T.S 1 dünya artık eskisi gibi olmayacak

  • GİRİŞ16.03.2025 08:56
  • GÜNCELLEME17.03.2025 09:05

Diplomasi denildiğinde akla ne gelir? Gülümseyen takım elbiseli insanlar, el sıkışan profesyoneller ve anlaşmalar. Dünya böyle bir yerdi. 20 Ocak 2025'e kadar.. Trump'ın yeniden Amerikan başkanlığı koltuğuna oturması her şeyi değiştirdi. Sıklıkla vurgulanan "Güçlü Amerika" söylemi güvenliğini Washington'a emanet etmiş Avrupalıları alarm durumuna geçirdi. 

Almanya'da hükümeti sonlandırdı, İngiltere'yi yeni bir güç merkezi olmaya itti. Trump'ın adımları, vatansever, orta sınıf bir Amerikalı için oldukça başarılı. Çünkü gereksiz harcamalar sona eriyor, yabancı şirketler, ABD'ye yatırım yapmadıkları takdirde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalıyor ve Birleşik Devletler'in dış politikadaki saygınlığı artıyor.
Avrupa'ya, Çin'e ve Kanada'ya açılan ticaret savaşının bir bedeli de var tabi. Borsalar milyarlarca dolarlık kayıplar vermiş durumda. Trump "olur o kadar" diyor, uzun vadeli kazanımın büyük olacağını belirtiyor. Haklı çıkma ihtimali yüksek fakat bunu gelecekte göreceğiz.. 

Trump konuşulacak bir çok hamle yapsa da kuşkusuz en kötü muameleyi Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy gördü. Maden anlaşmasına imza atmadığı için önce azarladı milyonların önünde Zelenskiy'i..Ardından Beyaz Saray'dan kovdu.. O anlar hafızalara kazındı. Kiev'in uluslararası imajını yerle bir etti ve Rusya'yı cesaretlendirdi.  
İngiltere Başbakanı Keir Starmer'a kameraların önünde "Biz olmadan Rusya'yla savaşabilir misiniz?" diye sorarak alay etti Trump.. Eğlenmek için değil kuşkusuz, istediğini alabilmek için İngilizlerden.. 

İngilizlerden istediği diğer NATO üyelerinden istediğiyle aynı aslında. İttifak için daha fazla ödeme yapılması. ABD dünyanın en güçlü ordusuna sahip olmakla beraber, uzun yıllardır bu tip söylemlerde bulunan bir yönetim tarafından yönetilmemişti, şimdi durum değişti. 

ÜÇÜNCÜ YOLU SEÇEN DEVLETLER İÇİN KRİTİK DÖNEM

Bağlantısızlar Hareketi'ni hatırlarsınız. Yüzden fazla ülke doğuyla batı arasında kalmak yerine üçüncü yolu tercih etmişti. Bu ülkelerin bir bölümü Soğuk Savaş atmosferinden etkilense de birçok yönetim kendisini krizlerden uzak tutmayı başarmıştı. 

Türkiye bugün büyük bir denge unsuru olarak, kendisine düşmanca yaklaşmayan hiçbir ülkeye sırtını çevirmiyor. Bu akıllıca bir strateji olsa da  Ankara'yla aynı politikalara sahip ülkeleri bekleyen bir gerilim süreci olabilir. O da otoriter liderlerin, yeniden zor kullanmaya başlama seçeneği..

EN KÖTÜ SENARYO TARİHİN TEKERRÜRÜ

ABD, Çin ve Rusya gibi süper güçler birbirleriyle doğrudan savaşmak yerine dünya üzerinde bir "nüfuz paylaşımı" yapabilir. Bu, 21. yüzyılın yeni Yalta Anlaşması olur. Küresel güçler, ekonomik çıkarlarını korumak adına askeri işgallerden çok, siyasi baskılar, ekonomik yaptırımlar ve vekalet savaşlarını kullanacaktır. Bu da orta ve küçük ülkeler için üç kritik tehdidi beraberinde getirir: bağımsızlık kaybı, ekonomik bağımlılık ve askeri tehditler...

Ekonomik açıdan bakarsak, Çin, Kuşak ve Yol Girişimi ile Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki ülkeleri devasa borçlarla kendine bağladı. ABD ise doların küresel hakimiyetini kullanarak ekonomik baskılar uyguluyor. Bu iki model, küresel ekonomiyi büyük güçlerin kontrolüne sokuyor.

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, büyük ekonomiler için bile ciddi kayıplar yaratıyor. Küçük ekonomiler ise büyük güçlerin arasındaki savaşlarda ilk feda edilenler olur. Örneğin, bir ülkenin ana ticaret ortağı Çin iken, ABD baskısıyla Çin'le ticareti kesmek zorunda kalabilir ve kayıplar yaşayabilir.  Buna askeri gerilimler, darbe girişimleri, yeni krizler de eşlik edebilir ki bu en kötü senaryo olur.

Bartu Eken / Haber7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat