AK Parti’nin 21 yılı

  • GİRİŞ19.08.2022 11:23
  • GÜNCELLEME19.08.2022 11:28

Bu yılın 14 Ağustos’u AK Parti’nin 21’inci kuruluş yılıydı. Kuşku yok ki AK Parti ve icraatları, ileride çok sayıda akademik incelemeye konu olacak. Bilimsel araştırmalarla partinin özellikleri, başarıları ve başarısızlıkları masaya yatırılacak…
AK Parti, her şeyden önce, bana göre, merkez sağın zamanımızdaki hâli. Erdoğan bazılarının iddia ettiği gibi ideolojik İslâmcı değil, geleneksel anlamda dindar bir politikacı. Sistemi toptan bir İslâmî ajanda etrafında dönüştürmekten ziyade dindarların vurguladığı ve önemsediği noktaları öne çıkarmakta. Ayasofya’nın cami statüsüne tekrar kavuşturulması, başörtülü kadınların mağduriyetlerinin giderilmesi, dindar gençlik yetiştirme çağrıları bu çerçevede okunabilir... AK Parti’nin İslâmcı olmadığının bir başka delili radikal İslâmcı kesimlerin soyut kavramlara dayandırılan şiddetli bir muhalefetiyle karşılaşıyor olması. Bu yönüyle Türkiye’ye en büyük hizmeti, belki de, radikal İslâmcılığı, elbette niyeti o olmadan, törpülemesi…
 
Merkez sağ Menderes’ten itibaren devamlı daha dindar liderler tarafından önderlik edilen bir siyasi hareket oldu. Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan çizgisinde bunu kolayca teşhis etmek mümkün. Bunun çok büyük toplumsal yararları olduğu aşikâr. Böylece dindar muhafazakâr geniş halk kitleleri ile sistem arasındaki açık daraldı. Demokratik sistemin toplumsal tabanı takviye edildi…
 
Bir partinin başarısının en büyük ölçüsü iktidara gelmesi ve iktidarda kalması. AK Parti’nin bu bakımdan demokrasi tarihimizdeki en başarılı parti olduğuna kuşku yok; iktidarda 20 yılını doldurmak üzere. Üstelik bunu anti demokratik müdahalelere rağmen elde etmiş olması bu başarıyı perçinliyor. Parti kuruluşundan itibaren girdiği genel seçimler, mahallî seçimler ve anayasa referandumlarından oluşan toplam 15 seçim yarışından zaferle çıktı. Bunun küçümsenmeyecek bir başarı olduğu açık.
 
AK Parti’nin iktidarlarında demokrasimiz gelişti mi yoksa geriledi mi? AK Parti dönemlerinin demokrasi açısından bir gerilemeye tekabül ettiği yolunda yoğun bir propaganda var. Ben bunun gerçeği yansıtmadığı kanaatindeyim; tam da tersine, AK Parti iktidarları zamanında demokrasimiz ilerledi. Başka bir deyişle AK Parti’nin iktidara geldiği Türkiye, bugünkü Türkiye’den daha demokratik değildi. Demokrasimizin ana problemi olan vesayet önemli ölçüde çözüldü. Önce Kemalist vesayet daha sonra da onun yerini onu taklit ederek almaya çalışan FETÖ vesayeti -tamamen bitirilemediyse de- büyük ölçüde geriletildi.
 
Şüphesiz, vesayet sistemi ve zihniyeti başta Anayasa olmak üzere çeşitli hukuk kodlarında hâlen mevcut. Bu yüzden Türkiye’nin gerçekten sivil, demokratik bir anayasaya ve mevzuatın anayasaya göre yenilenmesine ihtiyacı var. AK Parti bu açıdan etkisiz kaldı yahut da başını çektiği yeni anayasa yapma teşebbüsü başarısız oldu denebilir.
 
AK Parti ne kadar kalıcı? Parti şimdiye kadar üst yönetiminde önemli değişiklikler yaşadı ama genel başkanı hemen hemen hiç değişmedi. Acaba muhalefete düşmesi durumunda parti varlığını koruyabilir mi, yoksa partinin ömrü Erdoğan ile bağlı ve sınırlı mı? Bir diğer konu partinin ideolojik kimliği... Parti belirgin bir ideolojik çizgiye sahip değil. Geleneksel dindarlığa ilâveten muhafazakâr, liberal, sosyal demokrat ve yerine göre sosyalist fikirlerin bir karması üzerinde hareket ediyor. Bu da partinin Erdoğan sonrasındaki geleceği açısından şüphe işaretleri doğurmakta...

Atilla Yayla / Türkiye Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat