Diriliş Neslinin amentüsü

  • GİRİŞ18.01.2010 14:20
  • GÜNCELLEME18.01.2010 14:20

Diriliş nesli…

Tıklık tıklım CRR’yi doldurmuştu.

Aralarında Bakan da vardı öğrenci de…genci de yaşlısı da… Türkiye’nin dört bir yanından gelen seçkin davetliler Sezai Karakoç’u anlatan Gün Doğmadan belgeselini seyretmek için nefeslerini tutmuştu.

Gelemeyenler ise salondaki dostlarını telefonla arıyor belgeselle ilgili bilgi alıyorlardı.

 Mesela Şaban Abak ile sohbet ettiğimiz sırada gelen bir telefonda Sezai Karakoç’un bir  arkadaşıyla tanışma fırsatım oldu. Hüsnü Çalhan nam-ı diğer Gezgin Hüsnü dağda koyun ve kuzularını bırakamadığı için belgeseli seyretmeye Denizli Yatağan’dan kalkıp gelememişti. Ama aklı o gece CRR’deydi. Belgesel nasıl olmuştu? Üstadın fikirleri gerçek anlamda beyaz perdeye aktarılmış mıydı? Bu belgeselden sonra TRT acaba daha kapsamlı bir Sezai Karakoç belgeseli çeker miydi? İşte tüm bu soruları merak eden Hüsnü Çalhan gibi nice ‘dava delisi’ nin kimi dağda kimi ise Ankara’da siyasetin tam kalbindeydi.Yani bu coğrafyanın her yerinde gerçek anlamda bir diriliş yaşanıyordu...

Bundan güzel ne olabilirdi?

**

İçişleri Bakanı Beşir Atalay o gece  yaptığı konuşmada, Suriye ile Türkiye arasında kalkan vize uygulamasıyla aslında bir anlamda Sezai Karakoç’un hayalini kurduğu sınırları olmayan bir İslam coğrafyası için atılan ilk ve en önemli adım olduğunu söylüyor ve sınırların kaldırıldığı o gün duyduğu heyecanı bizimle paylaşıyordu.

Yani bir anlamda devlet politikasını yürütenlerin diriliş ruhuyla attığı adımlardan bahsediyordu.

Benim için o gece heyecan verici olan da işte buydu.

Diriliş nesli artık iş başındaydı!

NURİ PAKDİL FACEBOOK’TA

Nuri Pakdil ile Sezai Karakoç Maraş’ta orta birinci sınıfta aynı sınıfta okurlar ve aralarında sıkı  dostluk başlar. Takvim yaprakları 1943’leri göstermektedir…

Bugün hem edebi hem de düşünce dünyasında iki önemli isim olarak biri Ankara’da biri İstanbul’da yaşıyor.

Maraş’ta 67 yıl önce tohumları atılan bu iki arkadaşın ilginç bazı ortak noktaları var.

Mesela ikisi de fotoğraf çektirmeyi sevmez.

Bunun sebebini Sezai Karakoç, “Poz verecek kadar vaktim yok’’ diye açıklar. Bu yüzden Karakoç’un Diriliş Partisi toplantılarında çekilmiş birkaç kare fotoğrafı vardır sadece. Yani dava üzerine yapılan çalışmalar sırasında çekilmiş fotoğrafları…

Yine iki isim de basından uzak durur. Röportaj vermeyi sevmezler.

Sessizliğin efendisidir iki üstat da.

İşte bu yüzden  facebook’ta ‘Nuri Pakdil’ adına açılan sayfada gördüğüm üstadın fotoğrafları beni gerçek anlamda heyecanlandırdı.

Facebook’ta Nuri Pakdil'in ender resimlerinden biri yayınlandı. Şair Şaban Abak ile yanyana...  
Sayfa, hikayeci Necip Evlice tarafından Nuri Pakdil’in izniyle açılmış.

İlk gençlik yıllarından kalma resmiyle tanıdığımız üstadın bu sayfada yer alan fotoğraflarında ‘modern bir derviş’ olarak okuyucusunu selamlıyor.

Sükunet yüzünün her zerresinde.

Bir anlamda,  Yalnız, yazdığım eserlerle konuşurum” diye selam ediyor bizlere.

Yani elindeki feneri yüzüne değil, ırmak olup aktığı yatağa çeviriyor. Okyanuslara, ancak o ırmağın şarkısını dinleyerek kavuşmanın mümkün olacağını söylüyor ve sessizce bize göz kırpıyor.

Sezai Karakoç belgeselini bir adım olarak düşünürsek ikinci adım da Nuri Pakdil belgeseli olmalı bence…

Sezai Karakoç belgeseline emeği geçenlere duyurulur!

Meraklısına not:  Facebook’taki bu sayfadan Nuri Pakdil’in eserlerinin yer aldığı www.edebiyatdergisi.com  ve üstad hakkında bugüne kadar çıkmış yazılara da ulaşabilirsiniz…Ayrıca ‘Nuri Pakdil Okuma Kampanyası’ başlatan gençlerin çıkardığı Şehrengiz dergisini de buradan tebrik ediyorum.

Ayşe Olgun - Haber 7
ayseolgun@yahoo.com

Yorumlar1

  • ismilazimdegil 14 yıl önce Şikayet Et
    Neyimize gerek. Neyimize gerek edebiyat, sanat. Başka meseleler varken edebiyata ve gerçek sanatkara hürmet niye olsunki. Bir dua dahi edeni yok ve sanırım bizim de ardımız sıra dua edenimiz olmayacak.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat