Günlerdir ülke gündemini işgal eden bir mesele daha aydınlandı. Terör iltisaklı ittifak partilerinden üst üste açıklamalar geldi ve 14 Mayısta Kemal dedenin adaylığına destek sözü verdiler.

PKK ile iç içe olduğunu açık seçik beyan eden malum partinin Kılıçdaroğlu’na verdiği destekle ilgili açıklama bekleyenler ise her zaman olduğu gibi yine hüsrana uğradılar.

Sebebine gelince dedemiz çıktı ve bildik kalıplaşmış cümlelerle terörü lanetlediğini ve terörün bir insanlık suçu olduğunu söyledi ve ısrarlı sorulara rağmen PKK adını yine vermeden esip gürledi.

Bu tür çıkışları Fetö’cü kardeşlerimizden de sık işittiğim için yadırgamadım. Onlar da nerede ise aynı kalıp cümlelerle terörü lanetlerler ama baş teröristin adını vermek yerine havanda su dövmeyi tercih ederler. Mangalda da kül bırakmaz ve derhal topu taca atarak mış gibi yapıp zeytinyağı gibi suyun üstünde çıkarlar.

Ama artık bu ve benzeri numaradan açıklamaları vatandaşımız yutmuyor. Kem kümcülere itibar etmiyor. Yapıp ettiklerine bakıp kararını veriyor.

Bu güruhun başka bir huyu daha var.

Çamur atmak ve iz bırakmak.

Bunu da her durum ve şartta muhakkak yaparlar. Kimin üzerine sıçratılırsa etkisi fazla olacaksa onun üzerine direkt çamur lekeleri sıçratılır.

Örnek çok ama aklıma gelen iki tanesini kısaca hatırlayalım.

Bir tanesi mafya babasının aylardır ülke gündemini meşgul eden açıklamalarına mal bulmuş mağribiciler gibi sarılıp yapışanların durumdan çıkardığı vazifeler, diğeri ise 2019 yılı seçimlerine 3 gün kala bebek katili terörist başından gelen mektubun TRT’de okunması.

Bir de son günlerin sıcak gündemi olmaya devam eden HÜDAPAR ve Hizbullah ilişkisi.

Değerli okurlarım, ön yargı hastalığının bulgularından en bariz olan üç tanesini kısaca hatırlayalım. Gözleri kördür, kulakları sağırdır ve aynı zamanda aklıselimleri de kaybolmuştur.

Özellikle seçim sathı mailinde olduğumuz bu günlerde bu hastalık endemik olarak ülkemizde oldukça yaygındır.

Seçim gününe kadar gizlenmesi için büyük gayret sarf edilmesine rağmen her şey ayan beyan olarak kendini açık etmesine ve terör partisinin açık destek beyanına rağmen körler ve sağırların birbirlerini ağırlamaya devam ettiğini gözlüyoruz.

Koalisyon ortaklarının tüm çaba ve gayretleri terör ittifakından gelen açıklamalarla boşa gitti ve şapka düştüğü için kel daha bariz göründü ama Hacı bacı ablamızın duruşunda zerre kadar bir değişiklik yok.

Saklanan mızrak çuvalı deldiği yerden ayan beyan ortada ve niyeti de birlik hamurumuzu sulandırarak ülkemizde çoktandır alıştığımız huzur ve saadet ortamını bozarak eski günlere döndürmek.

Gençler eski günleri bilmez. 

Terör belasının nasıl olduğundan da haberdar olmayabilirler.

14 Mayıs günü ülkemizde yapılacak seçimler birçok yönden önemli ama en çok da eski Türkiye özlemcilerine fırsat vermemek adına önemli.

Hacı bacı ablamız üç maymunları oynayadursun vatandaş olanın bitenin farkında çok şükür. Bu güruhun künhünü biliyor.

Bu güruhun başka bir iflah olmaz hastalığı daha var.

Çökerler.

Hemen her şeye çökerler.

Köprü, yol, metro fark etmez.

İBB başkanının metrolara çökerek dünyada en çok metro yapan başkan unvanına kendini layık görüp kerizleri vasıtası ile de PİAR oluşturarak devletin yaptığı hizmetlere çökmeyi sürdürmesi üzerine Ulaştırma Bakanlığı geç de olsa tedbir aldı ve yapıp hizmete aldıkları metroları U ile ayırt etmek zorunda kaldı.

Aynısını Üsküdar Belediyesinin yaptığı hizmetlere çökerek bu kötü sicilini tescillemeyi sürdürüyor. 

Bu hastalık cumhurbaşkanı adayı dedemizde de var maalesef.

Aman dostlar siz siz olun bu hastalıktan muzdarip olanların ağzından ve kaleminden çıkanlara dikkat edin.

***

İçimiz yandı

Deprem, yangın, sel gibi afetler insanın empati kültürüne katkı sağlar ve aklı selimini devreye sokarak ağızdan çıkanları kulakların duymasına vesile olduğu için yazılanlarda çizilenlerde pek hata olmaz. 

Ama insanlık öldüğünde durum maalesef böyle olmuyor.

Evvelki gün gazetemizde büyük hasara sebep olan yangın afetinde tam da bu oldu. Bizler naçar ne yapalım arayışında iken özellikle sosyal ve dijital medyada birileri nerede ise zil çalıp oynadı.

Can kaybının olmaması elbette büyük sevincimiz.

Değerli okurlardan gelen samimiyet kokan açıklamaların birbiri ardına gelmesi, devletimizin idare erkinden gelen geçmiş olsunlar ve destekler bir nebze de olsa acımızı hafifletti.

Yıllar önce muayenehanemin üst katında çıkan yangını söndürme çalışmaları sırasında bizzat yaşadıklarımı hatırlatan bu yangında bir süre Akit medya grubumuzun hizmetlerinde aksamalara sebep olacak.

Dört koldan birlik ve bütünlük içerisinde acıları paylaşarak azaltalım derken, başta Nuri Karahasanoğlu olmak üzere tüm Akit ailesine geçmiş olsun diyorum.

Bu haftalık da bu kadar.

Kalın sağlıcakla. 

Yeni Akit