Yeni nesil siyaset

  • GİRİŞ05.10.2019 10:58
  • GÜNCELLEME05.10.2019 10:58

Nesiller değişiyor, değişirken siyaset de sahnesi de ruhu da değişiyor,

Fikirleri, aktörleri, taraftarları ve ittifaklarıyla. Şimdilerde siyasette böyle bir nesil değişimi periyodunun içinde olduğumuzu görüyorum. Bu nedenle siyasi değerlendirmelerin bu değişimi öngörebildiği oranda başarılı olacağına inanıyorum.

Elbette eski siyasi damarlar, kaleler, burçlar korunacak. Ancak içeriği yeni nesil şekillendirecek. Bu gidişe de dur demek mümkün değil.

Her zaman olduğu gibi medya bu değişimin öncüsü.

Olaylara soğukkanlı biçimde baktığımda gördüğüm bir resim var.

ANAP sağ ve sol eğilimlerin ortalamasını alan bir partiydi, sonra bu orta siyaseti AK Parti devam ettirdi. Ortalamayı temsil ettiği oranda başarılı bulundu. Şimdilerde ise artık herkes ortada. Sağ siyaset herkesin ortaya çekildiği bu sahnede mevcudu savunmanın ya da eleştirmenin ötesinde bir fark ortaya koymalı, -ki o da zamanın ruhuna, yeni nesle uygun olmalı.-

GÜÇ SANAL DÜNYAYA VE MİKRO BİRİMLERE DAĞILDI

Bu değişimin domino taşlarının başında Sovyetlerin dağılması, ideolojilerin değerini ve askerlerini kaybetmesi ama en çok iletişim teknolojileri geliyor.

Ulaşım hızı, fikirlerin dolaşımını hızlandırdığı gibi içeriğini de belirliyor. Araç, mesajın kendisi haline geliyor, fikirleri kendi kalıbına döküyor. Mekânsal birlik gereksiniminin ortadan kalkmasıyla sanal cemaatler güçleniyor ve siyasetin içeriğini de artık onlar biçimlendiriyor. Eski siyasetin etkileşim kümelerinde dikkate alınan kanaat önderleri, büyük sermaye ile dizbağı olan medya gurupları artık etki alanını yitiriyor. Bu saha teknoloji devlerinin eline geçiyor. İletişim teknolojisi bir yanıyla dev dijital şirketleriyle daha da küreselleşiyor.

MERKEZİN ORTASINDA BULUŞANLAR

Böyle bir ortamda, muhafazakârlık artık dinî, politik bir tavır olmaktan çıkıyor, sosyal bir mesaj haline geliyor. Aynı dili konuşmak, aynı esprilere gülmek, beğenilerini ve tepkilerini paylaşmak bir ortak küme oluşturuyor. Bu kümede artık liberallerin de yeri yok. Liberaller her türlü özgürlüğün suyunu çıkardıkları fikriyle artık itibar görmüyor. (Bunu bir ölçekte Almanya’da ki Weimar Cumhuriyeti örneğine benzetebiliriz.) Sadece liberal değil uç siyasi fikirler de yeni muhafazakârlıkta yer bulmuyor.

Dünyanın akışı içinde süregelen bu değişimde sade marjinaller ve liberal düşünceler muteberliğini kaybetmedi; sol da heyecanını, ütopyasını ve rol modelini kaybetti. Buna bağlı olarak klasik sağcılığın merkezinde yer alan sol karşıtlığının da artık bir önemi kalmadı.

Yeni nesil siyaset sağ veya sol herkesi ortanın ortasına çekerken kalan uçları törpüleyecek.

Görünen o ki sağda da solda da siyasetin kalıcıları merkezin ortasına gelebilenler olacak.

Batıda, “Amerika, Avrupa beyazlarındır ve onların kültürüyle kalacak, ona uyum sağlamayan herkes düşmandır” şeklinde özetlenebilecek bu akım kendisini “alternatif sağ’’ olarak etiketlerken, bizde henüz yeni bir tanım bulunmadı. Türkiye’nin alternatif sağ henüz oluşmadı. “Batıdaki keskin ve kıyıcı söylemi taklit ederek ortaya çıkmaz inşallah” diye temenni etsek de, siyaset nesil değişimiyle birlikte bu zeminde ilerleyeceğe benziyor. Birbirine sosyal uyum dışında bağı olmayan, fikir birliği ve dava aramayan, olsa olsapopüler sağı temsil edebilecek yeni nesil siyasi akımlar yavaş yavaş sahneye çıkmaya başlarken düşünme biçimlerine zihnen hazırlıklı olmakta fayda var.

İDEOLOJİSİZ GÜÇ BİRLEŞİMİ

Yeni nesil siyasette artık ideolojinin değeri azalıyor.

Fikir ve ideolojinin yerini artık güç birleşimleri alıyor. Herkes ve her birey etkili güç haline geliyor. Kurumların bürokrasisi, itibarı kısıtlayıcı olurken, bağlayıcılığı olmayan güç kazanıyor. Küçük küçük kurumsal ve bireysel güç birleşimi herkesi önemli hale getiriyor. Bu değişime, Almanya’da CDU ve SPD gibi köklü iki partiyi örnek verebiliriz. Eskiden tek başlarına güçlüyken şimdi o güçleri dağılan bu iki parti küçük de olsa bir çok ittifaka ihtiyaç duyar hale geldi ve “asla” dedikleri insanlarla bile ittifaka girerken kimse bunu anormal görmüyor.

Beğensek de beğenmesek de, “no’luyor bize” desek de değişim kaçınılmaz. Yeni nesil siyaset milliyetçilik merkezinde buluşacak. Bu, 12 Eylül öncesinin klişesi olan milliyetçilik eşittirfaşizm yaftasıyla örtüşmeyen bir tanımla önümüze gelecek. Bu nedenle yeni nesil siyasette eski ezberler işe yaramayacak. Bu gidişatın içinde AK Parti merkeze gelirken CHP’nin merkezden gitmesi de ayrı bir vaka! Ezcümle yeni nesil siyaset sağ merkezden gidene bir gelecek vadetmiyor. 1992’de İzlenim dergisinde çalışırken “İslâmcılık Prim Yapıyor” başlığında hazırladığımız bir dosya vardı. Bugün öyle bir dosya hazırlayacak olaydım bu gelişmeler ışığında “İslâmcılık artık prim yapmıyor” başlığını atardım.

Yeni Şafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat