Gezi'den geleceğe ne kaldı?

  • GİRİŞ03.06.2014 09:37
  • GÜNCELLEME05.06.2014 09:21

İlk yıldönümünü anma, kutlama çabaları ve eylemleri ne siyasî otoritenin korktuğu ne de Gezi'yi yüceltenlerin umduğu ve görmek istediği kadar parlak oldu. Gösterilere katılım düşük seviyelerde kaldı. Toplumun ezici çoğunluğu yıldönümünü hiç umursamayıp olağan yaşayışını sürdürdü. Batı medyası da umduğunu bulamadı. Sanırım beklentileri çok yüksekti. Pek çok yabancı yayın organı canlı çatışma yayınları için yoğun hazırlık yapmıştı. The Economist gibi önemli bir dergi Türkiye hakkındaki saçma ve önyargılı analizlerine yıldönümü öncesinde yenilerini ekledi. Hükümetin 'Gezi'nin birinci yıldönümünde yapılacak protesto gösterilerini önlemede bu sefer başarılı olamayabileceği'ni yazdı. Bu satırlar bir yandan yoğun olayların çıkması yolundaki bir temenniye-umuda, diğer taraftan da, muhtemelen, önceden alınan istihbarat bilgilerine dayanıyordu.

Geçen yıl tüm Türkiye sathına yayılan ve milyonların desteğini çeken eylemler bu yıl niçin tekrarlanamadı? Bazı muzip arkadaşlarım bu soruya 'lojistik destek eksikliği yüzünden' cevabını verdi. İddialarına göre Koç geçen seneki desteğini bu sene vermeyince muhtemel eylemler lojistik bakımdan boşluğa düştü. Ben bu iddianın en azından abartılı olduğu, olayı tek başına açıklayamayacağı kanaatindeyim. Bence Gezi bir koalisyonun eseriydi. Bu koalisyonda farklı amaçların peşinden koşan değişik gruplar vardı. Kimin kim olduğunun ve neyin peşinden koştuğunun bilinemediği-seçilemediği bir durumda heyecan da katılım da yüksek olabilirdi. Ancak, aradan geçen bir sene bu koalisyonun perde önündeki ve ardındaki ortaklarını deşifre etti. İfşalar bazen çok şaşırtıcıydı. Meselâ, sosyalist devrim peşinde koşan bir gizli örgütle Koç grubunun ne alâkası olabilirdi? Baskıcı bir tek parti rejimini tekrar ülkeye egemen kılmak isteyen ulusalcılarla kendileri için gerçekten özgürlük isteyen kimseler hangi kapta bir araya getirilebilirdi? Bir devrim olsa ilk olarak bu gruplar birbirini yemeye başlardı. O zaman da söyledim; hükümet Gezi Parkı'nı kendi hâline bıraksa en geç üç ay içinde parkta iç savaş çıkardı.

Her şeye rağmen, Gezi ilk başlarda bir meşruiyete dayanma algısı yaratmaya elverişliydi. Zamanla bu algının alt yapısı tamamen dağıldı. Kurtuluş Tayiz'in bir yazısında işaret ettiği üzere ('Gezi'den geriye ne kaldı?', Akşam, 1 Haziran 2014), belki tuhaf belki tuhaf olmayan bir şekilde, Gezi'ye destek verenlerin neredeyse tamamı 17-25 Aralık 2013'teki demokratik yollarla gelmiş hükümeti bürokratik müdahaleyle yıkma ve bürokratik tahakkümü başka bir renkle üstelik daha koyu bir şekilde yeniden tesis etme teşebbüsüne de sınırsız destek verdi. Otonom yapılanmadan daha önce nefret edenler, Erdoğan düşmanlığının yarattığı mucizeyle, otonom yapılanmanın ağzıyla konuşmaya başladı, altı aylık süreçte otonom yapılanmaya yönelik en küçük bir eleştiri yapmadı. Sanırım bu tavır da Gezi'nin meşruiyetiyle ilgili olumlu algılara ağır bir darbe indirdi.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat