Kapatılan DTP Muş'tan ders almalı
- GİRİŞ16.12.2009 00:02
- GÜNCELLEME16.12.2009 00:02
Günlerdir altını çizerek uyarmaya çalıştığımız olaylarda gelinen noktanın ciddiyetini anlamak için insanların ölmesini seyretmek mi gerekiyordu?
Muş’un Bulanık İlçesi
Bulandırdılar göz göre göre
Kapatılmalı-kapatılmamalı derken olayların merkezine sivillerde çekilmeye başladı.
Ülkeyi iki kutup yapmak isteyenlerin geldiği en hassas nokta bu değil miydi?
İnsanlar öldükçe, birileri yetişip memleketi kurtarsın çığlıklarını duyacağız. Seyrettiğimiz sahneler yine, yeniden çekiliyor.
Dün Maraş’tı, sonrası 12 Eylül Peki bugün?
İzmir’le başladı, İstanbul’a sıçradı, Muş Bulanık kana bulandı.
Yarın ne olacak?
Cevap verecek birisi var mı yarın ne olacak?
DTP kapatıldı diye zil takanların azınlıkta olmadığını düşünüyorum. Hiç kanım uyuşmasa da bu partinin kapatılmasının iyi olmayacağını savundum hep. Uyum hiç olmadı aramızda, ama demokrasi ‘sevmesende tahammül’ değil mi?
Gelinen olaylarda DTP’nin düşünmesi gereken o kadar çok madde başlığı var ki!..
Düne kadar devleti zorbalıkla suçlayanlar ‘iddialarından fazlasını’ yapmaya başladı. Boynuz kulağı geçti
Hak aradıklarını iddia edenler halkını baskı altına aldı.
Güneydoğu’nun birçok ilinde ‘politize’ olmayan vatandaşların DTP’den rahatsızlığını kimse görmedi bu gündemde. Görmek istemedik bir çoğumuz.
Esnaf her gün siftahsız kepengini çekerken gönüllü değildi birilerine.
Vatandaş sokaktan aldığı küçük çocuklarına oyun diye oynatılan ‘polis taşlamadan’ hiç hoşnut değildi.
Savunsun ya da savunmasın herkes içine düştüğü ‘girdabın’ farkındaydı ama çaresizdi.
DTP işte böyle bir ortamda kapatıldı. Aslında kapatılması bir anlamda yeniden onların kaybettikleri itibarlarını ‘mazlum edası’ ile onlara kurtarma şansını da veriyordu.
Kürtlerin haklarını savunacağım diye yola çıkan bu partinin yandaşlarının yerli halka, ırkdaşlarına yaptığı baskılar gizli gizli dilleniyordu kendi aralarında ama bir 'korku imparatorluğu' vardı orada.
Diyarbakır’da, Mardin’de artık insanların canına tak deme noktasına gelmiş bir oyunda yerli halk istemese de ‘Romeo ve Jüliette’ oynuyordu korkusuna rağmen.
Bölgedeki insanlar aç
Bölge yoksul. Oynanan oyun büyük Açılıma son noktayı koyan kanlı senaryolar bizi biraz daha derinden yaralıyor.
Tokat Reşadiye’den Muş Bulanık'a gelen şehit cenazesinde başlamış gerginlik Bulanık’ta insanların ölümü ile son mu bulacak oyun.
Demokrasi istiyoruz diyen DTP taraftarları yenildikleri demokrasiyi ‘silahların gölgesinde alevlere teslim etmedi mi?’
Bu saatten sonra üzgünüm demenin bir anlamı, cenazeler kaldırılırken çıkacak olayları tahmin etmek için kahinlik yapmanın da bir önemi yok.
Kürt ve Türk mayın hattı oluşturmak isteyenler iki milletin bin yıllık akrabalığını ve kardeşliğini hala anlayamadı.
Kürtler bu toprakların her karesinde var ve birlikte yaşam kültürünü çoktan hazmettiler.
Bayrağı hazmedemeyen ‘üç-beş’ yandaşın gösterilerinin önüne geçmek için de kapatılan DTP’nin yöneticileri çare aramalı. Çünkü artık bölge halkı hedefe onları oturtmaya başladı bile.
Aksi durumda kendi bölgelerinde oluşturdukları ‘korku imparatorluğu’ onları çarmıha gerecek.
Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Galip Ensarioğlu’nun söylediklerinde gizli aslında tüm bu söylenenler. ‘Hain olmamak için DTP eleştirilmiyor’ diyenler gelinen son nokta değil mi?
Bu korku hep teslimiyet olarak kendini göstermeyebilir. Olan Kürt halkına oluyor.
Herkesin itidal göstermesi gereken bir zamanı yaşıyoruz.
Ayhan Kıskaç
ayhan.kiskac@hotmail.com
Yorumlar24