süpüren, 15 Temmuz işgal girişimini başlarına geçiren, Suriye’de küresel planları bozan, Libya’da kurulan tezgâhı tersine çeviren, Katar’ı kurtlar sofrasından kurtaran, Kuzey Kıbrıs’ın haklarını muhafaza eden, Doğu Akdeniz’de, Ege’de meydan okumalara cevap veren, Dağlık Karabağ’da Azerbaycan’a savaşı kazandıran. 

Bütün bunları sadece yerli ve millî imkânlarına güvenerek tesis eden, pandemide sağlık sistemini dimdik ayakta tutan, bütün ekonomik operasyonlara rağmen, gücünü muhafaza eden bir ülke Türkiye. 

Vesayetin tuzaklarından darbe girişimlerine, terör saldırılarından uluslararası ambargolara kadar nice engeller aşılarak ülkemiz bugünkü seviyesine geldi. 

Uluslararası finans hareketlerinin ve buna bağlı fahiş fiyat artışlarının yol açtığı sıkıntılar elbette hepimizin canını yakıyor. 

Fakat milletin sancısını, sıkıntısını, derdini küresel para baronlarının çıkarlarına meze etmeye çalışanlara aldırmadan yolumuza devam edeceğiz. 

Ülkemin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokularak, küresel gelişmişlik liginin en üstüne çıkarılma mücadelesini verilirken “yatırım, istihdam, üretim, ihracat” yoluyla büyütme hedefi doğrultusunda yeni bir ekonomik model uygulanırken sabırlı olmak ve geçmişte yaşananları gözden geçirmek doğru olandır diye düşünüyor ve nankör olmamamız gerektiğini hatırlatıyorum.

Ülkemizin diplomasiden ekonomisine kadar geniş bir cephede yürüttüğü mücadelede karşımızdakilerin değirmenlerine su taşıyanları, kendi ülkelerini her fırsatta yabancılara şikâyet edenleri kesinlikle unutmamamız gerekiyor. 

Yeri geldiği zaman şeytana askerlik yapanlara, okyanus ötesinden medet umanlara, küresel gölgelere selam çakanlara derslerini vermemiz gerektiğinin altını çiziyorum. 

Akif Bedir / Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar7

  • fatih durmamış 2 yıl önce Şikayet Et
    Bu yazılanlar millete anlatılmalı, aktarılmalı.
    Cevapla
  • A. Kerim 2 yıl önce Şikayet Et
    Önümüzdeki seçimlerde. Millet beşli çeteye kansa, bütün bu emeklerin boşa gitmesinden korkuyorum. En büyük kozları da ekonomik sıkıntı
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Bayraktar 2 yıl önce Şikayet Et
    güzel bir yazı ve tespit. fakat bu gıda fiyatlarına mutlak ve mutlak devlet bir raiş bedel koymalı. patates ve soğana Güzelim İstanbul el değiştirdi.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • azi 2 yıl önce Şikayet Et
    güzel tesbit Allah razi olsun Akif Bedir bey
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • harbici 2 yıl önce Şikayet Et
    tabii ki yapılanlar güzel.Allah Erdoğan'ı başımızdan eksik etmesin.fakat saydığınız bu büyümeler orta-alt gelirliye yansımıyor.sorun burada.böyle devam ederse kazanımlar heba olur gider.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat