Çaya çorbaya limon!

  • GİRİŞ19.09.2022 11:38
  • GÜNCELLEME19.09.2022 11:38


Baştan söyleyelim: 
Bu anlattıklarımızın kurum ve kişilerle ilgisi yoktur.
Sadece hayal(!) mahsulüdür.
Benzeşme varsa tamamen tesadüftür.
Büyükler, hayalkurgu niyetine,
Küçükler de masal niyetine okuyabilir. 
            ***
Kahramanımızın coğrafi bilgisi çok kuvvetliydi.
Ona göre:
İstanbul Kâğıthane, Kâğıttepe’ydi.
Çorum ciddi ihracat yapan bir ülkeydi.
Konya ülke olarak çok zengindi.
Mersin Güneydoğu’nun incisiydi.
En güzel illerden biri Trakya ve ilçeleriydi.
            ***
Dini bilgisi de fena(!) sayılmazdı.
Ona göre;
Allah, insanın yarattığı en değerli varlıktı.
Sala ile ezan aynıydı.
Hazreti Ali kitap yazmıştı, herkesin okuması gerekiyordu.
Üniversitelerde türbanı serbest bıraktırmıştı(!)
            ***
Siyasi tecrübesi de mükemmeldi.
Ona göre;
Namussuz siyaset, halka hesap veren siyasetti.
Türkiye’de namussuz siyaset eksikti, kendi yapacaktı.
Partisi için kimse, 'İyi politika izledi’ diyemezdi.
Söz verip sözünün arkasında duran insan değildi.
2010 Anayasa referandumunda oyunu kullanamadı.
            ***
Tarih bilgisine ise diyecek yoktu(!)
Ona göre:
Osmanlı, Cumhuriyete bir şey bırakmamıştı.
1 km demir yolu,
Bir kilo şeker yapacak fabrika,
Bir metre bez üretecek tesis bile yoktu.
Hatırlayacaksınız;
9 Eylül İzmir’in kurtuluş yıl dönümüydü geçen hafta.
Belediye Başkanı -denize dökülen- düşmana Yunan diyemedi.
Padişah Vahdeddin Han'ı hainlikle itham etti.
Bizim kahramanımız da birkaç gün sonra Sakarya’daydı.
Tarihe, herkesi şaşırtan bir not düştü;
Sakarya Meydan Muharebesi, Haymana ve Polatlı’da yapılmamıştı(!)
Düşmanı Ankara değil, Sakarya topraklarında yenmiştik.
Atalarımız boşuna dememiş:
‘Balık baştan kokar’ diye.
‘Arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim’ diye.
‘Üzüm üzüme baka baka kararır’ diye...
            ***
Son söz;
Yukarıda yazmayı unutmuşuz…
Hayalî kahramanımız hüneri ile de meşhurdu:
Millî sporcularımıza taş çıkarırcasına,
Yürüyen merdivenlere ters binmişti.
Siyasi arenada sportif hamleydi bu.
Anlattıklarımızı bilmece niyetine de okuyabilirsiniz…
Nasıl düşünürseniz düşünün, takdir sizin!?.
 
 
 
Tarihten bir yaprak
 
II. Dünya Savaşı patladı. (1939)
İlk ve orta öğretimde din dersleri zorunlu hâle getirildi.(1982)
Mustafa Kemal, "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!” emrini verdi.(1922)
Azınlıklara yönelik saldırı ve yağma olayları yaşandı.(1955)
İlk büyük devalüasyon yapıldı. 1.83 TL olan ABD Doları 2.83 TL oldu. (1946)    
İzmir, Yunan işgalinden kurtarıldı.(1922)
Muhammed (aleyhisselam), kendisine suikast yapılacağını öğrendi, Sevr Mağarası’na gizlendi.(622)
ABD’de, İkiz Kulelere ve Pentagon’a terör saldırısı yapıldı. (2001)
TSK, askeri darbe yaptı.(1960)
            ***
Bunlar eylül ayı içinde yaşanan olaylardan birkaçı.
Hepsine yer verecek olsak liste uzayıp gidiyor.
En iyisi üç önemli günle kronolojiye nokta koyalım.
13 Eylül’de Sakarya Meydan Savaşı, zaferle sonuçlandı.(1922)
16-17 Eylül’de, Menderes, Zorlu, Polatkan "demokrasi şehidi" oldu.(1961)
Ve…
Türkiye, 13 Eylül’de dünyada bir ilki gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı 500 bin konut yapılacağı müjdesini verdi.
İlk haftada başvuru sayısı 3 milyonu aştı.
Millet bir kez daha Erdoğan’a güvenini tazeledi.
Ama muhalefet ne yaptı?
Her zamanki kalıp tutumunu sergiledi:
“Paraları toplayıp, seçimde harcayacaklar.
Sizi yolda bırakacaklar…”
Halka, deselerdi ki:
“İçinizi ferah tutun,
İşler yarım kalırsa biz tamamlarız,
Devlette devamlılık esastır…”
Ne kaybederlerdi?
Bir şey kaybetmezler, kazanırlardı.
Üstelik, vatandaş nazarında itibarları artardı.
Kaldı ki bu proje, seçim vaadi olsa ne çıkar…
Siyasi partilerin amacı iktidara gelmek,
Halka hizmet etmek,
Vatandaşın gönlünü almak değil mi?
Muhalefet, “her zaman olduğu gibi” bu fırsatı da eliyle itti.
Ne diyelim kendi düşen ağlamaz…
 
 
Parayı zapt etmek deliyi zapt etmekten zor!
 
Tarkan, 9 Eylül’de İzmir’de konser verdi…
Önce ‘Ücret almadı’ dendi.
Sonra ‘Hayır kurumuna bağış yapacak’ dendi.
Sonunda bomba patladı.
8 milyon lira ücret almış.
3 milyon lirasını da bağışlayacakmış…
Allah daha çok versin.
Parasında-pulunda gözümüz yok.
Sanata da sanatçıya da saygımız sonsuz.
Tabii ki emeklerinin karşılığını almak zorundalar…
Diyeceğimiz şu:
Yerel yönetimler böyle cömertçe para harcamamalı.
İmkânlarını halka hizmet için seferber etmeli...
 

TÜRKİYE GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat