Emret sayın savcım
- GİRİŞ26.02.2010 01:07
- GÜNCELLEME26.02.2010 01:07
Gayri nizami yönetilen devlet anlayışından hukuk tabanlı bir anlayış oluşturmanın Türkiye için sanırım ne kadar zor olduğuna son günlerde hep birlikte yakından tanıklık ediyoruz.
Çetelerin yönetmeye çalıştığı bir ülkenin pisliklerinden arınma mücadelesinin sonuna mı geldik dersiniz?
Yıllardır çeteleri çökertmek için verilen mücadelenin ardından şimdi hukuk sancılı bir evreyi üzerinden atıp kendi hesaplaşmasını mı yapmaya çalışıyor?
Ergenekon’dan çıkış hikayesindeki eritilen dağı hatırlayın.
Koca dağları eriten Türkler şimdi statükonun direnişi karşısında bakalım hukuk devleti olmak için buz gibi suratları eritmeyi başarabilecek mi?
Operasyonlar peş peşe yapılıyor yapılmasına ama ortada direniş gösteren statükocu kurumlar bir türlü ülkenin bağırsaklarını temizlemesine müsaade etmiyor.
Memlekette darbe planları üzerinden gelinen son nokta ortada.
Eski kuvvet komutanları gözaltına alınıyor, sorgulanıyor ve sonuç; tutuksuz yargılanmak üzere serbestler…
Yok yok onlar suç işlemiş olamazlar değil mi?
Çeteler savaşının içinde olmaları mümkün değil zaten. Böyle bir ihtimali düşünmek bile istemiyorum.
Çetelerle onları aynı kategoride değerlendirmek haksızlık olur.
Ya bu savcılar var ya… Bu ülkeye tam bir paradoks(!) yaşatıyor. Hem de özel yetki ile donatılıp kuvvet komutanlarını, askerleri gözaltına alarak.
Nereye varır dersiniz bu mücadelenin sonu?
Çeteci olmayan askerler darbecilikle suçlanıyor.
Savcılar sürekli bir şeyler yapmaya çalışıyor ama öte yandan da hukukun bir direniş gösterdiğini de görmeyen, duymayan kalmadı.
Aslında bu direnişin sebebi ‘asla bu ülke lehine kendilerinden başkalarının karar veremeyeceği’ düşüncesi değil mi?
Ülke adına bile başkalarının iyi düşünme hakkı prangalar altına alınmış çoktan.
Hakimler ve savcılar yüksek kurulu Erzurum savcısıyla ilgili aldığı kararda da bu düşünce içindeydi değil mi?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ‘Avrupa Standartları Bakımından Rollerinin Güçlendirilmesi Ortak Projesi’nin açılış töreninde yargıya ve hükümete mesaj içerikli bir konuşma yaptığında da yargı organlarının bazı üyelerinin yaptıklarını hatırlayın.
‘’Yargının kapısında hak isteyeni haklamak, hiç kimsenin hakkı olamaz.” diye serzenişte bulunan Kılıç bu konuşmasını yaparken siyasallaşan bir kesim salonu terk ediyordu.
Kimse onlar kadar bu ülkeyi düşünemezdi…
Yıllardır yargı erkini elinde tutanlar acaba hangi kararlarda adaleti getirmeye çalıştılar?
Başörtüsü, katsayı, darbelerde tek tek asılanların sonradan hak iadeleri, 28 şubat sürecinde mağdur edilenlerin haklarının verilmesi bunların hangisinde adalet tecelli etti.
Bu örnekler böyle sıralanır ve sayfaları doldurur.
Şimdi düşünün memleketin en köklü kurumları sorgulanıyor ve yargılanıyor.
Bu yargı ve sorgu neden yapılıyor?
Orantısız güç kullanma mı var?
Askere güven zedeleniyor sebebi ise; darbecilerin ağzından akan salyaların onlara yaptırdığı iştah kabartan koltuk hırsı.
Yargıda adaletsizliğe dikkat çekiliyor. Yargı kendi pimini çekmek üzere. Çünkü Türkiye için alınan kararların çoğunda siyasallaşmış bir düşünce ile hareket edilir oldu.
Artık kararların doğruluğu yargının kendi organlarınca sorgulanmaya başlandı bile.
Ülkenin değer yargılarını yok etmek için tetikte bekleyen iki kurumu şahıs hataları yüzünden kurumsal zedelenme yaşanıyor.
Darbe planları yaptığı iddia edilenlerin serbest bırakılması için Genelkurmay’ın yaptığı girişimlere ne demeli?
Perde arkasında gizli pazarlıklar yaparak serbest bıraktırma çalışması yapanlar yarın vatandaşına karşı da aynı hassasiyeti gösterecek mi?
Orantısız güç kullanmaktan bahseder olduk son günlerde peki son olaylarda orantısız güç kime kullanıldı dersiniz?
Erzurum’da görevden alınan özel yetkili savcı mı orantısız güç kullandı yoksa HSYK mı?
Bütün bunların 3. Ordu komutanı Orgeneral Saldıray Berk’i ifadeye çağırdıktan sonra Erzurum savcısı Osman Şanal’ın başına gelmesine ne demeli?
Gelip ifade vermesi gerekenler görevden aldırmakla meşguller bunun neresi adalet?
Yıllardır orantısız güç kullanılan vatandaş artık uyandı ve ortada dönen oyuna karşı sadece 'adalet' diyor.
Ergenekon sorgularının başladığı sürece baktığımızda savcılar çok sayıda askerin ifadesini aldı sonuç ise ortada.
Asker yine emretti ve savcıları o apoletlerin etkisi altında bıraktı.
Savcıların üzerindeki baskılar nedeniyle dava sürecinde hedef saptırmaların bendeki en büyük endişe olduğunu ifade edeyim.
Dün hukuku kirletmeye çalışanlar bir tavsiye.
Bugün olmasa bile Adalete birgün hepimizin ihtiyacı olacak….
Ayhan Kıskaç /Haber7
ayhan.kiskac@hotmail.com
Yorumlar2