Yaz Kur'an kursları ve merkezi sınavlar

  • GİRİŞ01.07.2021 11:47
  • GÜNCELLEME01.07.2021 11:47

Yaz tatilinde camilerde Kur’an kursları açılacak. Okul öncesi eğitim ve din eğitimi çocukların hem zihin hem kişilik gelişimine yardım eder. Allah ve ahiret inancı çocuklarımızın vicdanlı ve ahlaklı yetişmesini sağlar. Kurslarda anlatılan ve öğretilen bilgiler zihin için beyin vitamini değerindedir. İnsan beyni öğrenme programlıdır, Allah beynimizi öğrenmek üzere programlamış ve okuyarak onu besleyelim diye kitap göndermiştir.

Beynin öğrenme kapasitesi sınırsızdır ve öğrendikçe gelişir. Bu sebeple bazı velilerin çocuğun kafası dinlensin, yaz kursları zihni yorar şeklindeki düşünceleri beynin öğrenme kapasitesini bilmemekten kaynaklanır.

Prof. James Flyn, beyin ve hafıza kaslarını, vücut kaslarına benzetir. Kullanılan organlar güçlenir, spor yapanların vücut kasları güçlenir, yapmayanların zayıflar.

Öğrenen beyin gelişir, ezberleyen hafıza kuvvetlenir. Bu sebeple hafızların hafıza kasları diğer insanlara göre daha güçlüdür, hafızlar öğrenilecek bilgileri hızlı ve kolay öğrenirler. 

Yaz Kur’an kursları zihin gelişimine yardım eder, öğrenmeyen beyin gelişmez.

Kursa giden öğrenci arkadaş çevresi edinir, sosyalleşir. Arkadaşlarıyla iletişim kurma yeteneği, başkasını anlama, yardımlaşma duyguları gelişir, günlük hayatı düzene girer.

Nerdeyse iki senedir okullarda yüz yüze eğitim yapılamadı. Çocuklarımız cep telefonu bağımlısı oldular. İnternet oyunlarındaki aşırı vurdu-kırdılar, heyecan, takip mecburiyeti çocukların uyku düzenini bozdu. Veliler ve çocuklar, cep telefonu kullanma eğitimi almadığımız için medyayı bilinçli ve faydalı kullanma konusunda eksiklerimiz var. Kur’an kursları hiç değilse belli bir süre çocuğu cep telefonu bağımlılığından kurtarır.

En önemli husus şu: İmam-ı Gazali, ölen kişinin yaptığı iyilikleri az görerek pişman olacağını ve daha fazla iyilik yapma isteğinde bulunacağını ifade eder. Ölen kimsenin geri dönüp iyilik yapma şansı yok. 

Peygamberimiz (sav); ölen kimsenin amel defterinin kapanacağını, üç kişinin amel defterine iyilik yazılmaya devam edeceğini haber verir. Bunlar hayırlı evlat yetiştirenler, hayır ve iyilik kurumu yaptıranlar (okul, cami, Kur’an kursu, hastane, yol, çeşme, köprü), faydalanılan eser bırakanlar.

Çocukların yaptığı her iyilik ve sevap, anne ve babanın hasenat defterine de yazılır. Eğer yavrularımıza Kur’an okumayı, dua etmeyi, namaz kılmayı ve iyilik yapmayı öğretirsek ahiret hayatımıza yatırım yapmış oluruz. Yaz tatillerini iyi değerlendirmeli, çocuklarımızın camiye ve Kur’an kurslarına gitmesini teşvik etmeliyiz. 

ÜNİVERSİTE SINAVLARI KALDIRILMALI

Üniversite sınavları ve merkezi sınavlar eğitim sistemimizi kilitliyor. Öğrencinin üniversite ve yüksekokul okuyup bir meslek edinmesi bu sınavlardaki başarısına bağlı. Her yıl üniversite ve yüksekokulların kapasitesinin üç katı (Bu yıl 2.607.903 öğrenci girdi.) öğrenci sınavlara giriyor, üçte ikisi dışarıda kalıyor. Sekizinci sınıfta yapılan LGS’de durum daha kötü, öğrencinin sadece % 10-12’si başarılı, diğerleri başarısız sayılıyor.

Birkaç saate sıkıştırılmış sınavlar stres kaynağı. O saatte morali yerinde olmayan öğrenci başarısızlığa uğruyor.

Merkezi sınavlarda sadece akademik başarı ölçülüyor. Hayal kurma, proje geliştirme, sanat tasarımı, keşif, icat, buluş yapma, el becerileri, bedensel ve ruhsal zekâ gibi yetenekler ölçülmüyor. Bir öğrenci Mehmet Akif gibi şiir yazsa, Mimar Sinan gibi eser tasarlasa, İbrahim Çallı gibi resim, Ömer Seyfettin gibi hikâye yazsa, Naim Süleymanoğlu gibi ağırlık kaldırsa bu sınavlarda sıfır çeker.

Bu sınavlarda soru çıkan dersler önemli, öteki dersler önemsiz kabul ediliyor. Okul ikinci plana düşüyor, kurs ve dershaneler öne çıkıyor. Veliler kurs ve dershaneye para aktarmaya devam ediyor. Parası olan veli çocuğunu kurslara gönderiyor, fakir kesimin çocukları dezavantajlı hâle geliyor. Bazı özel okullar kurs ve dershane işlevi görüyor.

Kurs ve dershanelere verilen paralar toplanıp yeni üniversite ve yüksekokul açılsa gençlerimiz için çok daha verimli yatırım olur. 

Bu sistemle yapılan eğitim kalitesiz; PISA ve benzeri ölçmelerde öğrencilerimiz OCED ülkeleri gerisinde puan alıyor. 

Almanya’da öğrencinin bir proje lisesine gitmesine ilkokul öğretmeninin verdiği notlar, üniversiteye girmesine lise ders notları belirler. Benzer bir sistemi biz neden geliştirmeyelim? Öğretmenlerimizi kursa tabi tutar, eğitim fakültelerinde ölçme ve değerlendirmeyi önemseyen dersler koyarsak Hans’ın yaptığını Hasan, Eva’nın yaptığını Havva yapar hâle gelir.

Eğitimin her kademesinde yazılı ve sözlü sınavlar yapılıyor, ödevler veriliyor, proje ve sosyal çalışmalar yapılıyor, öğrencilerin bilgi ve yetenekleri ölçülüyor. 

Öğretmenlere yetki ve sorumluluk verilirse eğitim sistemi; verimsiz, stresli, ekonomik külfet getiren merkezi sınavlar kamburundan kurtulur. Öğretmen ve okul önemli hâle gelir, sadece bilgi değil eğitim de öne çıkar.

Yeni Akit

Yorumlar1

  • Yusuf 2 yıl önce Şikayet Et
    Güzel bi makale olmus...tebrikler
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat