Dine ait cemaat ve cemaatleşmeden kaçış

  • GİRİŞ15.09.2008 10:12
  • GÜNCELLEME15.09.2008 10:12

 Ama Rönesans'la birlikte gelişmeye başlayan Kapitalizm, ferde bir ölçüde "şans"ını deneme, gayreti, zekâsı, cesareti, tutumluluğu ve "talihinin elverdiği ölçüde" şahsî ekonomik kazanç sağlama fırsatı verdi.

Ona kendine güvenmeyi, sorumluluk gerektiren kararlar vermeyi, bâtıl inançlardan vazgeçmeyi öğretti. İnsan, nisbeten "tabiatın ve tabiat kuvvetleri"nin kölesi olmaktan çıktı. Demokrasi, siyasî hürriyetin zirve noktasını teşkil etti. Ama bütün bu gelişmeler, ferdi yalnız, kendi başına ve başkalarıyla rekabet halinde ortada bırakıverdi. Dünya, fert için sınırsızlaştı, tehlikeli bir hal aldı. İnsan, hayatının anlamının ne olduğu sorusuna cevap veremez hale geldi. Endişe, yalnızlık ve bunlara paralel olarak, insan için vazgeçilmez olan güvenlik ihtiyacı arttı. Fert, birtakım bağlardan kurtulurken, fertler arasındaki, hattâ fert ile tabiat ve çevre arasındaki bağlar koptu. İnsanlar arasında dayanışmanın yerini her bir ferdin yalnızca kendi menfaatini düşünmesinden kaynaklanan bir ayrılma ve çözülme davranışı aldı. Diğer fertler, ya kendilerinden kurtulunması gereken, bu mümkün olmazsa kendilerinden faydalanılacak ve üzerlerinden geçinilecek birer nesneye dönüştü.

Ekonomik faaliyet, başarı ve maddî kazanç kendi başına bir gaye olunca, fert de artık dev bir ekonomik makinenin çarklarından biriydi. İnsanlığı, insanî faziletler, içtimaî değerler, bu çarkların altında ezildi. Fertte gibi görünen güç, aslında yükselen yeni sınıfların elindeydi. Bunlar, kendi kararlarını fertlerin kararları gibi takdim ediyor, fert de bunların kararlarını tekrarlamayı kendisi karar veriyor zannediyordu. İnsanlar ile varlık arasında en önemli bağ olan sevginin yerini kin, nefret ve tahrip etme arzusu doldurdu. Bütün oburluklar gibi doyma bilmez bir oburluk olan bencillik, kişiyi yutan bir hal aldı ve bu da, daima kendisinden başka bir şeye sahip olabilecek kimselere karşı şiddetli kıskançlığı doğurdu. Daha da ötesi, vicdanının kendisini mahkûm ettiği fert, kendisi hakkındaki fikrini başkalarının kendisi hakkındaki takdirine, kısaca duyguda başkalarının kölesi olmaya bağladı.

Ekonomik liberalizm, siyasî demokrasi, dinden kopuş ve şahsi hayatta ferdiyetçilik, insanı hürriyete ulaştırabilecek sanıldı. Ama insan, bir yandan paranın, onu üzerinden ne kadar kazanabileceği bir nesne olarak gören sermayenin ve sermaye sahiplerinin, diğer yandan, başkalarının kendisi hakkındaki değerlendirmelerinin, bir diğer yandan gazetelerin, heyecanlara, hislere, behimî duygulara seslenen reklâmların, kısaca sayısız denebilecek sayıda "tanrı"nın kölesi haline geldi. İş bulamama endişesi en büyük problem halini alırken, bunun getirdiği güvensizlik ve dayanaksızlık, büyük bir korkuya dönüştü. Fert, içinde kaybolduğu büyük şehirlerde, içlerinde maddî yakınlığın, hattâ kapı komşuluğunun fertler ve aileler arasında uçurumlar teşkil etmesine sebep olduğu dağlar kadar yüksek binalarda, stadyumlarda, sendikalarda, partilerde, spor kulüplerinde, her gün yenisi ortaya çıkan bâtıl tarikatlarda -ABD'de Dispensationalist olarak adlandırılan bir tarikatın 70 milyon üyesi bulunuyor- yani, çok sayıda "cemaat" içinde hürriyetini bütün bütün yitirdi ve kölelik, tarihte görülmedik bir boyut kazandı. Dostoyeski, Karamazof Kardeşler'de "O bahtsız yaratık, doğarken birlikte getirdiği Tanrı vergisi hürriyetini teslim edebileceği birini bulmak için yanıp tutuşmaktadır." der. Faşizm, Nazizm, her türlü totaliter rejimler, bu gelişmenin ürünüdür.

Bu değerlendirmeler, Freud ekolünden olmakla birlikte, ferdi daima başkalarıyla münasebeti içinde ele alan Freud'un aksine onu kendi olarak, kendi içinde değerlendiren Erich Fromm'a aittir. Kısaca, dinî cemaatleşme ve cemaatten kaçış, modern Batı'da ferdi sayısız güce, sayısız sahte "ilâh"a kul, köle ve bunların oluşturdukları pek çok cemaate sığıntı derekesine düşürdü. Neden böyledir, bunu da inşallah gelecek hafta tartışalım.

ali.unal@zaman.com.tr

ALİ ÜNAL - ZAMAN

Yorumlar8

  • Doktor Aga 16 yıl önce Şikayet Et
    sonucta hepimiz din kardesiyiz. Burada yorum yapan arkadaslarla din kardesiyiz. Ben onlarin iyi niyetlerine guveniyorum. Zira Turkiyedeki tum muslumanlari tek bir cemaat gorecek kadar engin bir hosgoruye sahipler. Ben bunda sadece iyi niyet ararim. Herkese iyi aksamlar diliyorum. Yeterki ayrilik gayrilik olmasin bozguncular aramiza fitne sokmasin.
    Cevapla
  • Doktor Aga 16 yıl önce Şikayet Et
    Hadisi iyi okumak. Bana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ve Müslüman olmak yetiyor demis bir arkadas. O zaman herkes kendi ulkesinin insanlariyla zaten otomatikman cemaat oluyor. Peki o zaman bu hadislerdeki ikaz ne icin. Madem herkes kendi ulkesindeki vatandaslarla cemaat olmus o zaman hadisin ikazi hasa laf olsun diyemi soylenmis oluyor. Cunku hadiste diyorki siz cemaatten uzaklasirsaniz seytan sizi yakalar diyor. Herkes kendi vatandasiyla otomatikman cemaat olduguna gore o zaman seytan tehlikeside ortadan kalkiyor oylemi??
    Cevapla
  • Doktor Aga 16 yıl önce Şikayet Et
    Diyalektik yapmayalim. Bazi arkadaslar ayni ulkede ister dindar olsun ister olmasin muslumanim diyen herkes tek bir cemaattir diyor. Dogruluk payi olmakla birlikte hadislerde gecen cemaat olgusu suursuz birarada bulunan insanlar grubu degil. Zira hadiste insanlarin birlik olmasi tavsiye ediliyor. Sayet ayni ulkede herkes zaten cemaatse o zaman bu hadisteki ikaza ne gerek var. Herkes kendi vatandasi ile bir sekilde zaten cemaat olmus oluyor. Peygamberimiz hasa bu ikazi bosunami yapiyor. Buyuk isler kollektif calismayla oluyor
    Cevapla
  • Kerem Baydoğan 16 yıl önce Şikayet Et
    Aidiyet Arayanlara. Bana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ve Müslüman olmak yetiyor. Başka bir aidiyete ihtiyacım yok. Namaz kıldığım camideki insanlar, oruç açtığım çadırdaki insanlar benim cemaatim. Hatta namaz kılmayıp orucunu yiyenler bile. Yeterki müslümanım desin. Birlik olalım derken milleti (ümmeti) bölük bölük bölmeyin. Çoğu menfaat şebekesi cemaat adını aldı. Müslümanlar peygamber efendimiz bize veda hutbesinde iki şey bıraktığını söylüyor. Biri Kuran-ı Kerim diğeri sünneti seniyeleridir. Hoca şeyh efendi değil
    Cevapla
  • Ali Haydar 16 yıl önce Şikayet Et
    Cemaat. Camide birlikte namazla topluca yaşayarak şuur sahibi olmayı hatırlatıyor.Ancak son zamanlarda kendi pencerelerinden baktırıp gruplaşmaları da düşündürüyor.Doğru olanı sorumluluk sahibi araştırıp kendisini ve çevresini kurtarma arzusu duyan islam cemaatidir.Bu cemaatin bir ferdi olarak yüce yaradanımıza kavuşmayı gaye edinmekten ibarettir.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat