Sezen Aksu ezan çağrısında haklı mı?
- GİRİŞ05.08.2008 00:41
- GÜNCELLEME05.08.2008 00:41
İstek belki küçük ama zaman zaman bu isteklerde bulunanların art niyetlerinden dolayı da açıkçası isteğin yerini bulması bir yana eleştiri okları hemen çevrilmiş sanatçının üzerine.
“Laik-antilaik” cephesini oluşturanlar bu ülkede o kadar başarılı olmuşlar ki şimdi bu iki kesim birbirinin lehine bir istekte bulunsa bile biriken “kin” kimsenin kimseyi dinlemesine izin vermiyor.
İsmet İnönü zamanından bu yana gelen din düşmanlığı ve dinin kutsallarına saldırıların ardından Sezen Aksu’nun iyi niyetle yaptığı bu çağrı da sessiz sedasız unutulup gidecek bundan emin olun.
Sezen Aksu’nun böylesi bir istekte haklı olmadığını düşünenler ile haklı olduğunu düşünenlerin arasında ne fark var?
Ezan okuyan müezzinin sesinin güzelliği Sezen Aksu’yu ilgilendirmez diyenler çoğunlukta.
Buradaki isteğin iyi niyet çerçevesinde yapılmış olmasının bile kabul edilebilir olmayışı ise ayrıca tartışılması gereken noktalardan birisi.
Tahammül sınırlarımızı çok zorladık son zamanlarda.
Çok büyük gündemler altında, büyük dönemeçleri hasarsız ve kazasız geçmeye çalıştık.
Ülkenin kendi iç dinamiklerini harekete geçirip “iç kucaklaşmayı” ihmal ettik son zamanlarda.
“Tahammül” sınırlarını her geçen gün biraz daha daralttık.
Sezen Aksu, Milli Şef dönemi Türkiye’sinde olduğu gibi ezanın “Türkçeleştirilmesi” isteğinde bulunmadı tabiî ki. Ama devletten güzel sesli “müezzin” isteğinde bulunması, O’nu eleştiri oklarımızın hedefi durumuna getirmemize neden oldu.
Cumhurbaşkanı seçiminden bu yana “ısrarla ve inatla” düşmanlaştırıldık.
Oluşturulan derin yaraları sarmak, birbirimizi kucaklamak zorunda olduğumuz şu günlerde “siyasette kucaklaşma” zemininin bulunması gerekiyor artık.
Ya, YÖK Başkanı’nı seçtiğimiz günlerde gerilen ortamın tekrardan yumuşayıp “bilim adamlarının” daha demokratik Türkiye için çabalamasını
Ergenekon ile oluşturulan ve yıllardır biriken birbirimizi tanımama ısrarına son vermenin zamanının geçtiğini,
AK Parti kapatma davasından sonra esen “ ılımlı siyaset” havasının kucaklaşmaya dönüşeceğe anı istemiyor muyuz yoksa?
Kötü notların toplandığı karnenin yerine “iyimserlik ve sevgi” olan tertemiz bir sayfayı ret ediyorsanız şayet;
Demokrasinin temelinin “tahammül” kültüründen geçtiğini bir kez daha hatırlatayım.
Karşınızdakine gösterdiğiniz tahammül onun fikirlerinin sizin üzerinizde hakim olması yada düşüncelerinin kabul edilmesi anlamına da gelmez bunu bilmek zorundayız.
Siyaset tartışma, düşünceler çarpışma halinde farkında mısınız?
Nereye kadar bu böyle devam eder?
Tahammül ve sabrın bizimle beraber olması gerekmiyor mu artık?
Sadece “ezanı güzel seslilerin okuması isteğine” kulak kabartmak yerine eleştirmek niye?
Sabah güzel okunan ezan sizi uykunuzdan uyandırdığında kaç kişi rahatsız olur dersiniz?
Akşam aynı güzellikte okunan ezan sizin iftar yapmanıza engel mi olacak dersiniz?
Bizim olanın iyisini bizden başka kimse isteyemez mantığı ile değil, iyiyi birlikte bulmakta saklı birazda kucaklaşmamız. İçeriğe saldırılmadığı sürece
Ayhan Kıskaç
Yorumlar74