Sık başvurulan bir yöntem olan cımbızlama; son gülerde yine epey popüler oldu. Bu yöntemde, herhangi bir meselenin veya konunun birkaç kelimesi cümlesi cımbızlama yöntemi ile ana fikirden alınarak bozulmuş bir şekle getirilerek piyasaya servis ediliyor.

Servis sırasında bu eylemi gerçekleştiren kişilerin genellikle tek amaçları var o da gündem olmak gündemde kalmak.

Yalan yanlış fark etmez. 

Gündemde kalmak tek ölçü olunca ne omurga ne de başka bir değer önem arz etmiyor.

Seçim dönemine yaklaştıkça bu hastalığa tutulmuş müptelaların piyasaya sürecekleri bu kadarına da pes dedirtecek öyle garabetlerle karşılaşacağız ki, geçmişe rahmet okutacak cinsten.

Sabır silahı ile silahlanıp bu zor süreci de millet olarak aşacağımıza inanıyorum.

Özellikle sosyal ve dijital medyada paylaşımlar ve onun üzerinden yapılan yorumlar beni bir vatandaş olarak tedirgin etse de men sabera zafere diyerek bu süreci sulh içerisinde tamamlamak gerekir diye düşünenlerdenim.

Sosyal medyayı çok kullanan bir vatandaş değilim. Buna rağmen yaptığım bazı paylaşımlardan cımbızla alınan kelime ve cümleler üzerinden saçma sapan yorum yazanları görünce insanlık adına hem üzülüyor hem hayıflanıyorum.

Geçenlerde, Kemalizm dini ve bu dinin kutsal kitabını yazan Ankara mebusundan bahsetmiştim. Cımbızcılık hastalığı müptelası birçok kişinin saçma sapan yorumlarından anladığım şey cehalet insanı hem kör hem sağır hem de aklını dumura uğratabiliyor.

Pandemiden hemen önce Çeçenistan ziyaretimde başkent Grozni’nin merkezinde faaliyet gösteren cin hastanesini ziyaret etmiş ve gözlemlerimi yazmıştım. Yazdıklarım bu kez de keçisi çalınan müftüyü keçi hırsızı olarak haberleştiren gazete cımbızlamış.

Yazdıklarım içinden cımbızlama yaparken öyle bir savrulmuş ki, 40 yıllık hekimlik mesleğime dil uzatarak kendince algı oluşturmaya çalışmış.

Cımbızcıların en büyük hüneri algı ve yalan tüccarlığı. 

 Evet, yalan söylemenin sermayesi yok, ticaretini yapanların kısa süreli kazançları göz kamaştırır. Ancak sahibini öyle bir aldatır ki, battıkça batırdığı gibi esfele safiline kadar da götürür.

Yalan günahı kebairlerden olup dinini diyanetini bilenlerin yanına yaklaşamayacağı bir soysuzluktur.

Bu kadar açık seçik bilinmesine rağmen, insanlar neden su içer gibi yalan söylüyor. 

Tıbbi adı mitomani olan bu hastalığın tedavisi olsa da tedavide başarılı olmak oldukça zor. 

Mitoman hastalarla ilgili yapılan çalışmalarda hastalığın sebepleri arasında kişiliklerinin olgunlaşma döneminde yaşadıkları çeşitli travmalar, tacizler veya yalanın su gibi içildiği ortamlarda yetişme ve aile içi sorunlar vardır.

Mitomanlar, toplumun her kesiminde var olup sosyo-ekonomik ve kültürel gelişmişlikle azalmadığı gibi artması bile mümkün.

Son birkaç haftadır sosyal medyayı giderek daha soysuz hale getiren malum bir kesim var. 

İşleri güçleri yalan dolan algı.

Yakın geçmişte tescilli yalan uzmanlarının seminerler vererek keriz pazarında piyon avına çıktıklarını biliyoruz.

Yalan hocaları, slayt gösteriler ile yalanın nasıl pazarlanacağı, toplum katmanlarında nasıl dalga dalga yayılarak hedeflenen algının nasıl gerçekmiş gibi olgu halinde gösterileceği hususunda bayağı çalışmalar icra ettiler.

Hangi frekansların etkin olduğu, seçilecek kelimelerin nerelerine vurgular yapılacağı, hatta daha ileri gidilerek kaç kez tekrarlandığında kalıcı izler bırakacağı gibi önemli bilimsel(!) çalışmalar yapıldı.

Bu çalışmaları yapanların bugün sosyal medyada yediği herzeleri hep birlikte izliyor gözlüyoruz.

Utanmadan sıkılmadan gözler içine bakılarak söylenen yalanlar bini bir paradan satılıyor. 

Alıcısının çok olması, satıcılarını çok memnun ediyor, hatta sarhoş olup ne dediğini bilmez hale getiriyor olsa bile yalanın garip bir huyunu söylemeden geçemeyeceğim.

Eskiden yatsıya kadar olan ömrü, şimdilerde saniyeler dakikalar mertebesinde ve ben yalancıyım bana inanmayın der.

Seçim günlerine doğru yaklaştıkça yalan uzmanları acımasız, hadsiz ve hudutsuz yalan potpurileri yaparak vatandaşımızın kafasını karıştırmaya devam edecek. 

Cımbızladıkları yalanlar ile tahrikkar ve tahripkâr olma yolunu bilinçli seçerek vatandaşlarımızın sinir uçları ile oynamayı bile deneyecekler.

Böyle günlerde mümkün olduğunca bu tür paylaşımlara yorumlar yazmayalım.

Çünkü bir anlık kızgınlıkla yapılan bir yorumdan maddi kazanç elde etmek niyetinde olan alçak bir güruh var ve fırsat kolluyor.

Fırsat vermeyelim, verme durumunda olanları uyaralım, uyandıralım.

Bu haftalık da bu kadar.

Kalın sağlıcakla.

Yeni Akit