CHP yüzyılı mı?

  • GİRİŞ07.12.2022 11:12
  • GÜNCELLEME07.12.2022 11:36

CHP 3 Aralık’ta “Türkiye’nin İkinci Yüzyılı” başlığı altında bir vizyon toplantısı gerçekleştirdi. Dört saati aşkın bir süre boyunca daha ziyade yabancı ve Türk asıllı bazı akademisyenler konuştu. CHP’nin -altılı masa ile birlikte- iktidara gelmesi hâlinde nasıl bir Türkiye ortaya çıkartmaya çalışacağına dair açıklamalar yapıldı ve parlak vaatlerde bulunuldu.

CHP’nin bu faaliyetinin bazı özellikleri dikkat çekti.

En başta söylenmesi gereken, bir süre önce AK Parti tarafından seçim sürecine giriş faaliyeti olarak yapılan açıklama ile isim benzerliği. AK Parti “Türkiye Yüzyılı” adını vermişti projesine, CHP ise “Türkiye’nin İkinci Yüzyılı” dedi. İlginçtir, iktidar ve muhalefet çevreleri kendilerinin projesini överken diğerinin projesine verdi veriştirdi. Bence bu gereksiz. Her ikisi de, adı üstünde, proje. Daha iyi bir Türkiye için bir arayış…

İkincisi, CHP’nin toplantısının ağırlıklı olarak siyasi değil akademik bir havada gerçekleşmesi. Bunun bir sebebi CHP’nin uzun süredir siyasi iktidardan uzak kalması ve tarihinin partinin gururla atıfta bulunabileceği ve örnek gösterebileceği projeleri hayata aktarmamış olması. Bu yüzden, toplumun büyük çoğunluğunun nazarında, CHP bir proje ve icraat partisi olmaktan ziyade bir konser ve heykel partisi… Toplantıda konuşan akademisyenler genellikle alanlarında başarılı isimlerdi. Bazılarının bir ölçüde liberal eğilimleri olduğu da söylenebilir. Ancak, sunuşları günlük siyasetle ilgili olmaktan uzak ve daha çok akademik muhtevalıydı.

Üçüncüsü, CHP toplantısında ortaya çıkan çelişkiler. En temel çelişki özel sektörcü kesim ile kamucu kesim arasındakiydi. Akademisyenlerin çoğu danışman sıfatıyla boy gösterdi. Bir iktidar durumunda icraat makamında oturmaktan ziyade akıl verme durumunda olacak bu isimler nispeten liberal şeyler söyledi. Oysa icracı olması hemen hemen kesin bir isim olarak Selin Sayek Böke yaptığı konuşmada kamucu bir çizgi izledi. Müphem bir “kamu yararı” kavramının kamu politikasına egemen olacağının işaretlerini verdi. Vergilerin artırılacağını ve zenginliğin peşine düşüleceğini söyledi. Yine siyasi bir figür olan Hacer Foggo da sosyal harcamaların üç kat artırılmasından bahsederek aynı çizgide ilerledi. Bu hatırı sayılır, hafife alınamayacak bir çelişki.

Dördüncüsü, elbette sadece muhalefette değil aynı zamanda CHP’den daha az olmakla beraber iktidarda da yansıyan bir özellik olarak devletin ekonomik kalkınmada başı çekeceği inancının yansıtılması. Tarihî örnekler gösteriyor ki ülkeleri ekonomik olarak ileri taşıyanlar akademisyenler, devletler ve hükûmetlerden ziyade toplumun kendisidir. Başarılı bir müteşebbis sınıfı bulunmayan, girişimcilik kültürünün zayıf, becerikli ve devamlı becerisini geliştirme peşinde koşan bir iş gücünün namevcut ve tasarruf oranının düşük olduğu ülkelerin ekonomik bakımdan mesafe alması çok zor. Oysa CHP’nin toplantıda çizdiği tablo devletin toplumu ekonomik bakımdan âdeta uçuracağıydı. Buna neden inanalım?

Bir diğer problem yaklaşan seçimlere altılı masa ile girmeye hazırlanan CHP’nin bu sunuş programından ve ekonomik projelerinden altılı masanın diğer aktörlerinin ne kadar haberdar olduğu. CHP ne yapacağı ve nasıl yapacağı hakkında onları önceden bilgilendirdi mi bilgilendirmedi mi? Son olarak, CHP’nin sunuşunun Mustafa Kemal’e atıfla yapılması çok anakronik bir tavır. “M. Kemal’in istediği gibi bir ülkenin” oluşturulacağının vurgulanması ne anlama geliyor? Bu samimi bir inanç mı yoksa belli ezberleri tekrarlama arzusunun bir sonucu mu? Bu tutum CHP’nin değiştiği, artık eski CHP olmadığı yolundaki iddialara da çok darbe indirdi. İdeolojisini değiştiremeyen CHP kendisini nasıl yenileyecek?

Bütün bu problemlere rağmen CHP’nin böyle bir arayış içine girmesi bence memnuniyet verici…

TÜRKİYE GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat