Özkök'ün aradığı inanç editörü benim

  • GİRİŞ13.11.2009 16:42
  • GÜNCELLEME13.11.2009 16:42

Sayın Ertuğrul Özkök, aradığınız inanç editörü benim. Eğer aşağıda size hitaben yazdığım maili okuduktan sonra bahsettiğiniz o inanç editörünün  ben  olduğuma karar verirseniz bilin ki iş orada bitmiyor. Çünkü sadece ‘inanç editörü’ değil Hürriyet’e aynı zamanda ‘inançlı bir editör’ü aldığınızı bilmenizi isterim. Yani benim de sizden beklentilerim olacak. Baştan söyleyeyim!”

 

Hürriyet’in inanç editörü aradığını duyunca hemen oturup Ertuğrul Özkök’e hitaben bir mail yazmaya karar verdim:

 “Sayın Ertuğrul Özkök,

Umre ziyaretinizi büyük bir heyecanla takip etmiş ve bunun açılımının size ve Hürriyet’e nasıl yansıyacağını sabırla beklemiş biri olarak nihayet o müjdeli haberi aldım. Evet, ilk icraat olarak inanç editörü aradığınızı duyurdunuz, nasıl sevindim nasıl anlatamam.  İşte buraya yazıyorum, aradığınız o inanç editörü benim. Bana inanmazsanız dört yıldır gazetemizin Ramazan sayfasının editörlüğünü hiç çekinmeden bana teslim eden Yeni Şafak Gazetesi’nin Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert’e sorabilirsiniz.

Hatta Hac mevsimi hacı adaylarını yolcu eden sonra onları tekrar karşılayan, Michael Jackson’un Müslüman olarak ölmediğini ortaya çıkaran, kurbanlıklar için toplanan yardımları ‘sevaptır’ mantığıyla destekleyen benim.

Edison’un cennete gidip gitmeyeceğini merak edenlere Edison’un çekmecesinden Nur süresinin değil ekmek kırıntıları çıktığını anlatan da yine benim.

İsmet Özel’in “Dört İncil’den Yuhanna’yı tercih edişim niye?” sorusunu bir şiir mısrası deyip hiçbir zaman öylesine okuyup geçmedim.

Şiiri yarım bırakıp bu işin peşine düştüm, Yuhanna’nın neden kutsal sayıldığını  öğrendim.

Yani  her Müslüman gibi diğer dinler hakkında da az çok bilgim var. Mesela lise yıllarından ‘bedava İncil’ kampanyalarından edindiğim küçük bir İncil’imin yanında  bir arkadaşımın hediyesi Kitab-ı Mukaddes’im kütüphanemde bulunmaktadır.

Zerdüştlük denilince aklıma ‘’Böyle Buyurdu Zerdüşt” geldiği için bu alanda bilgi açığımın olduğunun farkındayım ama söz veriyorum çalışır ‘batıl dinleri’ de en kısa sürede öğrenirim.

Hem ben de Buda’nın bile aslında Müslüman olmaya ramak kala öldüğüne inananlardanım.

Daha ne diyeyim?

Ama tabi karar yine de sizin!”

                ***

DUHA DİYE BİR SURE VAR MI?

Hürriyet gazetesi inanç editörü arıyor ya peki diğer gazeteler bu konuya nasıl bakıyor. Mesela muhafazakâr kesimde gazete çıkaranlar bu işte en başarılı kendilerini mi görüyor? Bu gazetelerde kimse hata yapmaz mı?

Bu soruların cevabını öğrenmek için meseleye biraz yakından bakalım.

 Evet, muhafazakar kesimde çalışan gazeteciler işe alınırken  doğal olarak din sınavından geçirilmiyor, ama içerde bu hassasiyeti gözetenler olduğu için de hiçbir zaman ‘’Yine Kurban Bayramı Hac mevsimine denk geldi” gibi abuk sabuk başlıklar da atılmıyor. Burası doğru!

Fakat bu tür gazetelerde de zaman zaman dini konularda hatalar yapılıyor. 

Başımdan geçen bir olayı örnek vereyim.

Bundan 5-6 yıl önce bir haber yapmıştım. Haberde gazeteci, yazar ve sanatçılara en çok etkilendikleri ayetlerin ne olduğunu sormuş sonra bu ayetin onlar için ne anlama geldiğini öğrenmiştim. Haberi büyük bir heyecanla yazıp içeri teslim ettim. Ertesi gün Haşmet Babaoğlu’nu en çok etkileyen Duha suresi Duhan suresi olarak haberde çıkmasın mı? Büyük bir merakla işi araştırdım. Peki nasıl olmuştu?

Meğerse, o dönemki yazı işleri müdürümüz sayfa çıkışında Duha’yı görünce ‘yok canım Duha değil Duhan suresi var Ayşe yanlış yazmış’ deyip surenin doğrusunu (!) habere girmiş.

Olan da olmuştu!

 

Ben ise daha büyük bir hata yapıp, Yeni Şafak gazetesinde ayet ve sureden dolayı bir karışıklık olduğunu Haşmet Babaoğlu’na söylemeye utanmış telefon açıp özür dileyememiştim.

Geç de olsa şimdi özür dilesem olur mu acaba?

                          ****

KAYIP GÜL PEŞİNDE REZİL OLMAK

Geçen hafta Hürriyet’in Pazar ekinde Ezgi Başaran  “Bir bestseller nasıl yoktan var edilir?” başlıklı bir haber yapmıştı. Büyük bir merakla haberi okudum ta ki kendi adımı görüp rezil olana kadar.

Ezgi Başaran haberinde özetle Timaş Yayınları’nın yeni yazarı Serdar Özkan’dan bahsediyor ve 49 dile çevrilmiş Kayıp Gül romanıyla bu genç yazarın ‘yıldız’ olmasını  eleştiriyordu.

Bestseller balonunu patlatırken iğneyi bana da batırıyordu.

Mesela ‘iğneli kız’  yerden yere vurduğu Kayıp Gül romanını kimin övdüğünü merak edip Serdar Özkan’ın sitesine girmiş bir de ne görsün benim övgü dolu cümlelerim bu sitede yer almıyor mu?  Böyle bir yazarı kim övmüş diye merak edip bakıyorum. Haber 7’nin yazarı Ayşe Olgun mesela..” deyip beni bir küçümsüyor ki sormayın gitsin.

Bu yazıyı okuyan bir arkadaşım doğal olarak dalgasını geçiyor: “Serdar Özkan’ın sitesini gördün mü? Kitabı,  İskender Pala, Ayşe Şasa, Talat Sait Halman övmüşler ama seni küçük lokma görüp seni yemiş.”

“Yok, yok bence onların kim olduğunu bilmiyor. Ezgi Başaran beni tanıyor beni!Yaşasın!” diyorum ve hep birlikte gülüyoruz.

Aslında Ezgi Başaran’ı kimse tanımaz deyip bu ‘küçük lokma’ işine sadece gülüp geçecektim ama bir baktım Ahmet Hakan da Ezgi Başaran’a ‘Bravo!’ demiş. Ahmet Hakan’ın ‘Bravo’sunu da duymayan kalmamıştır eminim.

Ah Ahmet Hakan Ah! Beni herkese rezil ettin!

İş başa düştü. Bu rezillikle yaşanmaz. Hemen durumu düzeltmek adına örnek bir gazetecilik sergileyen  Ezgi Başaran’ın küçük bir eksiğini tamamlayayım.

 

 Mesela Kayıp Gül romanı ile ilgili yazdığım "Kayıp Gül bizi gerçek dünyadan düşlerin ve güllerin dünyasına doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Hayat karşısında hayranlık ve şaşkınlığını kaybetmiş okuyucunun ruhuna dokunarak 'kayıp güllerini' hatırlatıyor" cümlesi Serdar Özkan ile bundan beş yıl kitabıyla ilgili Yeni Şafak’ta  yaptığım röportajın girişinde yer alıyor. Öyle övgü mövgü değil direkt kitabın içeriği hakkında okuyucuya bilgi veriliyor anlayacağın. Yani Özkan’la o günlerde Milliyet Sanat’ın da yaptığı gibi onlarca röportajdan sadece biri…

Üstelik Kayıp Gül o tarihlerde Doğan Kitap’tan çıkmıştı. Hatta Doğan grubuna bağlı kültür sanat eklerinde kitabın boy boy reklamları vardı bak şimdi hatırladım.

Evet, Ahmet Hakan burada ben de ‘Bravo!’ istiyorum.

Neden diye soracak olursan şöyle açıklayayım:

Bakın başörtülü biri olarak Timaş yayınlarından çıkan kitapları değil Doğan kitaptan çıkanları takip ediyorum.

 

Belki bu ‘Bravo’larınızı duyan Ayşe Armandeğişik bir örtülü daha keşfettim’ hevesiyle bu sefer de benle röportaj yapar.

Belli mi olur?

Ayşe OLGUN / Haber 7      
ayseolgun@yahoo.com

Yorumlar17

  • Saffet Macit 14 yıl önce Şikayet Et
    yorumlar ilginç. yazıyı anlamadan yazı hakkında olumsuz yorumlar yapanlar, bi daha okuyun yazıyı, yine olmadıysa bi daha, yine de olmadıysa bidaha :) okuyun anlayana kadar. illaki anlarsınız
    Cevapla
  • kemal ak 14 yıl önce Şikayet Et
    Yazik. Iki ihtimal var: 1-Haber7 sayfa dolduracak kimse bulamadi, bu ablaya mecbur kaldi. 2- Ablamiz torpilli bir yerlerden, Haber7 okurunun ortalama seviyesi de belli, yaz bakalim ufak ufak dediler... Bu kadar yavan, uslupsuz, sade suya tirit yazilarla kose yazari olunuyorsa vah bizim halimize.
    Cevapla
  • ahmet sağlam 14 yıl önce Şikayet Et
    budur. ironi nedir, bilen okur olmadan yazarlık da zevk vermiyordur
    Cevapla
  • özgür can 14 yıl önce Şikayet Et
    abla selam. siz ali olgunun kızı deyilmisin
    Cevapla
  • Bab-ı esrar 14 yıl önce Şikayet Et
    Bu da ne böyle?. bu tür yazılarla bizim tesettürlü bacılarımız reyting peşine düşmüşler! Alkışlıyorum. tebrikler tebrikler....
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat