“Erdoğan serttir, zekidir. Kimsenin yapamadığını yaptı.” Bu cümle, Washington’da bir basın toplantısında değil, tarihin seyrini değiştiren bir kırılma anında söylendi.

Ve o an, Gazze’nin çocuklarının kanıyla lekelenmiş Netanyahu’nun suratına çarptı. Trump’ın sözleri, sadece övgü değil; Türkiye’yle savaşmayı değerlendiren Netanyahu için net bir mesajdı.

İsrail Başbakanı, Tel Aviv’in baskısını sırtına yükleyip Washington’a gitti. Planı netti:  İran’a askeri operasyon sözü almak, Türkiye’yi baskılamak ve gümrük vergilerinde indirim koparmak.

Ama beklediği sıcak karşılama yerine, karşısında soğuk bir duvar buldu.  Basın toplantısı “nedeni açıklanmadan” iptal edildi.  Bunun yerine, Trump kameraların önünde fırtına estirdi.

ABD Başkanı Trump, Gazze Kasabı’nın gözü önünde, Erdoğan için şu cümleleri kurdu:

 “Erdoğan’la çok iyi bir ilişkimiz var. O benim dostum, çok sert ve çok zeki biri. Suriye’de kimsenin yapamadığını yaptı.” Bu sözler rastgele değildi. Türkiye’nin yıllardır Washington’un alternatifsizliğini yıktığını itiraf eden bir liderin sözleriydi.

Çünkü, Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin taşeronlarıyla savaşırken, kendi sınır güvenliğini tek başına sağladı. Libya’da Fransız oyununu bozdu. Karabağ’da Rus denklemini yerle bir etti. Doğu Akdeniz’de NATO içi ittifak dengesini değiştirdi.

BİR BAŞKA HAYAL KIRIKLIĞI İRAN

Netanyahu’nun en büyük beklentisi ise İran’a yönelik doğrudan ABD saldırısıydı.

Ancak Trump masaya müzakere fikriyle geldi. Trump’ın İran’la doğrudan görüşme sinyali vermesi, Netanyahu’nun stratejisini yerle bir etti.

İsrail basını bu durumu “rezalet” diye manşetlere taşıdı. Bu, Netanyahu için sadece diplomatik bir hezimet değil, bölgesel yalnızlığın tesciliydi.

Netanyahu’nun gündemindeki bir diğer başlık, İsrail mallarına yönelik Amerikan gümrük vergileriydi. Ancak Trump burada da taviz vermedi. “Zaten İsrail’e yeterince destek veriyoruz.” diyerek, Tel Aviv’in ayrıcalıklı konumunun sürdürülemez olduğunu ilan etti.

TRUMP'TAN NETANYAHU'YA AÇIK UYARI

Netanyahu’nun bu görüşmeden elinde kalan tek şey, kameralara karşı Trump’ın Erdoğan’a olan sevgisini sessizce dinlemek oldu. Trump son darbeyi şu sözle vurdu: “Türkiye’yle yaşayacağınız herhangi bir problemi çözebilirim ama sen mantıklı olduğun sürece…”

Yani Trump, Erdoğan’ı yalnız övmedi; Netanyahu’yu da uyardı. Diplomasi sahnesinde herkesin rolü değişebilir ama bazı anlar vardır, yeni bir dünyanın doğduğunu gösterir. 7 Nisan 2025’te o doğum başladı.

Amerikan Başkanı’nın ağzından çıkan her cümleyle, Türkiye merkezli yeni bir bölgesel denge kuruldu.  Ve Netanyahu için o gün; ne İran için saldırı,  ne ticarette ödül, ne de saygı kaldı.  Sadece Trump’ın Erdoğan’a olan saygısıyla gölgelenmiş bir diplomatik hezimetle İsrail’e döndü.