Bosna’da neler oluyor?

  • GİRİŞ05.10.2022 08:20
  • GÜNCELLEME05.10.2022 08:20

Bosna’da yapılan her seçim hayatî öneme sahiptir. Fakat bu sefer bir başka. Geçtiğimiz pazar günü, benzeri olmayan bir seçim yaşandı. 

En azından şimdilik: Batı dünyasının dilediği, ABD ve Avrupalı senaristlerin istediği oldu. Bunun birçok nedeni var: Ülkenin stratejik konumu, toplumun durumu, tam bağımsızlık çabası, dışardan yönlendirilmeye müsait grupların varlığı vs.

Onca bilginin, verinin; “mağlubun” ve “galibin” arasında, dikkat çeken iki husus var.

Birincisi: Batılı ülkeler, tüm seçim süreci boyunca, Sosyal Demokrat Parti-SDP, Bizim Parti-NS ile Halk ve Adalet Partisi-NiP’in başını çektiği, FETÖ’nün Burch Üniversitesi rektörü Damir Maryanoviç’in lideri olduğu “Yeni Nesiller İçin- Halkın Avrupa Birliği” ittifakının da aralarında bulunduğu, on birli muhalefet bloğuna destek verdi. Buna karşılık, Demokratik Eylem Partisi-SDA ve bu partinin lideri Bakir İzetbegoviç karşıtı bir propaganda yürüttüler.

İkincisi: Seçim akşamı, henüz sandıklar yeni açılmışken; Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt, “Bonn yetkilerini” kullanarak, tartışmalı seçim yasası reformunu yasalaştırdı. Hükümet ve koalisyon kurma süreçleriyle ilgili iki kararı, dayatmayla, yürürlüğe koydu. 

Seçim süreci ve sandık sonuçlarına bakınca: Vaatler ve umutlar değil, etnik kimlikler ve kirli hesaplar belirleyici oldu.

Boşnak cephesindeki on bir partili muhalefet, tüm kampanya boyunca; seçimleri kazanmaktan değil, iktidarı yani SDA ve Bakir İzetbegoviç’i devirmekten bahsetti. Sadece bu bile, meseleyi gözler önüne seriyor.

Partiler arasında rekabet olur. Seçim yarışı esnasında, bazı sertlikler yaşanabilir. Seçim dediğimiz şey, nihayetinde, ülkeyi en çok kim seviyor yarışıdır. Ne var ki, seçimler, milletin fertleri arasında tutuşulan bir meydan muharebesi değildir. 

Eleştiri ile düşmanlık arasında büyük bir fark vardır. Biri yapıcı, diğeri yıkıcıdır. Ancak bu seçimde, daha çok ikincisine şahitlik ettik. 

Ülkenin aleyhinde iş tutanlara tek kelime etmeyip, yıllarca yol arkadaşlığı yaptıklarınızı kötülemek, onlara hasımlık etmek nasıl izah edilebilir?

Muhit ve istikamet değiştirip, benzemezler ile yeni bir yola düşmek, insanı nereye götürür? 

SDP ve NS ile sıkı işbirliğine giden, NiP’in bu soruları cevaplaması gerekiyor.

Devam edelim.

Kimse kaybetmek istemez. Ancak her seçimin kazananı ve kaybedeni olur. İki Ekim üzerinden söyleyelim: SDA, bu seçimde, önemli kayıplar yaşadı. 

En başta, Cumhurbaşkanlığı Konseyi’ndeki Boşnak üyeliğini Sosyal Demokrat Parti-SDP adayı Denis Beçiroviç’e kaptırdı. Bakir İzetbegoviç, on birli koalisyonun gerisinde kaldı. 

Bir önceki seçimde, Cumhurbaşkanlığı Konseyi Boşnak üyeliği için yarışan: SDA adayı Şefik Caferoviç 213 bin ve SDP adayı Denis Beçiroviç 195 bin oy almıştı. Ayrıca Daha İyi Bir Gelecek İçin İttifak-SBB adayı Fahrudin Radonçiç 75 bin, Mirsad Hacıkadiç 58 bin, Senad Şepiç 30 bin ve Amer Yerlagiç 10 bin civarında oy almıştı.

Bu seçimde: SDA adayı Bakir İzetbegoviç 190 bin, SDP adayı Denis Beçiroviç 260 bin ve Mirsad Hacıkadiç 26 bin civarında oy aldı. Ayrıca Fahrudin Radonçiç liderliğindeki SBB, Beçiroviç’i ve Senad Şepiç ise Mirsad Hacıkadiç’i destekledi.

Bir önceki seçimde, Cumhurbaşkanlığı Konseyi Hırvat üyeliği için yarışan: Demokratik Cephe-DF adayı Jelyko Komşiç 225 bin, Hırvat Demokratik Birliği-HDZ adayı Dragan Çoviç 155 bin diğer Hırvat aday 26 bin oy almıştı.

Bu seçimde: DF adayı Jelyko Komşiç 195 bin, Hırvat Demokratik Birliği-HDZ ve Hırvat Ulusal Meclisi-HNS ortak adayı Boryana Krişto 165 bin oy aldı.

Boşnak ve Hırvat adayların, önceki ve bu seçimde, aldıkları oyları alt alta toplayınca: 50-60 bin civarında SDA seçmeni, Bosna Savaşı’nda gösterdiği kahramanlık nedeniyle Altın Zambak ödüllü almış bir vatansever Hırvat olan Jelyko Komşiç’in partisi DF’e oy verdi. On birli ittifak seçmeni ise bu kaygı yerine, gözünü karartıp, Bakir İzetbegoviç nefretiyle blok halinde Beçiroviç’in aday olduğu SDP’ye oy vermiş. 

Ayrıca, Hırvat nüfusun yoğun olduğu kantonlardaki sonuçlara bakılırsa; milliyetçi Hırvatlar, SDA seçmenine benzer bir taktikle, kazanmayacağını bildikleri diğer Hırvat aday Krişto yerine Denis Beçiroviç’e oy vermiş.

Her şeye rağmen: SDA, hem ulusal, hem de federasyon düzeyde; en çok oyu alan, ülkenin ve Boşnak cephesinin en büyük partisi oldu. Ancak diğer Boşnak partileri, SDA ile koalisyona oldukça mesafeliler. Kısacası, SDA için, yenilmeden kaybetmek gibi bir durum oluştu.

Bosnalı Sırp Cephesinde ise değişen bir şey yok. Daha önce RS Cumhurbaşkanı olan Jelyka Tsciyanoviç, bu sefer Sosyal Demokratlar Birliği-SNSD adına katıldığı yarışta, Cumhurbaşkanlığı Konseyi Sırp üyeliğine seçildi. Daha önce Cumhurbaşkanlığı Konseyi Sırp üyesi olan Milorad Dodik ise RS Cumhurbaşkanlığı koltuğuna geri döndü.

Velhasıl, Bosna Hersek, şimdi yeni bir dönemin eşiğinde bulunuyor.  

Oy verelim-vermeyelim, destekleyelim-desteklemeyelim, elbette, halkın seçtiği ve yetki verdiği isimlere saygı duymalıyız.

Seçim gerilimi ve başarı baskısı altında, taraflar arzu edilmeyen ifadeler kullanmış olabilir. Ancak artık memleketin istiklâlini ve milletin istikbalini düşünme vaktidir. 

Aksi halde, Allah korusun, kaybeden Bosna ve Boşnaklar olacaktır.

YENİ AKİT

Yorumlar1

  • Zaten 1 yıl önce Şikayet Et
    Zaten bosnalılar ve Boşnaklar kaybetmiş, Sırp ve Hırvatlar kazanmış, esas tehlike Türkiye, aynı taktik ak Parti'ye karşı oynanıyor.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat