Değerli okurlarım, Gazze kasabı eli kanlı kâtil Netanyahu, 22 aydır Gazze’de taş üstünde taş bırakmadı.

Bu gaddarca saldırılar zinde dünyanın ve İslam ümmetinin gözlerinin içine bakarak dünyaya meydan okurcasına yapılmaya devam ediyor.

On binlerce masum insan çoluk çocuk, yaşlı hasta demeden hunharca katledildi ve bir o kadarı da enkaz altında çürüyor.

Yüz binin üzerinde kolu bacağı kopmuş yaralı ise ölümünü bekliyor.

Gazze kasabı zalim Netanyahu, sadece insanları ve evlerini değil, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri yerle bir etti. Canlı namına bir şey bırakmamak için de Gazzeyi yakmaya, yıkmaya var gücü ile devam ediyor.

Gazze halkı açlığa susuzluğa ve her türlü çaresizliğe rağmen dimdik ayakta. Kan kussa da kızılcık şerbeti içtim diyen mazlum halk Hamas mücahitlerinin destansı cihadı ile er ya da geç zaferlerini ilan ederek yenilmez unvanlı terör devletine diz çöktürecektir.

Devletimizin yetkili mercilerinden yükselen onurlu ses dışında ciddi bir tepkinin olmaması, düşündürücü olması yanında aynı zamanda üzüntü verici.

Evanjelist dünyayı arkasına alan bu sapık kâtil, er ya da geç bâtıl inancını öne sürerek bölgemizde ciddi çatışmalara sebep olacak.

Acımasız saldırının başladığı ilk günlerden günümüze, İslam ümmeti uyumaya devam ededursun ve hatta Hamas mücahidlerini terörist olarak yaftalasın.

İnsanlıktan nasipli dünya milletleri ve birçok ecnebi ülke insanı, şehir merkezlerini doldurup tek yürek olup hep bir ağızdan Gazze kasabına lanetler yağdırmaya ve idarecilerini, Filistin devletini tanımaya zorluyorlar.

Gazze kasabı acımasızlığının bedelini er ya da geç bu dünyada ödeyecek. Ancak bundan sonra hiç bir İsraillinin can emniyetinin olmayacağı bir dünya ile karşı karşıya olunduğu da başka bir gerçek.

Sadece ülkemiz değil, nerede ise tüm dünyada İsrail vatandaşı olmak çok büyük bir risk taşıyor artık.

Yakın geçmişte, İsrail bu durumlara düşecek ve yahudiler kaçacak delik arayacaklar dense inanmazdık ama bugün bu mümkün.

İsrail ve Mossad için yakın geçmişte hafızalar yoklandığında akla gelen şeyler bugün yerini çok farklı kabullere bıraktı.

Korkak ve satılmış Sisi’nin geçtiğimiz ay Gazze sınırına akın eden birçok ülke vatandaşına yaptığı zulüm unutulmamalı.

Devletimizin zinde dünyayı karşısına da alsa her platformda haykırdığı ve lanetlediği siyonist zulme karşı verdiği açık destek, sadece dünya halklarında karşılık bulmuyor, ülkemiz adına gururlanmanıza da sebep oluyor.

İçimizdeki azgın azınlık İsrail güzellemesi yapmaya devam etse de devlet millet kaynaşması her geçen gün daha da sağlamlaşarak dosta güven düşmana ise korku ve kaygı salmaya devam ediyor.

İsrail’in nihai hedefinin ülkemiz olduğu açık seçik meydanda olduğu hâlde durumdan vazife çıkarıcı gazelhanların martavallarına inat devletimiz olanın bitenin farkında.

Hafta boyu devam eden savunma sanayi fuarında gördüklerimiz aysbergin görünen yüzü.

Suriye devletinden gelen teröre karşı ortak hareket etme teklifini sakıncalı bulanlar olur elbette. Ancak İsrail’e had bildirmede gecikilen her saniye ülkemiz aleyhine bir sürece katkı sağlayacak.

Bunu gören devlet aklı elbette her türlü senaryoya göre hazırlıklıdır ve korkunun ecele faydasının olmadığı da bir gerçek.

Eceli gelen köpeklerin akıbeti ne ise zalim Netanyahu’nun akıbeti de odur.

Merhum Mursi, şehit edilmeseydi bugünlere elbette gelinmezdi. Aynı tezgâhı ülkemizde deneyen ve defalarca da başarısız olan Katil ve avanesi bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını öğrenmeli ve adımlarını da ona göre atmalı.

Biz ne İran ne Irak ne de Lübnan’ız. Biz, şanlı tarihi şereflerle tescilli Türk milletiyiz. İçimizdeki ayrık otlarını ayıkladıkça her yönden daha caydırıcı ve daha özgüvenli olacağız.

Rabbim devletimize ve milletimize zeval vermesin.

Bu haftalık da bu kadar.

Kalın sağlıcakla.

Ali Akben / Yeni Akit Gazetesi