Siyasal Simgen Hangisi?

  • GİRİŞ18.08.2023 09:53
  • GÜNCELLEME18.08.2023 09:53

Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, Cumhuriyetin 100. Yılında üç metrelik bir Atatürk heykeli dikmek için izin istemiş Çekya makamlarından. Fakat izin verilmemiş.  

Tüm dünyanın totaliter simgelerden kurtulmaya çalıştığı bir dönemde, Türkiye’nin siyasal kimliğini ”tek parti” iktidarının, “kurtarıcı” kültünün sembolü olan “Atatürk heykeli” ile vurgulamaya çalışması sadece siyasal bir gerileyiş, bir kimlik krizi olarak izah edilebilir mi?  

Memleketin her köşesine Atatürk heykeli dikmek, Atatürk kültünü yerleştirmek için halkın sofrasındaki ekmeğe bile göz diken zihniyetle mücadele ederek siyaset sahnesine çıkmış partiye mensup bir idarecinin, günün sonunda Atatürk heykeli dikmek maksadıyla yabancı makamların kapısını aşındırması ideolojik savrulmanın da bir göstergesidir.  

Kemalistler, Osmanlı tecrübesini reddederek, Türkiye’yi 1919’da temeli atılan 1923’de kurulan köksüz bir devlet gibi konuşlandırdılar. Bin yıllık Anadolu tarihimizi yok saydılar. Buradaki bakış açısı da farklı görünmüyor.  

Halbuki şimdiki adıyla Çekya, o zamanki adıyla Bohemya Krallığı, bir buçuk asır Osmanlıya tabi vergi ödeyen bir devlet olarak varlığını sürdürdü. Prag’ın merkezindeki Karl köprüsünde hala durmakta olan, pala bıyıklarıyla dehşet saçan Türk heykeli, güçlü Türk imgesinin Avrupa’nın hafızasında yaşamakta olduğunun tek kanıtı değil.  

Yani siz tarihi çizgiyi istediğiniz kadar 1923’ten çekerek mesaj vermeye çalışın, Avrupalı bunu ciddiye almayacaktır. Çünkü onun muhayyilesindeki Türk, o köprüdeki muktedir Türk’tür. Her yıl Batıya düzenlediği seferlerle Avrupa haritasını değiştiren Fatih Sultan Mehmet’tir. Ya da Sultan Süleyman’dır. Avrupa’ya asla unutamayacağı mağlubiyetler yaşatan ve kanun koyuculuğuyla nam salan ‘Grand Türk’tür. Ya da Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’dır. 1683’te Viyana kuşatmasıyla Avrupalı üzerinde tekrar travma yaratan, Avrupa’yı birleşmek zorunda bırakandır.  

O Türk, Avrupalının karşıtıdır.  

Mustafa Kemal’in modern imgesi ise bir uzlaşıdır Avrupalı için. Türklerin tarihi misyonlarının, kültürel kimliklerinin reddidir. Avrupa kültür değerlerine teslimiyetin bir ifadesidir. Tarihi Türk imgesinin tasfiyesidir. Çünkü Kemalizm bir “kültür devimidir.”  

‘Bir Devletin Yeniden Doğuşu’ kitabında Arnold j. Toynbee ne demişti hatırlayalım: “29 Ekim 1923'te, Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nin bir kararı ile 'doğan' Türkiye Cumhuriyeti, bugünün dünyasında Batı uygarlığının üstünlüğü için dikilmiş bir anıttır. Batı uygarlığımız, batılı olmayan zihniyetlerdeki gelişme biçimlerini etkilemeseydi 1924 Anayasası ile donatılmış ve 1925 yılında Türk devlet adamlarının izledikleri politikayla yönetilen bir Türk Cumhuriyeti'nin Anadolu'nun içinden çıkabileceği düşünülemezdi.” 

Yani Avrupalı, senin “cumhuriyetini” Osmanlıya karşı zaferinin anıtı olacak kadar kendine mal ediyor. Kurulan Cumhuriyet Batı üstünlüğünün kanıtıdır, diyor.  

Dayatmacı Kemalist bürokrasinin bütün katmanlarıyla dövüşerek iktidara gelen ve iktidarda kalan bir parti; siyasal perspektifini lanse etmek, tarihi iddiasını, sürekliliğini vurgulamak için başka bir imge, başka bir ifade şekli seçmelidir. Eğer hala aynı siyasal birikimi referans alıyorsa... 

YENİ AKİT GAZETESİ

Yorumlar1

  • Kaan 9 ay önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık müthiş bir yazı çok teşekkürler
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat