Kürt’e rağmen Kürt’ü korumak

  • GİRİŞ16.10.2014 10:08
  • GÜNCELLEME16.10.2014 12:21

Henüz ortada PKK yoktu. Ama Türkiye’nin Kürt problemi vardı ve devam ediyordu. 

Dergi, kurumsal olarak Kürt problemiyle ilgileniyor ve bu bağlamda tespitler, analizler ve çözümler içeren yayınlar neşrediyordu. 
Yayın Yönetmeni olması hasebiyle Ali Bulaç, Kürt arkadaşlara “Kürtlerin hakkını savunmak benim gibi bir Arap’a kaldı, bunun ayıbı size yeter” diyordu. 

Aradan tam 40 yıl geçti. 
Kürt problemi, hem de artarak hâlâ devam ediyor. 
Bu kırk yıl içinde on binlerce can feda oldu. 
Ülkenin kaynakları, enerjisi, hepsinden önemlisi de birliği, düzeni, istikrarı velhasıl gelecek beklentisi tarumar edildi. 
Zaman içinde, sanki Kürtlerin meselesine Kürtler daha fazla sahip çıkar oldular. 
Ama bu sahiplenme ne Kürtlere ne de Türklere bir fayda sağladı. 
Aksine Kürtlerin de, Türklerin de daha çok ölmesine neden oldu. 
40 yılın büyük bir bölümünde bu mücadele hep karşılıklı ölüm ve öldürme üzerine yürüdü. 
PKK ne kadar çok Türk öldürürse Kürtlerin haklarını savunmada başarı elde edeceğine inandı ve inandırdı kitlelerini. 
Devlet ne kadar çok Kürt öldürürse, Türkiye’yi bölmeye yönelik ayrılıkçı örgütü o kadar zayıflatacağına inandı. 
Sonunda bir ‘adam’ çıktı. 
“Öldürmekle bir sonuç alamıyoruz, alamadık, almamızda mümkün değil. 
Öyleyse bu çatışmayı durdurmak ve Kürtlerle barışmak gerekir” diyerek; 
Üstelikte büyük bir risk 
alarak, 
Oluşmuş bütün ezberleri bozarak, 
Çözüm süreci dedi, barış dedi, kardeşlik dedi. 
Barış ve kardeşlik yolunda hiç de azımsanmayacak bir yol alındı geçtiğimiz yıllarda. 
Tam süreç tamamlanacak, kalıcı barış tesis edilecek diye beklerken, 
Geçtiğimiz günlerde Kobani bahanesiyle süreç harcanmak, parçalanmak istendi. 
Barışa giden yollara ateş ve silah döşendi. 
Çözüm süreci tehlikeye girdi. 
Üstelikte sürecin tarafı olan Kürtler ve Kürt siyasetçileri eliyle. 

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat