Kaç çocuk anne-babasını öldürmeyi düşünür?
- GİRİŞ09.06.2009 16:15
- GÜNCELLEME09.06.2009 16:15
Başlığın son derece sinir edici olduğunun farkındayım. Ama ne yazık ki son günlerin en dramatik haberi sanırım annesini öldüren kızla ilgili haberler.
Adana’da, ilköğretim öğrencisi R.A. (yaşı 11) SBS’ye girmesine izin vermediği gerekçesiyle annesi Songül A.’yı (yaşı 39) tabancayla başından vurarak öldürmüştü.
Sonuç herkesi şok etmiş durumda. Ancak süreç sonuç hakkında epeyce ipucu veriyor. 9.6.2009 tarihli Milliyet’in haberinde yer alan ipuçları şöyle:
· R.A.’nın (11), beş yıl boyunca çocuğu olmayan teyzesinin yanında yaşadığı, küçük kızın bu duruma tepkili olduğu, bu arada psikolojik sorunlarının ortaya çıktığı kaydedildi.
· Okul yetkilileri de her dönem takdir ve teşekkür alan R.A.’nın bazı sorunları olduğunun gözlemlenmesi üzerine, Ali A.’ya üç kez çocuğunu psikologa götürmesini tavsiye ettiklerini, ancak götürülmediğini söyledi.
· İfadesine başvurulan abla Alime A. (19) ise kardeşinin sürekli annesiyle tartıştığını doğruladı ve geçen hafta “annesini öldüreceğini” söylediğini öne sürdü.
Özetle tablo şu: R. A. ile ailesi arasında ciddi bir iletişim krizi yaşanmaktadır. İletişim krizi ve başka nedenler R. A.’yı ruhsal bunalıma sürüklemiş. Çocuğun ruhsal bunalıma düştüğü öğretmenleri tarafından fark edilmiş. Ailesine çocuğu psikologa götürmeleri tavsiye edilmiş. Tavsiye karşılık bulmamış. Son kertede R. A., ablasına annesini öldürmeyi düşündüğünü bile söylemiş.
Buradaki tablodan R. A.’nın ailesini sorgulamak, yargılamak işin kolay tarafı. Tam burada dönüp kendimize bakmamız gerekmiyor mu?
· Çocuklarımızı gerçekten tanıyor muyuz?
· Çocuklarımızın ruhsal sorunlarının ne kadar farkındayız?
· Çocuklarımızın ruhsal sorunlarının çözümü için neler yapıyoruz?
Çocuklarımızı tanımak demek hafiyelik yaparak odasında gizlice arama yapmak değildir. Nerelere takıldığını saptamak için arkasına adam takmak da değildir. Çocuğu tanımanın yolu arı duru katışıksız bir iletişimden geçer. Eğer çocuklarımızla arı duru katışıksız bir iletişimimiz yoksa hiç boşuna “ben çocuğumu tanımam mı?” diye tafralanmayalım. Sahici iletişim tanımanın gerekli bir koşuludur ama sadece bu yeterli değildir.
Çocuğumuzla iletişimiz yoksa ruhsal sorunlarını da fark edemeyebiliriz. Ruhsal sorunların bir kısmı son derece sinsidir; yaşayan kişi bile farkında olmayabilir.
Ruhsal sorunlar ile diğer sorunları örneğin ergenlik dönemine özgü davranış taşkınlıklarını birbirine karıştırmak bizde adettendir. Ruhsal sorunları çözmek için çocuğa nutuk çekmenin bunun ötesinde ceza vermenin pek bir anlamı yoktur. Hatta bu tür uygulamaların ruhsal sorunları pekiştirdiğini bile söyleyebiliriz.
Çocuklarımızın ciddi ruhsal sorunlarını çözmek için “psikolojik yardım” almak şart. Çocuklarıyla sorunu olan arkadaşlarla sohbet ettiğimde şunu fark ettim; çoğu durumda psikolojik yardım alması gereken çocuklar değil anne-babalar aslında.
Çocuklarının ruhsal sorunlarını çözmek isteyen anne-babalar öncelikle kendi davranışlarını bir gözden geçirmeleri gerekir. Çünkü çocuklardaki kimi ruhsal sorunların başat nedeni anne-baba olabiliyor. Bu bağlamda kendilerini değiştirmeye yanaşmayan anne-babalar çocuklarını değiştirmekte başarılı olmaları zor.
Yorumlar2