Dayım
- GİRİŞ12.11.2008 08:38
- GÜNCELLEME12.11.2008 08:38
GAZETECİLİĞE başladığımda beni şu konuda sıkı sıkı uyardılar: "Aman aile içi taciz haberlerinden uzak dur! Türk halkı hiç hoşlanmaz, okumaktan da duymaktan da..." "Nasıl yani?" olmuştum, "Bu kadar çok ensest yaşanıyor bu ülkede ve biz yok sayacağız, öyle mi?" Neyse ki, yıllar içinde durum değişti.
Belki azalmadı ama her geçen gün daha çok üzerine gidilir oldu. Konuşuluyor, deşiliyor, tartışılıyor, dava açılıyor. Sonuç alınıyor ya da alınmıyor, en azından "problem" irdeleniyor. Ben de bir kadın olarak bu meselenin peşini bırakmak istemiyorum, elim varmıyor, dilim varmıyor, içimden gelmiyor. Her denk düştüğünde bir adet "bizzat yaşanmış" bir hikaye okuyacaksınız. Bugünkü röportaj konuğuma, kendisini bu çok yaralayan olayı bizimle paylaştığı için huzurlarınızda çok teşekkür ederim.
Kimin tacizine uğradınız?
- Dayımın.
Kaç yaşındaydınız?
- Bana ne yapıldığını anlayamayacak kadar küçük bir yaşta.
Ne kadar sürdü?
- İlkokula kadar devam etti.
Sizi nasıl taciz ediyordu?
Bir erkeğin bir kadına yapacağı herşeyi yapıyordu. Ama cinsel birleşme gerçekleşmiyordu.
Aynı evde mi yaşıyordunuz?
- Hayır. Ya bize kalmaya geliyordu ya da biz anneannemlere gidiyorduk. Biz üç kız kardeşiz, anneannem yer yatağı hazırlıyordu. Herkes uyuyunca da dayım beni -battaniyenin altına saklanmış bile olsam buluyor- yatağına alıyor ve aynı şeyleri tekrarlıyordu. Hep uyuyormuşum gibi yapıyordum. Hissetmiyormuş, farkında değilmiş gibi...
Tüm bu olanlar sizi nasıl etkiledi?
- Okul yılları boyunca çok içine kapanık bir çocuk oldum. Başarılı da değildim. Ürkek, korkak, yabani. Altıncı sınıfa geldiğimizde, canlılarda üreme konusunu işlerken birden, bana yapılanları hatırlamaya başladım. Müthiş bir karmaşa ve depresyon. Beni korumadığı için en çok anneme öfkeliydim. Allah’a da inancım olmadı. Madem esirgeyen ve bağışlayandı, küçücük yaşta neden kimse beni korumamıştı. Ortaokul yıllarında bile yatağıma çiş yaptığımı hatırlıyorum.
Başınıza gelenleri hiç kimseyle paylaşmadınız mı?
- 12 yaşında ablam ve kız kardeşime anlattım.
Tepkileri ne oldu?
- "Aman anneme söylemeyelim çok üzülür!" dediler. Sonraki yıllarda unutmak için uğraştım. Ama ne mümkün, ömür boyu ruhumda taşıdım.
Profesyonel destek almayı düşündünüz mü?
- Psikiyatra gitmedim ama meditasyon gruplarına katıldım. Bir keresinde içe yönelme teknikleri yapıyorduk, hafif bir müzikle gözümüzü kapatıp, sessiz kalıyorduk. Hava soğuk olduğu için üzerime battaniye örtmüştüm. Oturumu yöneten arkadaş, başıma dokununca, battaniyenin altına saklandım. Gözümü açamıyor ve ağlıyordum. Susmak istedikçe daha da çok ağlıyordum. Uzun süre katıla katıla ağladım. Çünkü çocukluğumdaki o ana dönmüştüm. Gözüm kapalıydı ve birisi bana dokunuyordu. Ruhumdaki acıyı tarif edebilmeme imkan yok...
Neyi keşfettiniz?
- Bu travmadan kendimi koruyabilmek için, duygusal olarak kendimi köreltmiştim. Hatırlamamak, acı çekmemek için bir sürü kapıyı kilitlemiştim. Günlerce, aylarca "Çocuklukta değil, bugün buradasın, onlar geçmişte kaldı" diye tekrar ettim. Ben zaten çocukluğumdan beri aynı kábusu gördüm: Bir tehlikeyle karşılaşıyorum, kaçamıyorum, avazım çıktığı kadar bağırıyorum ama sesim çıkmıyor. Demek ki bana o aşağılık şeyleri yapan dayıma ses çıkaramadığım için ben kendimi de suçlamıştım.
Ama sonra evlendiniz?
- Evet hem de severek evlendim. Ama söyleyemedim kocama. Onu da üzecektim.
Çocuğunuz da oldu...
- Evet, oğlum oldu. Bir yerlerde, tacize uğrayan insanların tacizci olduğunu okumuştum. Kendimden şüphelendim. Acaba oğlumu taciz eder miyim diye? İnanabiliyor musun? Bir süre kendimi didikledikten sonra yapmayacağım konusunda emin oldum. Böyle iğrenç, bela bir şey bu...
Yoksa dayınız da mı tacize uğramış?
- Evet. Küçükken, çok yakınının feci şekilde bir tacizine uğramış. Benim hayatımı karartan adama, bir acımam eksik değil mi! Yine de onun hakkındaki gerçekleri öğrenince üzüldüm. Ama şeytan görsün yüzünü. Tedavi edilmesi gerekiyor. Bütün tacizcilerin edilmesi gerekiyor. Hüseyin Üzmez’in de. Çünkü onları tedavi etmeden salıvermek, bir sürü insanı tehlikeye atmak demek. Cezalandırmamak da, başkasını cesaretlendirmek. Tacize uğrayan bir sürü insan bunu söyleyemiyor. Suçluların da çok az bir bölümü adaletin karşısına çıkıyor. Ve sonuç öyle veya böyle salıverme...
Son olarak söylemek istedikleriniz...
- Ben bugün 44 yaşımdayım. Ruh sağlığıma kavuştum, ruhumun gizli şifrelerini epeyce bir çözdüm. Ama o incinmişlik duygusu hep kalacak. Kendisine ne yapıldığını bile anlayamayan o küçük çocuk, hiçbir zaman teselli bulmayacak. Adalet bu kadar zor mu? Kör mü? Ne demek o çocuk etkilenmemiştir? Benim bu anlattıklarımı bir düşünün. Ben etkilenmemiş miyim? Bir sürü küçük, korumasız ve çaresiz çocuk için lütfen biraz adalet...
Ayşe Ayman - Hürriyet
Yorumlar4