Deniz, orucu bozar mı?

  • GİRİŞ28.07.2008 01:36
  • GÜNCELLEME28.07.2008 01:36

                                                              Miraç Kandili

SORU: Miraç kandilinden kısaca bahseder misiniz?         
           

CEVAP: Recep ayının 27. gecesine isabet eden 29 Temmuz salıyı 30 Temmuz çarşambaya bağlayan- mü’minler için- rahmet, şefkat, lütuf ve ihsan’a vesile olan Miraç gecesini Mescid-i Haramda ihya edecek olmanın heyecanı ve sevinciyle bütün Müslümanların miraç kandilini tebrik eder; ümmet-i Muhammed için hayırlara vesile olmasını temenni ederim.
       
         Kendisi âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa’nın (a.s) miraç mucizesi de İslam ümmeti için rahmete vesile olmaktadır.
         Beşer olan bir peygamberin almış olduğu miraç ödülü, Hz Âdem’ den (a.s) kıyamete kadar bir insanın, bir peygamberin -henüz dünya da iken- alabileceği  ödüllerin en büyüğü, en kıymetlisi ve payelerin en mükemmelidir.
         Miraç; yükseğe çıkmak demektir. Sevgili Peygamberimizin bir gece Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksaya götürülüp oradan Cebrail vasıtasıyla sidretü’l-Müntehaya, buradan da Yüce Allah’ın huzuruna çıkartılması sebebiyle bu geceye ‘’Miraç-ı Nebi’’ denilmiştir. 
           

           İsra ve miraç mucizesi Kur’an da şu şekilde anlatılmıştır: ‘’Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye, kulunu Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. O gerçekten işitendir ve görendir.’’(İsra 17/1) 
            Necm suresinde özellikle Hadis-i Şeriflerde bu mucize açık ve detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
            Miraç mucizesini anlayabilmek, miraç gecesini en güzel şekilde ihya edebilmek ve bu mucizeden gereken dersi çıkarabilmek için, bu mucizenin gerçekleştiği zamanı, mü’minlerin o zaman ki durumlarını ve bu gece de vahy edilen ilahi mesajları iyi kavramak gerekir.
            Miraç hadisesi hicretten bir buçuk yıl kadar önce meydana gelmiştir.
            Miraç mucizesi gerçekleşmeden önceki dönemde Allah Resulü (a.s) en büyük koruyucusu ve destekçisi olan amcası Ebu Talip ile fedakâr arkadaşı Hz Hatice (r.a) validemizi kaybetmiştir.
            İlahi tebliğin ilk on yılı sıkıntılı geçmiştir.
            Müşriklerin ekonomik ambargo ve ablukası üç yıl devam etmiştir.
            Taifliler insafsızca peygamberimizi taşlamışlardır.
            Ebu Talip ve Hz Hatice’nin (r.a) vefatı, müşriklerin ekonomik ambargo ve ablukası, taiflilerin efendimizi taşlamaları hem Allah Resulünü (a.s) hem de bütün mü’minleri inanılmaz sıkıntıya sevk etmiştir.
            İşte bu sıkıntıların devam ettiği bir dönemde miraç mucizesinin gerçekleşmesi, üzüntü ve sıkıntıların giderilmesine, mü’minler de anlatılması güç olan bir sevincin yaşanmasına vesile olmuştur. Allah Teala mükâfatlandıracağı kullarını önce bir takım sıkıntılarla imtihandan geçirip sonra da sabredip imanlarında sabit olanları da mükâfatlandırırmış. Miraç mucizesi de büyük sıkıntıların ardından peygamberimiz ve bütün mü’minler için büyük bir mükâfat olmuştur.

Ayet-i kerime şu şekildedir:

‘’Andolsun ki sizleri biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile imtihan ederiz. (Ey Peygamber!) sabredenlere müjdele.’’(Al-i İmran, 3/115)
            Bu mucize aynı zamanda ifade edilemeyecek bir şekilde mü’minlerin imanının kuvvetlenmesine vesile olmuştur.
             Miraç hadisesinin bizlere verdiği çok önemli mesajlar vardır.
            Onlardan biri de şudur:
            Mü’minler en acımasız işkenceye, en insafsız sıkıntıya ve en büyük musibete maruz kaldıklarında sabredip, imanlarında sebat edip, Allah’a yalvarış, yakarış ve tazarru da bulundukları müddetçe Cenab-ı Allah’ın (mü’minler henüz Dünyada iken) onlara mükâfatı ve ödülü muhteşem ve mükemmel olacaktır.
          Allah’ın mü’minlere vermiş olduğu ödülün fevkinde(üstünde) hiçbir ödül olmayacaktır.
                  Ayrıca bazı İslam Âlimleri Hz Muhammed’in (a.s) ilahi gücün tecelli ettiği sidretü’l- Müntehaya yükselmesinin, uzay ilminin, pozitif ilimlerin ve teknolojinin sürekli ilerleyeceğine işaret ettiğini de ifade etmişlerdir.
                    Yüce Allah habibini, elçisini, nebisini bu gece en güzel şekilde ağırlamıştır.
           Allah Resulü (a.s) rabbini görmeye engel  buudları geride bırakmış, Cenab-ı Hakk’ı müşahede etmiş, Peygamberlere selam vermiş, melekleri görmüş, cenneti ve güzelliklerini, cehennemi ve azametini temaşa etmiştir.
          Resulünü (a.s) en güzel şekilde ağırlayan  Yüce Allah mü’minleri de bir takım hediyelerle taltif etmiştir:
1) Ümmet-i Muhammed den (a.s) Allah’a iman edip, hiçbir şeyi ona ortak koşmayanlar er geç cennete gireceklerdir.
2) Habibini miraçla ödüllendiren Allah Teala iman eden kullarını da mü’minlerin miracı olan namaz ibadetiyle mükâfatlandırmıştır. Alınabilinecek gelmiş geçmiş en büyük ödül olan miraç hediyesi– mü’minler için- namaz ibadetinde gizlidir.
3)  Bakara suresinin son iki ayeti yüklü müjdeler buketiyle mü’minlere hediye edilmiştir.
Bu gece Müslümanlara indirilen hükümler şunlardır: (İsra 17/ 22–39)
-Allah’tan başkasına kulluk etmeyin
-Ana Babaya iyi davranın
-Hısıma, yoksula, yolda kalmışa hakkını verin
-Cimri ve israfçı olmayın
-Evladınızı yoksulluk ve başka sebeplerle öldürmeyin. (evlatlarınızı Kürtaja kurban etmeyin)
-Fuhuş ve Zinaya yaklaşmayın
-Cana kıymayın
-Yetimin malına haksız bir şekilde yaklaşmayın
- (Meşru olan) sözlerinizde durun
- Ölçü ve tartıda dosdoğru olun
-Hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeylerin ardına düşmeyin
-Yeryüzünde gurur ve kibirle yürümeyin. Büyüklük taslamayın

 

                                                    Sehiv Secdesi

 SORU: Ka’dede (oturuşta) yapılan hata sehiv secdesi gerektirir mi?

 

CEVAP: Farz bir namazda ikinci rekattan sonra oturulmayıp da üçüncü rekata yanılarak kalkmaya yeltenenin durumuna bakılır: Eğer kalkışı oturmaya yakın ise, oturur, sehiv secdesi gerekmez. Fakat doğrulması kıyama(kalkmaya) yakın ise, kalkar ve ondan sonra sehiv secdelerini yapar. Çünkü bu durumda vacip olan birinci oturuş terk edilmiştir.
  Bununla beraber bir rivayete göre de, namaz kılan henüz tam kıyama doğrulmamış ise, kadeye (oturuşa) döner, vacibi terk etmez. İmam tam doğrulup kalktıktan sonra kadeye dönerse, namazı bozulur. Çünkü bu takdirde farz olan kıyam bozulmuş ve namazın sırası büsbütün değiştirilmiş olur. Diğer bir görüşe göre, bu durumda namazı bozulmaz, kendisi günah işlemiş olur ve sehiv secdeleri gerekir. Diğer bir görüşe göre, bu durumda namazı bozulmaz, kendisi günah işlemiş olur ve sehiv secdeleri gerekir.
(Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, 339)  Bu söylenenler, farz namaza göredir. Nâfile namazda ise, her hâlükârda oturmak gerekir. Meselâ herhangi bir sünnet namazda, ikinci rekatın sonunda oturulup Tahiyyât okunmadığı üçüncü rekatta hatırlanacak olursa, üçüncü rekatın secdesine varılmadığı sürece hemen oturulur. Namazın sonunda sehiv secdesi yapılır.

Bir kimse dört rekat nâfileyi birinci oturuşu terk ederek kılsa, namazı fâsid olmaz. Sehiv secdesi vacip olur.(Diyanet, İlmihal, I/347)

Sünnet namazlarda ikinci rekatın arkasında oturulup da Tahiyyat okunmadığı üçüncü rekatta hatırlanırsa bakılır: Eğer bu üçüncü rekat daha secde ile bağlanmamış ise, oturmaya dönülür, eğer secde ile bağlanmışsa, dönülmez. Diğer bir görüşe göre, secde ile bağlansın veya bağlanmasın, artık oturmaya dönülmez. Her iki durumda da sehiv secdeleri yapmak gerekir.

Dört rekatlı farzlarda ikinci oturuş yapılmaksızın beşinci rekata kalkılacak olsa, henüz beşinci rekat için secde edilmedikçe oturuşa dönülür. Teşehhüdden sonra selam verilip sehiv secdeleri yapılır. Çünkü farz olan son oturuş geciktirilmiştir. Bu geciktirme ise, vacibi terk sayılır. Fakat beşinci rekat için secde yapılmış olursa, bu namaz nafileye dönmüş olur. Artık buna bir rekat daha ilave edilir ve tam altı rekatlı bir nafile namaz kılınmış olar. Sahih olan görüşe göre, bu durumda sehiv secdesi gerekmez. Bu mesele İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göredir. İmam Muhammed'e göre, beşinci rekatın secdesinden baş kaldırılınca, namaz tamamen batıl olmuş olur.

 Dört rekatlı, bir farz namazın son oturuşunda selam vermeden yanılarak ayağa kalkılsa, hemen oturuşa dönülüp selam verilir ve sehiv secdesi yapılır. Fakat beşinci rekat için secdeye varılmış olunca, buna bir rekat daha ilave edilir. Bu durumda önceki dört rekat ile farz tamamlanmış olur; Diğer iki rekat da nafile sayılır, İstihsan olarak da sehiv secdeleri yapılır.
  Akşam namazında ikinci oturuştan sonra bir dördüncü rekata, sabah namazında da oturuştan sonra bir üçüncü rekata kalkılması da bu hükümdedir. Onun için bunlara eklenen ikişer rekat da, nafile olmuş olur. Bu hareketler kasıtlı olarak yapılmadığı için mekruh sayılmaz. Tercih edilen görüş budur. (BİLMEN, a.g.e, 340,341,342)

                                     Orucu bozan durumlar

SORU: Denize girmek orucu bozar mı?

CEVAP: Denize girmekle oruç bozulmaz. Fakat denizdeyken boğaza ya da genize su kaçarsa oruç bozulur. Denizde insanın boğazına ya da genizine her an su kaçma ihtimali olduğu için oruçlu denize girmekten sakınmak gerekir.

aslan.citir@hotmail.com

Yorumlar10

  • fedai said 15 yıl önce Şikayet Et
    ayse gunes e. namaz hz haticenin vefatindan sonra farz kilinmissa ve bu nedenle hz hatice hic namaz kilmamis ise hz hatice ANNEMIZ hic namaz kilmamis diyemeyiz. farziyeti olmayan bir ibadeti yapmamis gibi degerlendiremeyiz. yani kilmamis olmasi icin o ibadetin farz kilindigi halde yerine getirmemis olmasi gerekmektedir. tesettur ayeti ile tesettur farz kilinana kadarki durum gibi. tesettur farz kilinmadan evvel olen musluman hanimlar icin tesettursuzduler diyemeyiz. cunku henuz kavram olarak tanimlanmamisti
    Cevapla
  • mehemet 15 yıl önce Şikayet Et
    namaz hep vardı. namaz sadece miractan sonra emredilen bir ibadet değil. namazı miractan önce peygamberimiz efendimiz (sav) hanif dinine göre kılardı. Ayrıca hz. meryem annemizin namaz kıldığıda kuran ı kerim de geçiyor. kuran ı kerim mealini okumamız lazım.
    Cevapla
  • ayşe güneş 15 yıl önce Şikayet Et
    hz. hatice ve namaz. miraç yazısından şunu anladım. yanlışsa düzeltin lütfen. miraç hadisesi hz. hatice'nin vefatından sonra olduysa ve beş vakit namaz miraçta emredildiyse, hz. hatice hiç namaz kılmamış mıdır? sadece merak ettiğim için soruyorum?
    Cevapla
  • gizemyl 15 yıl önce Şikayet Et
    ..... ne kadar eleştiriyosunuz siteyi insanlar her konuda soru sorabilirler güzelce anlatmalı herşeyi herkesin zeka seviyesi bir değilki
    Cevapla
  • hasan kılıç 15 yıl önce Şikayet Et
    Akıl Seviyesi ve Sorular. Akıl seviyesi, saçmasapan sorularla belli olan adamların sorularını köşenize taşıyarak kendinizin ve sitenin saygınlığına zarar verdiğinizin farkındamısınız?
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat