CHP’li kadınlar beni de parçalayacaktı
- GİRİŞ04.03.2010 14:01
- GÜNCELLEME04.03.2010 14:01
Hilafetin kaldırılışının yıldönümünde bir araya gelen CHP’li kadınlar ellerine geçirdikleri kara çarşafı parçalarken bir yandan da kameralara poz veriyorlardı.
Yüzlerine baktım dikkatlice.
Had bildiren kadın ifadesi oturmuştu her birinin yüzüne.
Yıllar geçmiş ama o ifade yüzlerinde donup kalmıştı işte.
Çarşafı değil de sanki bir kadının üzerindeki çarşafı parçalar gibiydiler.
Öyle bir ruh haliyle kendilerinden geçmişlerdi her biri.
İstanbul’da bir grup çarşaflı kadının yakasına parti rozetini takarken bile sanki hep bu günün hayalini kurmuş gibiydiler.
Parçaladılar büyük bir hırsla çarşafı. Paramparça ettiler..
***
CHP’li kadınlar çarşafı parçalarken yüzlerindeki ifade öyle tanıdıktı ki benim için.
Hatırlayınca gülümsedim yeniden.
Soğuk, had bildiren karşısındakini anlamak istemeyen buzdan bir heykel gibi dikilivermişlerdi kamera karşısına bir kere daha.
Şefkatin, empatinin köşe bucak kaçtığı yüzlerdi o yüzler.
Merhametin kırıntısı bile sanki bin yıl önce terk etmişti kalplerini.
10. yıl marşı dinler gibi bir his uyandırırdılar yine içimde.
Bu yüzlerle dopdolu bir ortama ilk girdiğimde tabi henüz bu tespitlerde bulunmamış meslekte sadece iki ayını doldurmuş tıfıl bir muhabirdim.
Taksim taraflarında bir haber peşindeydim.
‘’Benim işim bitti bu taraflarda gideceğim başka bir haber var mı?” diye sormuştum şefime telefonda büyük bir hevesle.
Tam o saatlerde CHP’li kadınların bir toplantısı olduğunu söyleyen şefimiz, ‘Seni rahatsız ederler mi acaba?” diye yüksek sesle tereddüdünü de dile getirmişti.
Gerçi başörtülü olduğum için Ankara Kızılay’da ‘hepinizi asacağız’ tehdidi yemiş, İstiklal Caddesi’nde tacize uğramıştım ama haber için gideceğim bir toplantıda başıma bir şey geleceğini o an hayal bile edememiştim.
“Yok, bir şey olmaz ben kendimi kollarım” diye gülüp geçmiş şefimizin verdiği adrese doğru yola çıkmıştım bile.
Geç kaldığım toplantıya girdiğimde yer kalmadığı CHP’li kadınların oturduğu bölümde boş bir sandalyeye kuruldum. Defterimi çıkarıp konuşulanları not tutmaya başladım. Konu neydi, konuşan kimdi şimdi hatırlamıyorum ama kürsüdeki kadın başörtülülere çoktan hakarete başlamıştı bile.
Öyle ki ben sakin sakin notlarımı tutup fotoğraflarımı çekerken bir ara kürsüdeki zat ‘kuş beyinliler’ diye hakarette bile bulunmuş hatta yanında oturduğum sarışın ve kilolu kadın kafasını bana doğru çevirip ‘hıh’ diye öfkeyle omzunu silkmişti. İşte o sallanan baş, silkinen omuzla kendime gelmiş, sadece bir haberde değil aynı zamanda beni de hedefe koymak isteyen garip kadınlar topluluğu arasında olduğumu fark etmiştim.
Garip kadınları anlama hevesiyle fotoğraflarını çekmeye notlarımı almaya devam ettim. Toplantı sonrası konuşma metninin tamamını almak isteğimde ise biraz önce çarşaf yırtan vahşi kadın yüzleri bir anda çarşafa rozet takmaya uzanmış hevesli kadın yüzlerine bürünerek büyük bir memnuniyetle beni içerdeki odaya davet edivermiştiler.
Çay ikramı ve sohbet eşliğinde konuşma metninin fotokopisi çekilip elime verilmişti.
Kadınların odadaki bu nezaketini görenler biraz önce başörtülülere ‘kuş beyinli’ diye hakaret edenlerin aynı kadınlar olduğuna asla inanmazdı.
Ama ben, iki ayrı odada CHP’li kadınların başörtülülere gösterdikleri farklı yüzlerini ve tavırlarını görmüş biri olarak dün rozet takarken, bugün çarşaf yırtarken ve hatta Fadime Şahin’in gözyaşı akıttığı günlerde gecekondusuna konuk olup onu teselli ederkenki yüzlerinin ve niyetlerinin hiç değişmediğine inananlardanım. Yani bana göre yap boz parçaları gibi CHP’li kadınların farklı eylemlerdeki yüzlerini bir araya getirince tek bir yüzün hikayesini okumak mümkün.
İster çarşaf yırtsınlar, ister çarşafa rozet taksınlar hatta başlarına örtü takıp Eyüp Sultan’da dua bile etseler -ki bunlar başlarına örtü takıp daha çok kadının örtüsünü yırtacak güç dilerler- CHP’li kadınlar benim gözümde hep aynı.
Ayşe Olgun - Haber 7
ayseolgun@yahoo.com
Yorumlar8