Erdoğan’ın yap(a)madıkları

  • GİRİŞ05.02.2023 09:06
  • GÜNCELLEME05.02.2023 09:06

Değeli okurlarım; seçim tarihi belli olduktan sonra siyasi atmosferde yazılanları, çizilenleri ve bel altı vuruşları görünce, insan kalitemizdeki bu erozyonun sebeplerini merak edenlerdenim. 

Kendi gözündeki merteğin kör etmesinden dolayı burnunun dibindekini göremeyenlerle, zihniyeti, cinsi, cibilliyeti bozukların hırgürleri bütünlüğümüzü bozarak kötü niyetlilerin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında olmalarına rağmen, ortamı toz duman etmekten zerre kadar imtina etmeyenlerin niyetini yorumlamakta zorlanıyorum.

Gözümüzün içine baka baka söylenen yalanlara tahammülde zorlanan insanımızın tekmesinin tekin olduğunun bilinmesine rağmen bu aymazlıkta inat edenlere bu aziz millet bir kez daha dur der umudu içerisindeyim.

Belediye başkanlığını dahil edersek çeyrek asırda Erdoğan’ın içerde dışarda yaptıklarını görmezden gelmek ve utanmadan sıkılmadan ne yaptı ki ile başlayan; iz’an, insaf ve akıldan yoksun açıklamalar kelli felli zannedilen güruhun ağzından çıkınca, insan kendi aklını yokluyor ve ne yapmadı ki diyerek yapılanları film şeridi gibi hafızasından geçiriyor.

Gerçekten ne yapmadı ki.

Erdoğan yerli ve milli olduğu ve malum zihniyetin kalıbına uymadığı ya da uyamadığı için ne yaptı ki ile sorgulanıyor diye düşünüyorum.

Kendi kalıplarına uyan birisi olsaydı ve bugüne kadar yaptıklarının onda birini, yüzde birini hatta binde birini yapsaydı büyük ihtimalle göklerden bir türlü yere indirmezler yere göğe sığdırmazlardı. 

Ülke ve millet menfaatine yaptığı hizmetleri her ne değerde olursa olsun sıfırla çarpıp çıkan sonucu millete yutturmaya çalışıyorlar.

Zaten adam demişti.

Biz muhalefetiz.

“Erdoğan’ın yaptıkları dünyanın en doğru işi bile olsa biz bunu alkışlamayız. Millet bize bu görevi verdi” diyebilenlere söylenecek başka bir söz kalmıyor.

Muhalefet etmeyi böyle algılayan birisine ben de bir vatandaş olarak diyorum ki, yazıklar olsun. 

Bana göre, Erdoğan’ın yaptığı icraatlar içerisinden en önemlisi Ayasofya’nın paslı zincirlerini kırarak aslına uygun hale getirmesi. 

Yerli yabancı Müslümanların 24 saat camiyi dolup taşırdıklarından da bu anlaşılıyor.

Kanayan bir yara idi.

Tedavi etti.

Yeri ve zamanı geldiğinde diğer yaralarımız da tedavi edilir ümidi içerisindeyim.

Şimdi gelelim, Erdoğan’ın yapmadıklarına veya yapamadıklarına.

Kul hatasız olmaz düsturunu çiğneyenlerden olmadığım için elbette bugüne kadar yaptıklarında hatasız olduğunu da söyleyecek değilim. 

Geçmiş dönemlerden günümüze seçim dönemleri bazı kesimlere seçim rüşveti olarak hakkedilmeyen şeyler verilmiş. 

Tarımda taban fiyatlarla, maliyede muafiyetlerle, cezaevlerinde yatanlara af yollu verilen rüşvetlerle seçim kazanmalar hastalık haline gelmiş ve birçok kesimde bu hastalık bugün bile siyasiler tarafından eradike etmek şöyle dursun yayılması ve yaygınlaşması için çabalar sarf ediliyor.

Muhalefet maalesef yangına körükle giderek rüşvetçilerin iştahını kabartacak tahriklerinden ve tahriplerinden medetler umuyor. Üç beş oy uğruna insanımızın zaaflarını kaşıyor.

Seçim ve sandık her ne şartta ve durumda önümüze gelse bu rüşvet hastalığı bir şekilde nüksederek bazı kesimlerden oy almak gibi yanlış bir durum şimdi de var.

Buna popülist politika deniyor.

Erdoğan, uzun süre bu yanlışa düşmemeye çalıştı direndi ama maalesef son yıllarda bu hastalık toplum ahlakımızı bozacak seviyelere kadar yayıldı.

Bu çok ama çok yanlış bir yol olmasına rağmen bu yolun yolcuları azalmak yerine çoğalıyor veya çoğaltılıyor. 

Değerler eğitiminde sınıfta kaldığımız kesin.

Kanunla kadın da, insan da korunmaz ama bu alanda atılması gereken adımlar bir türlü atılamadı.

Cenneti ayakları altına seren, anne ve babaya itaatin öneminde bahseden, bırakın insanı en küçük canlının bile can emniyetini sağlayan duygular düşünceler insanımızın hafızasına daha bebeklikte kazınmalı ve bu yolda duygularla vicdanlar terbiye edilmeli.

Okullarımız, geçmişteki gibi talim ve terbiye öncelikli müfredatlarla zenginleştirilmeli. 

Din ve ahlak eğitiminde eksiklikler var.

Özgürlüğü, hak ve hürriyeti kendine has gören malum bir kesim var ve hâlâ güçlerinden zerre kadar taviz vermeden vur patlasın çal oynasın dediğim dedik çaldığım düdükçüler var. 

Bunlara hadlerini aştıkları ve özgürlüğün hürriyetin başkalarının haklarını gasp etmek olmadığı öğretilmeli.

Yapacak ve yapılacak daha çok şeyler var. 

Ancak layık olursak.

Çünkü layık olduklarımızla yönetiliriz.

Bu haftalık da bu kadar.

Kalın sağlıcakla. 

Yeni Akit

Yorumlar3

  • nur nur 1 yıl önce Şikayet Et
    Çok önemli bir sorunu kaleme alan Ali beye teşekkürler.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • sedat 1 yıl önce Şikayet Et
    evet çok şey yapıldı ama milli eğitimde milli olmak yönünde bir milim ileri gidilemedi. milli eğitim millileştirilmelidir. müfredat materyalist zihniyetten ve yalanlardan arındırılmalıdır.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Cumhur 1 yıl önce Şikayet Et
    Evet katılıyoruz fikirlerinize.CHP zihniyeti eğitimin Neticesi,siyaseti hizmet için değil Nefsi için yapanlar maalesef hala aktifler. ABD ve AB ile NATO menşe-i siyasetçiler.Emperyal güçlerin devsirdiği bizden gözüken ama maşalı yapan siyasiler,akademisyenler;/gazeteciler. 2023 yılı 15 Msyis da bunlar ifşaa edilmeli. Sadece siyaset değil yekvucut yerli ve milli kimliğe bürunmemiz elzemdir
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat