Türk Dış Politikasının Analizi

  • GİRİŞ20.11.2015 10:49
  • GÜNCELLEME21.11.2015 12:19

İki bölüm halinde yayınlanacak bu yazıda, yeni hükümet programının hazırlanmasına katkı sağlamak maksadıyla, geçmişe yönelik dış politika uygulamaları gözden geçirilmekte, başarılı uygulamalar ve problem yaratan yaklaşımlar vurgulanmaktadır.

Türkiye’nin dış politikasında 2002 seçimlerinden sonra önemli değişimler yaşandı ve dinamizm arttı. Hem yurt içinde birlik ve beraberlik duygusu kuvvetlendi, hem de yurtdışında Türkiye’nin yumuşak gücü hızla gelişti.

Bir yandan AB ile entegrasyon geliştiriliyor, diğer yandan komşularımızla siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel ilişkiler hızla ilerliyor, dünyanın değişik bölgelerine açılımlar gerçekleştiriliyordu. 

Bütün dünya, Doğu ve Batı ile etkin ilişkiler geliştiren, özgürlük ve refah seviyesini hızla yükselten Türkiye’yi hayranlıkla izliyordu. Yurt dışına çıkan vatandaşlarımız büyük bir saygınlıkla karşılanıyordu.

Ancak son yıllarda farklı bir durum yaşanmakta. Kazanımlarımız hızla kaybedilmekte. Yumuşak gücümüz ve saygınlığımız hızla düşmektedir. Herkesin kafasında yankılanan sorular; “Nasıl bu kadar hızlı yükseldik? Neden bu kadar hızla düşüyoruz? Ne yapılmalı?

Nasıl bu kadar hızlı yükseldik?

Prof.Dr. Ahmet Davutoğlu’nun belirlediği dış politikanın temel esasları; özgürlük ve güvenlik dengesi, diplomaside yeni bir dil ve tarz, komşularla sıfır sorun, çok boyutlu dış politika, ritmik diplomasi ve proaktif uygulamalar, 2011 yılına kadar çok başarılı bir şekilde uygulandı.

Davutoğlu’nun akademik vizyonu ile Dışişleri Bakanlığı personelinin engin tecrübelerinden ortaya çıkan sentez ve Türkiye optimalini yansıtan dış politika uygulamaları başarın itici gücü oldu.

AB ile katılım müzakereleri doğrultusunda çağdaş bir dönüşüm yaşayan devlet, Büyük Orta Doğu projesi kapsamında model ülke rolünü etkin olarak uyguladı. ABD, Batı ve Orta Doğu ülkeleri ile ilişkilerini hızla geliştirdi. Medeniyetler arası işbirliği yaratılarak Doğu ve Batı arasında köprü oluşturuldu.

Güvensizlik ve düşmanlık senaryoları üzerine oturan eski dış politika uygulamaları terk edildi. Uygulamaya konan yeni diplomatik dil ve tarz ılımlı bir atmosfer oluşturdu.

Sıfır sorun, ritmik diplomasi ve proaktif dış politika esasları doğrultusunda komşularla iyi ilişkiler geliştirildi. Stratejik İşbirliği Konseyleri vasıtasıyla bölge ülkeleri ile Orta Doğu’ya özgü bir entegrasyon süreci başlatıldı.

Hem küresel, hem bölgesel, hem de komşu ülkeler ile siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerin hızla gelişmesine paralel olarak; ülke içinde özgürlük, insan hakları, demokrasi ve refahın hızla artması çarpan etkisi yaptı.

 

yazının devamı için tıklayınız

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat