Mâ’şeri vicdan
- GİRİŞ14.09.2025 09:56
- GÜNCELLEME14.09.2025 09:56
Gazze’de işlenen insanlık suçunu ve soykırımı tarih kitapları yazarken, sade zulme sessiz kalanlardan değil, tarihin akışını değiştiren Hamas’tan, her türlü acımasızlığa rağmen şehirlerini terk etmeyen sessiz yığınlardan ve ebabillerden de bahsedecek.
Ebabiller, Allah’ın koruması altındaki Kabe’yi işgale yeltenen zalim Ebrehe ordusunu, gagalarında taşıdıkları siccin füzesi ile vurarak tarumar etmişti. Kur’an-ı Kerim’de bir surede bu olayın ayrıntılarını merak edenler bulabilir.
Gazze katliamı, sûret ve sîretleri ayırt etmede tam bir turnusol görevi yaptı.. Söylemlerin özde mi sözde mi kaldığını kimin ne mal olduğunu gösterdi.
Gazze yerle bir edilerek harabe haline getirilirken içinde yaşayan insanlar da hunharca katledildi. Enkaz altında kalan binlerce canla beraber yüz binler; çoluk-çocuk, kadın demeden canlarından oldu. Harabe haline getirilmesine rağmen şehirlerini terk etmeyenler ise açlığa, susuzluğa ve her türlü eza ve cefaya maruz bırakıldı.
Saddam’ın kitle imha silahları var(!) bahanesi ile Körfez’e çöken ABD de, Irak’ı işgal ettiğinde, aynı Netanyahu gibi acımasızca şehirleri harabeye çevirmiş ve sivil halkları katletmiş ama televizyonlarında karabatak kuşlarının Basra körfezinde yaşam savaşı verdiğini dünyaya duyurmuştu.
Aynı ABD bugün de Gazze katliamında ipe un seriyor. Kendi gayrimeşru veledine, tazı-tavşan oyunu ile zaman ve zemin kazandırıyor.
Bir LEŞ miş milletler topluluğunun hiçbir hükmünün kalmadığını anlayan vicdanlar, tüm dünyada kıyam ederek şehirlerin meydanlarına indi, ma’şeri vicdanları oluşturdu.
Güney Afrika’da yargılanarak, “görüldüğü yerde tutuklansın” denen zalim Netanyahu, ABD meclisinde ayakta alkışlanınca ve acımasız gayri insani cinayetlerine var gücü ile devam edip, zulmünü artırmaya devam edince, vicdanlar bu zulme daha fazla sessiz kalmadı.
Sosyal medyada, “Gazze’ye gidiyoruz” dendi ve saatler içerisinde milyonlar “ben de varım” deyince müracaatlara ara verildi. Sayıları milyona yaklaşanlar arasından, aktivistler seçildi ve eğitildi.
44 ülkeden binin üzerinde farklı din, dil ve meşrepten aktivist; İspanya, İtalya, Tunus ve Yunanistan’dan yola çıktı.
ABD ve gayrimeşru çocuğu Netanyahu’nun tüm engelleme ve saldırılarına rağmen aktivistler, SUMUD organizasyon komitesinin önderliğinde yolculuklarına başladı.
Hayırlı sonuçları olacak ümidi içinde olanlardanım. Şom ağızlı olanlara bir sözüm yok.
Organizasyon komitesi amaçlarını şöyle özetledi:
Gazze’ye uygulanan insani, ekonomik ve siyasi ablukayı kırmak ve uluslararası kamuoyunun dikkatini Gazze’de soykırıma uğrayan siviller üzerine çekmek.
Gazze’nin ihtiyaç duyduğu temel malzemeleri (gıda, ilaç, inşaat malzemeleri) taşımak.
İsrail’in ablukasını delme ve Gazzelilerle dayanışma göstererek, devam eden insani krizi dünyaya duyurmak.
Netanyahu zalimi bu filoyu niçin engellemek istiyor sorusunun cevabı şu olabilir.
Sumud Filosu, bir insani yardım girişimi olmasının yanı sıra, ağırlıklı olarak bir siyasi protesto ve sivil itaatsizlik hareketi olduğu içindir diye düşünüyorum.
Netanyahu’nun Katar saldırısı sonunun başlangıcıdır diye düşünüyorum. Rabbim o günleri göstersin inşaAllah.
Bu haftalık da bu kadar. Kalın sağlıcakla.
Yeni Akit
Yorumlar2