Kosova gündeminin birinci sırasında, günlerdir, bu ülkedeki FETÖ operasyonu var. Batı yanlıları ve FETÖ beslemeleri, bir ağız olmuş, şunu söylüyorlar: “Bu şekilde bir operasyon Kosova anayasasına ve insan haklarına aykırıdır. Mesele FETÖ ya da terörist olmaları değil, anayasasının delinmesidir.” 

Söyledikleri gerçek mi? Yoksa Amerikan bekçiliğine ve FETÖ’nün paralı askerliğine mi soyunmuşlar? İşte, bu sorulara cevap mahiyetinde, birkaç örnek:

2012 yılında Mitrovicalı imam Ekrem Avdiu, “Guantoma’da tutulan bir Arap’la iletişim kurduğu” gerekçesiyle, Amerikalılar tarafından gözaltına alındı. Kosova’daki Amerikan üssü Bondsteel’de birkaç gün sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. 

Aynı yıl Kosova Kurtuluş Ordusu-UÇK mensubu Almir Drlanjin, Ferizaj şehrinde tutuklanıp, Makedonya’ya gönderildi. Drlanjin, ömür boyu hapse mahkûm edildi.

Örnekleri çoğaltabiliriz.

2017 yılında ABD Uyuşturucu ile Mücadele İdaresi-DEA, Kosova’da bir operasyon gerçekleştirdi. Dört kişiyi yaka paça tutukladı.

2015 yılında Milli İstihbarat Teşkilatı-MİT, Erion Ladrovci isimli Kosovalı bir çocuğu Suriye’deki DAEŞ bataklığından kurtardı. Sekiz yaşındaki Ladrovci’yi Kosova İstihbarat Ajansı-AKİ’ye teslim etmişti.

Hafızaları tazeleyelim…

AKİ’yi MİT eğitti. Kosova Savunma Gücü-FSK’yı, TSK ve MİT hem eğitti, hem de donattı. Kosova Polis Gücü, Türkiye tarafından eğitildi, eğitilmeye devam ediyor.

Şimdi, soru şu: Tüm bunlar olurken, MİT ve AKİ’nin ortak FETÖ operasyonunu eleştirenler, ne yapıyorlardı? Bugüne kadar çıtı çıkmayanlar, neden bugün nasırına basılmışçasına bağırıyorlar?

Cevap, oldukça basit: Kosova Başbakanı Ramush Haradinaj’ın oğlu Gjin (Cin), FETÖ okuluna gidiyor. Tıpkı Cumhurbaşkanı Hashim Thaçi, Meclis Başkanı Kadri Veseli ve Ekonomi Bakanı Besim Beqaj’ın çocukları gibi...

Bu isimler arasında en çok sesi çıkan, Haradinaj oldu. Bu sebeple ondan öncelikli ve ayrıntılı bir şekilde bahsetmek istiyorum. 

İlkokul mezunu olan Haradinaj, Kosova Savaşı öncesinde, Avrupa diskolarında korumalık yapıyordu. Savaş başlayınca, UÇK’nın önde gelen komutanlarından biri oldu. Birkaç defa Lahey Uluslararası Mahkemesi’nde yargılandı ve beraat etti.

Savaştan sonra bir parti kuran Haradinaj, hiçbir zaman yüzde 10’un üzerinde oy alamadı. Buna rağmen, Aralık 2004’te başbakanlık koltuğuna oturmayı başardı. Ancak bu hevesi sadece dört ay sürdü. Eylül 2017’den beri, ikinci kez, azınlık hükumetinin başbakanlığını yürütüyor. Öyle görünüyor ki, bu sefer de hevesi kursağında kalacak.

Kosova Parlamentosu’nda bile alkol aldığı için halk arasında “ayyaş” olarak isimlendiriliyor. Aynı zamanda “skandallar Başbakanı” namıyla bilinen Haradinaj, bu sıfatı hak eden bir geçmişe sahip. Mesela…

Lüks evinin nereden geldiği sorulunca, “savaş arkadaşlarım yaptı” cevabını veriyor. Aynı özelliklere sahip, 6 bin Euro karşılığı özel bir Türk göz kliniğine kiraladığı, bir başka evi daha bulunuyor.

Kosovalılar devlet hastanelerinde şifa bulabilmek için çaresizce kıvranırken, Haradinaj ailesi özel hastanelerde tedavi görüyor.

Halkı yoksullukla pençeleşirken, Haradinaj, İsviçre’deki yedi günlük tatilinde, 68 bin Euro harcayabiliyor. Masrafları kimin karşıladığı sorusu ise hâlâ cevapsız.

Laik bir cumhuriyet olarak tanımlanan Kosova’nın kısıtlı bütçesini, Hıristiyanlar için bonkörce kullanıyor. Yüzde 95’i Müslüman olan Kosova’da, bakanlar kurulu kararıyla; Prizren Katolik kilisesine 250 bin Euro ve Loyola Ruhban okuluna 750 bin Euro hibe edilmesi sağlandı. 

Buna karşılık, Priştinalı Müslümanlar sokaklarda Cuma namazı kılıyorlar. Prizrenli Müslümanlar ise şehrin kalesindeki tarihi caminin yeniden ayaklandırılmasını bekliyorlar.

Haradinaj’ın bu yaklaşımı sizi şaşırttıysa, birkaç yıl önce söylediği şu sözlere daha fazla şaşıracaksınız: “Müslüman olarak doğdum, ancak neden Müslüman olduğumu bilmiyorum. Hayatımda hiç camiye de gitmedim.”

Yolu camiye uğramayan, neden Müslüman olduğunu bilmeyen Haradinaj, haliyle, hem İslam kardeşliğinden hem de Arnavut-Türk kardeşliğinden habersiz. Bu sebeple 2016 yılında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın meşhur “Arnavut kardeşlerim” hitabına, küstahça, “o benim kardeşim değil” cevabını vermişti.

Türkiye’ye dil uzatan Hashim Thaçi, Kadri Veseli ve Enver Hoxhaj gibi isimleri de unutmuş değiliz. Onları da, nasipse, önümüzdeki günlerde ele alacağız.

Artık toparlayalım.

Kim ne yaparsa yapsın: Kosova halkı, Türkiye’yi ve Türkleri, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok seviyorlar. Her iki ülkenin vatanseverler evlatları şunu çok iyi biliyor ve söylüyorlar: Kosova Türkiye’dir, Türkiye Kosova’dır.

Hal böyle iken… 

Asıl cevaplanması gereken sorular şunlardır: Bir avuç para için FETÖ’ye çanak tutanlar, Kosova halkının yüzüne nasıl bakacaklar? Allah’tan daha çok Amerika’dan korkanlar, Kosova halkından hangi yüzle oy isteyecekler?

Yeniakit