Umre Notları- 12 / En Güzel Doğum Günü Hediyesi

  • GİRİŞ26.05.2012 10:55
  • GÜNCELLEME26.05.2012 10:55

Gündüzün suyu mu çıkmıştı? Tamam, hava sıcaktı ama en azından akşam vakti gidilebilirdi. Gecenin bir yarısı da neyin nesiydi? Elbette vardır bir bildiği diyerek vaktin gelmesini bekledik.

Koskoca kafileden yaklaşık 15-20 kişi Nur dağına tırmanma gönüllüsü olmuştuk.

Hz. Peygamberin inzivaya çekildiği, o ilk emrin geldiği, “oku” ayeti kerimesi ile tüm taşlarının titrediği Nur dağını ve Hira mağarasını görebilecektik. 

01.00 sularında başladığımız tırmanışımız yaklaşık 1 saat sürmüştü.

Etraf karanlık olduğu için nereye tırmandığımızı, nasıl tırmandığımızı, bu tırmanışın nerede son bulacağını bilmiyorduk. Çık çık bitmiyordu bir türlü...

Tam bitti derken aşılan kayanın arkasında başka bir kaya olduğunu daha görüyorduk. Karanlık, boyuna sürprizler yapıp duruyordu. 

Etraf karanlıktı ama teknoloji de emrimizdeydi. Amade.

Cep telefonlarımız  önümüzü aydınlatacak, bastığımız yeri gösterecek kadar ışık veriyordu.  

Yer yer taşların ve kayaların üzerine gelişi güzel yazılmış isimleri ve duaları da okuyabiliyorduk. 

Mağaraya çıkabilmek ciddi bir akrobasi ve fiziksel efor gerektiriyordu. 

Birkaç sene öncesinde yapılan basamaklara rağmen yine de oldukça zorlu bir süreçti. 

Hatta Hz. Muhammed (s.a.v) eğer peygamber olacağını bilseydi ümmetine eziyet olmaması için daha aşağılarda bir mağara bulur ve oralarda inzivaya çekilebilirdi. Allah-u âlem…

Yine Hz. Hatice’nin Habibullah'a her gün bu dağa tırmanarak yiyecek getirmesini takdir etmemek imkânsızdı.  

Hz. Muhammed’e  (s.a.v.) duyduğu sevgi ve saygı ona bu dik ve çetin yolda güç veriyor olmalıydı.

Günümüzü düşündüğümde hiçbir kadın hiçbir erkek için bu fedakârlığı yapmazdı, yapamazdı, yapmasındı...

Ne kadınlar Hz. Hatice’ydi ne de erkekler Hz. Muhammed (s.a.v.) ahlakıyla ahlaklanmışlardı... 

Tırmanış boyunca dilencilerle ve basamakları tamir edermiş gibi yapan bir takım insanlarla karşılaşıyorduk.

Dilenciler daha ziyade Afrikalı kadınlardan ve çocuklardan oluşuyordu.

Çocukların çoğunun uzuvları arızalıydı. Fakat bu marazlar insan eliyle yapılmış gibi duruyordu. Sanırım dilencilik şebekesi Hicaz'da da yoğun mesai yapıyordu.  

Gecenin bir yarısı bile böyleyse  gündüz vakti dilenci popülâsyonunu düşünemiyordum.

Bir de bu çocuk dilenciler yere oturup " Allah rızası içün şu fakire bir sadaka" demek yerine sere serpe yatıyorlar ve uzandıkları yerde bağıra bağıra "Rabbena" dualarını  okuyorlardı. 

Basamakları tamir ederek para isteyen adamların amacıysa asla o basamağı tamir etmek değildi. Aynı noktayı hem yıkıyor, hem yapıyorlardı...

Etrafta dikkatimizi çeken bir diğer husus, ortalığın pisliğiydi. Her yer pet şişeler, kutu içecekler ve poşetlerle doluydu... Buralarda aslan yattığı yerden belli olmuyordu.

Hira Mağarasının bulunduğu alan sarp ve dik kayalardan oluşuyordu.

Mağaranın ağzının olduğu yere girebilmek için kocaman bir kayanın kapattığı geçidi aşmak gerekiyordu.

Kiloyla ilgili bariz bir sorun yaşamadığıma hiç bu kadar sevinmemiştim.

Hamdolsun o küçük delikten geçebilecek durumdaydım.

Hira mağarasına ulaştığımızda mağaranın önündeki o küçük alanda 2-3 kişi bulunuyordu ve Hira ancak bir kişinin ayakta namaz kılabileceği büyüklükteydi. 

O dağa gece yarısı tırmanmamızın hikmeti şimdi belli olmuştu.

Gündüz vakitlerinde kalabalık sebebiyle Hira’da  namaz kılma imkânı yok denecek kadar azdı.

Oysaki biz bütün grup, Peygamberimizin alnını öpen mekân üzerinde secde etme lütfuna mazhar olmuştuk.

Hz. Peygamber gibi rabbimize yalvarmış, onun ettiği gibi dua etmiştik.

Hira’da kıldığım o dört rekât namaz o güne dek aldığım, beni en mutlu eden doğum günü hediyesiydi.

Doğum günümü Nur Dağında ve Kâbe’de neredeyse hiç uyumadan geçirmiştim.

Benim için bundan daha büyük bir mutluluk olamazdı.

Hem de "kork nisanın beşinden öküzü ayırır eşinden" sözüne inat...

Mekke’de geçirdiğimiz bir hafta sonunda artık Hicaz’dan ayrılma vakti gelmişti.  

Umreden ya da hacdan dönen hemen herkesin dediği gibi ayrılık ve özlem ateşi henüz oradayken içimize düşmüştü.

Sılaya mı gidiyoruz yoksa gurbete mi belli değildi. 

Bundan böyle sılada, sıla hasreti çekecektik, belliydi.

Tekrar nasıl gelebileceğimizin planları kafamızda dört dönüyordu. 

Daha önce gelenlerden dinlediğim ve anlamlandıramadığım bu duyguyu bizzat yaşıyordum. 

Tekrar gelmeliydim, çok geçmeden, yeniden...

Bu havayı teneffüs edip de bu havadan uzun süre ayrı kalmak insanı “mecnun” edebilirdi.

Bir kere vuslatın hazzını yaşayan, bu sırra eren ömrü boyunca bunu arzulayacaktı. Kesindi. Hicaz’dan döner dönmez "çok özledim" diyenleri kınamıştım ya, işte yine başıma gelmişti... 

El’an kafamın içi hala Hicaz’a yolculuk planlarıyla dolu...

Özlemim içimde kor...

Rabbim beni yeniden kavuştur...

Âmin...

Ayşegül Yıldırım Kara - Haber 7

aysegulyc@gmail.com
twitter.com/aysegulyk

Yorumlar7

  • ayşegül 2 yıl önce Şikayet Et
    güzel ayşegüle selamlar gerçek aadımı girmedim
    Cevapla
  • Meral 7 yıl önce Şikayet Et
    Şimdi bende aynı heyecanı yaşıyorum çok keyifliydi allah razı olsun
    Cevapla
  • Selim EFE 11 yıl önce Şikayet Et
    rabbim kaleminize kuvvet versin. ayşegül hanım,bütün yazılarınızı begeniyle büyük bir keyifle okudum.ellerinize yüreğinize sağlık..rabbim dualarınızı umrenizi kabul etsin. kaleminize kuvvet.saygılarımla,selim efe
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • erva 11 yıl önce Şikayet Et
    allah kabul etsin. ayşegül hanım.tüm yazılarınızı bir solukta okudum. kendimce notlar aldım o kutsal beldeye gitmek nasip olduğunda işime yarayacağını düşünüyorum.teşekkürler..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Majestelerim 11 yıl önce Şikayet Et
    teşekkürler ayşegül hanım,. öncelikle allah kabul etsin inşaallah.taaa hücrelerimin bile özlemle istediği fakat henüz nasip olmamış o mübarek yerlerden, özenle yazılan yazılarınızı gıpta ile oradaymışım feyziyle okumaya sebep olduğunuz için binlerce teşekkürler. rabbim tüm isteyenlerle beraber bizlere de öncelikle hac, sonra ümre nasip etsin inşaallah sizin gibi gidenlerin de ibadetlerini kabul ve makbul etsin... amin
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat